Saint Gilloise, kan kokusunu alan köpekbalığı gibi başladı maça… 20 dakikada nefes aldırmadan baskıyı yaptı, pozisyonları buldu. Maçın başlamasına saatler kala hala Passo'dan isteyen bilet bulabiliyordu. Galatasaray yenilisitaraftarın hevesini de dibeçekti, heyecanını da. Bu sinerji sahaya da yansıdı. Oyuncularıneli-ayağı kesilmişti sanki.Belçikalılar hissetmişlerdi bu bulanık havayı. Golü attıklarında, karşı tarafı da kırabileceklerinin farkında ve isteğinde oynadılar. Amrabat-Fred acemiliğiorta sahayı çaresiz bıraktığında, Cengiz ve İrfan Can hemen merkeze yaklaştılar. Fred top rakibe geçer geçmez tüm gedikleri onarmaya, her bölgeye koşmaya başladı. Toparlandılar bir anda. Duran toptan Çağlar golü de geldi. Rahatladılar… Artık maçı kazanmanın dışında ikinci hedef de oluştu; En-Nesyr'yi golle buluşturmak. Faslı oyuncugolle burun buruna oynamayıbaşardı. Bir kafa şutuçizgiden de çıkarıldı. Rakibin10 kişi kaldığı pozisyonundakahramanıydı. Fizik olarak kendini bulmuş, maç eksiğini ise her pozisyonda hissediyor. "Kan kokusu" diyerek başladık,Mourinho'nun da, takımın da galibiyete ihtiyacıvardı. Daha sezonun altıncı haftasında "şampiyonluk" tartışılır hale gelmişti çünkü. "Kırılgan" taraftarpsikolojisi işi "yürüyüş" yapmayakadar abarttı. Artık her maçları "final" oldu. Mourinho ve ekibi de nereyegeldiklerini anlamıştır, Samandıra'nındiğer "yenileri" de…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.