Muhtemelen Aykut Kocaman'ın defansı çalışması için yaptığı programda, "Nasıl yapalım da rakibe gol fırsatı verelim" bölümü var. Sezon başından beri yenilen goller, hesapsız kayıplar; hepsinin altına bir "sarsaklık" yazabiliyorsunuz. Düşünsenize; Fenerbahçe'nin rakibi olan takımın teknik direktörüsünüz, defansınızıorta sahanızı organize ediyorsunuz ama forvete özel çalışma yok. "İki bek var (İsmail-Isla), onları takip edin, bir türlü size pas atacak, fırsat vereceklerdir" konuşması yapmanız yeterli. Oyuncunuz da biraz akıllıysa, beklediğini bulacaktır zaten.
Fenerbahçe için iyi veya kötü oynadı yorumu yapmak göreceli. Şu net ki; rakibinden daha etkili değildi. Yine de direkten dönen topu var, 14'te de yakaladığı golü... Kendi sahasında, kapanmayı birinci taktik yapmış Göztepe'ye karşı, en uygun ortamı oluşturdular. Sonrasında geveleyen oyun içinde kaçan golden ziyade, rakibin değerlendiremedikleri üstüne oluşuyor oyun kurgusu. Orta sahayı çabuk ve etkili geçiyor Göztepeli oyuncular, sadece Mehmet Topal ile duruşu var Fenerbahçe'nin. Josef De Souza ortalarda yok. Baskıda da göremiyoruz, savunmanın önemli pozisyonlarında da.
Gençlerbirliği maçına götürmemişti Souza'yı Kocaman. Transferi gündemdeydi. Hafta içinde de Valencia'nın talebi olduğu konuşuluyordu. Souza maçı beklendiği gibi yaşamadı.
En önemli not kazanma arzusunun yüksekliğiydi. Yetenekleri tartışabiliriz ama oyuncuların sonucu değiştirmek için gösterdiği çabanın da altını çizmeliyiz. Göztepe, defansını bu arzu karşısında ceza alanına kadar çekmek zorunda kaldı ve özellikle sağ kanat ortalarında pozisyon vermemeye çalıştı.
Maçın dersi ise Dirar'dı. İyi oynamadı, çok top kaybetti, 90 artı 3'te top ayağına geldiğinde protesto ıslıkları geliyordu. Etkili ortasına, ters vuruş golü getirdi. Böylesine çabuk tüketen ve öfke diliyle gündemi yorumlayan arkadaşlar; takımınızın formasını giydiği sürece, oyuncunun arkasında olun. Sonra "layık" görmediğiniz futbolcunun golüyle sevinerek eve gider, "ayıp ettik galiba" diyebilirsiniz.