Ülkemizde bazı insanların kritik olaylara verdiği tepkilere bakınca şaşırmadan edemiyoruz. Ülkede yapılanher şeye karşı çıkmak gibi biralışkanlıkları var. Köprüye, yola, havaalanına, kanala ve hatta üniversite açılmasına bile karşı bunlar. Kendilerince her biri için de açıklamaları var. Sosyal medya gruplarından birbirlerini gaza getirmeyi de ihmal etmiyorlar. Ülkenin altyapısına dair ne tür yatırım varsa hepsine itiraz var.
Anlatmaya çalışıyoruz. Tek tek her birine cevap veriyoruz. Ancak yok. Kanal projesine bir rantgibi bakan insanlara derdinizi anlatamazsınız. Yol ve köprü yapılmasına itiraz edenleri yerli otomobile nasıl ikna edeceksiniz? Üniversite sayısının artmasınınitelik kaybı gören kafa niteliği topraktançıkan mantar zannediyor. Halbuki azıcık konuya dair fikriolsa Türkiye'deki üniversite sayısınınhala yeterli olmadığını ve kaliteliüniversite için önce üniversitelerarası rekabeti sertleştirecek sayıdaüniversite olması gerektiğini anlayacaktır. Evet bugün Amerika'da 3000 civarında üniversite var. Kore'de 800 civarında. Biz 200 üniversiteye daha yeni ulaştık. Nüfusumuzla oranladığınızda 800 civarında üniversiteye ihtiyacımız var. Bizde rekabet öğrenciler arasında. Halbuki başarılı örneklerde rekabet üniversiteler arasındadır. Üretimin kaynağı da rekabettir. Aksi taktirde kurarsınız on tane üniversite kendinizi kandırırsınız kaliteli diye. On yıllarca bu ülkede durum bundan ibaretti. AK Parti hükümetleri sırasındaülkedeki üniversite sayısı üç kat arttı.
Buna kulp bulmak isteyenler "ama eğitim zayıf" diyor. Ne bekliyordunuz? İçini de mi hükümet doldursun? Hükümet ülkenin dört bir tarafında muazzam kampüsler inşa etti. Bundan sonrası akademinin kendi işidir. Ve bu da vakit alır. Öyle üç yılda beş yılda başarılı üniversite olmaz. Kendi ayakları üzerinde durması otuz-kırk yılı bulur. Ama o kampüsleri yapmazsanız yüzyıllarca da bekleseniz kaliteli üniversiteleriniz olmaz.
Artık şunu anlamak lazım. Bu toplumunihtiyacı öyle zihniyet dönüşümüfalan değil. İhtiyaç baştan beri altyapıve teknoloji ihtiyacıydı. Altyapınızolmadan yapacağınız reformlar ancak fesiçıkarıp şapka giymek kadar işe yarar. Eğeryollarınız yoksa köprüleriniz yoksa ekonomikbüyüme olmaz. Teröre bile cevap veremez,devlet otoritesini inşa edemezsiniz. Eğer yerli otomobil üretemez ve son teknolojinin altyapısını kuramazsanız yüz yıl boyunca otomobil ithal edersiniz. Eğer üniversite kampüsü inşa etmezseniz parlak öğrenci ve hoca bulamazsınız. Kendinizi"çağdaşlaşıyoruz" diye kandırır, batılılaşmayımodernleşmeyle karıştırır,batının kontrolüne girmeyi batılılaşmaksanırsınız. Eğitimde reformlaokul eksiğini kapatamazsınız. Eğer yerli silah teknolojisine sahip değilseniz orduyu ne kadar reform ederseniz edin şekilcilikten kurtulamazsınız. Altyapı yetersizliğine rağmen yapılan kurumsal reformların ancak adı nizamı cedid olarak kalır.
Artık bunlardan ders almış olmamız ve sağlam altyapı üretiyor olmamız gerek. Ancak maalesef bunca geçen zamana rağmen hala altyapıyı küçümseme eğilimi devam ediyor. Sanırım CumhurbaşkanıErdoğan'ın çözdüğü asıl gerçeklik deburası. Yıllardır bu ülkeye altyapı kuruyor. Yerli otomobil hikayesine bir de buaçıdan bakın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.