CHP'nin Türk dış politikasına dair söylemlerini son derece sığ ve çoğunlukla hatalı buluyorum. Bunu burada bazen sert bir dille yazıyorum ama çoğunlukla da alay ediyorum. Çünkü kusura bakmasınlar da eli yüzü düzgün ve ciddiye alınabilir bir söyleme rastlamıyoruz. Öyle olunca da alaya almaktan başka pek bir çare kalmıyor. Ama zorladım ve en azından kariyeri itibariyle ciddiye alabileceğimiz CHP'lilerin dış politika söylemlerine baktım. Bu anlamda bulunabilecek en yetkin isim Ünal Çeviköz'dür sanırım. Onu ciddiye alabiliriz.
Çeviköz bir iki gün önce kısa bir yazı yayınladı. Yazı "Türkiye, Doğu Akdenizve Orta Doğu'daki yeni büyük oyundabir aktör nasıl olur?" başlığını taşıyor. Gerçekten merak ettim. Okudum. Yazıyı özetlemek istemiyorum ama Sayın Çeviköz'ün öneri olarak sunduğu beş maddeye bakalım.
Çeviköz kısaca şöyle demiş: 1- Türkiyetarafsız arabulucu konumunu yitiriyor. 2- Yumuşak gücün yerine sert güçdevreye giriyor. Bunun tersine dönmesilazım.
3- Türkiye caydırıcılık etkisiniyitiriyor.
4- İyi komşuluk barış ve istikrariçin elzemdir. Komşularla iyi geçinmelidir. 5- Diplomasi güçlendirilmeli. Farkında mısınız? Aslında bunlarbirer öneri değil. Sadece tespit. Çoğuda yanlış. Mesela Türkiye'nin caydırıcılığınınzayıfladığı doğru değil. Türkiye askeri yöntemlerikullanabileceğini gösterdiğinde caydırıcıetkisi arttı. Caydırıcılık bir kredibilite meselesidir. Askeri güç gösteremez ve sadece yumuşak güce yaslandığınızı hissettirir ve buna aşırı vurgu yaparsanız işte o zaman kimsenin ciddiye almadığı bir aktöre dönüşürsünüz.
Sonra "mesela iyi komşuluk barış veistikrar için elzemdir" demiş. Bu da eksikbir görüş. İyi komşuluğun barış ve istikrargetirmesi ümit edilir ama yeni dünya şartlarındatüm komşularınız sizinle sert bir rekabetegirmişse iyi komşuluk sürdürmeye çalışmakaldatılmak anlamına gelir. Hem de ne uğruna? Tek başına elde etme imkânınız olmayan bir barış ve istikrar uğruna.
Bir de Sayın Büyükelçi Türkiye'nin arabulucu rolünü kazanması gerek demiş. Bence son derece tutarsız. Çeviköz kendi yazısının başında 'dünya siyaseti yeni bir dönüşüme girdi' diyor ama o dönüşümün ne yönde olduğunu anlayamamış. Maalesef dünya arabuluculuk dünyası değil. Türkiye başka ülkelerin çıkarları arasında tarafsız kalması gereken bir ülke değil. Aksine çıkarları saldırıya uğradığı için taraf olmak zorunda kalmış. Bunu görmezden gelemezsiniz. Bir de arabulucu olmak cari anlamda ne işe yarayacak? Yumuşak güce dayalı arabuluculuk tipik bir patinaj siyasetidir. Yeni dönemde kimsenin kimseden arabuluculuk beklediği yok. Arabuluculuğun da Türkiye'ye faydası yok. Çeviköz ayrıca Türkiye'nin yumuşakgücünü yitirdiği ve sert güce yöneldiğinitespit etmiş. Doğru. Buna ne denebilirki? Kim dönmedi ki? Böyle birdönemde sert güç olmadan diplomasiolur mu?
Çeviköz'ün bu beş maddesinin içinde önerimsi diyebileceğiniz sadece tek bir madde var. O da diplomasiyi güçlendirme önerisi. Kusura bakmasın buna da katılamayacağım. Türkiye en azından son üç yıldır hem diplomasiyi hem de onu destekleyen sert gücünü birleştirebildiği için başarılı oldu. Suriye ve Libya bunun en temiz örnekleridir.
Genel olarak kanaatim şudur. CHPanlamlı bir dış politik perspektife sahipolmadığı için diplomasi, yumuşak güç,arabuluculuk gibi yeni dünyada hiç dekarşılığı olmayan şişirme kavramlarkullanmaktan öteye geçemiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.