AZ'nin temposuyla kayıp bir ilk 45 vardı Fenerbahçe'nin hanesinde. Sakatlıklarla boğuşan rakibi, pas örgüsü ve dinamizmi ile ilk etapta merkezden söküp attı tüm planları. Fred kayıplar arasına karıştı,Maximin kendine çalım atmadıbir tek. Amrabat ve İsmail'in topun peşinden koşmasıyla da iyice kaleden uzaklaştılar. Buna rağmen Dzeko'yu kaleci ile karşı karşıya bırakmayı başardılar. Yedikleri tüm baskıya rağmen net gol fırsatı verdiler ama kaçmaz denilen pozisyonları da AZ kalecisine nişanladılar. Ustalık, Fenerbahçe'nin en önemlisilahıydı aslında. Tadic bunun hükmünü de verdi bir çok pozisyonda. Ancak kanatlardan gelmek, Dzeko'nun stoperler arasında tek kaldığı yüksek ortalar dışında da pozisyon şansı vermedi. Fenerbahçe'ninsahada bu kadar çaresiz kalmasınınaçıklaması neolabilir bilmiyorum. Trabzonspor galibiyetinin getirdiği başarma duygusunun üstüne, gencecik bir takım karşısındaki "kibir" olabilir mi?
Rakip hoca, "Zaafları biliyoruz,son derbiyi izledik" derken,Mert Müldür tarafını mı "ima"etti ? Gördük ki etmemiş, yapmış.İlk yarıdaki Tadic varlığını, ikinci45'te de ortadan kaldırdılar. Hak edilmiş bir galibiyetiFenerbahçe adına hak edilmiş bir yenilgiye dedönüştürdüler. Direnen tek oyuncunun Dzeko olması,her pozisyona katkıda bulunması ama arkasından onunkadar isteyen olmaması da bir başka sorun.Mourinho özellikle Fred ve Maximin gibiönlerinde "ekstra" yazan futbolcularınınform grafiğini yukarı çekmeli. Bu maçiyi bir "ders"… Almasını bilene…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.