Aslında...
Maç öncesindeki basın toplantısına çıktığına göre, Milli Takım'ı yönetenler ondan farklı şeyler bekliyorlardı. Yoksa takımı temsil etmesi için o koltuğa oturtmazlardı. Lucescu'nun cezası nedeniyle tribünde olduğu bir maçta, kaptanların sorumluluk almasını bekleyen romantik görüşlerin taraftarıyım. Ama bizim kaptanların, önceki maçlarda takımı ne hale getirdiklerini hatırlayınca, sadece romantiklerin seyircisi haline geliyorsunuz.
Arda Turan, Emre Belözoğlu veya Burak Yılmaz.
En tecrübeli ve kadrodaki gençlerin en saygı duydukları isimler. Var olma mücadelesi içinde kötü olsalar dahi bir şeyler yapmaya çalıştıklarını görmelisiniz.
Biz yukardan göreceğiz, diğer gençler sahadan. Arda bırakın sorumluluğu, sadece kilo almış. Burak pas almak için bile gayret göstermiyor.
Emre'nin hakkını yemeyelim.
Her topa kendini gösterdi ama ayağındaki topa yön veremedi.
Sınırlarda dalaşarak çıktığımız bir maçta İzlanda'nın bilinen aksiyonlar ile gol bulması da inanılmaz.
İlk maçta nasıl kazandılarsa, aynısını yaparak yine bizi dize getirdiler.
Teknik adamın bunları anlatmaması mümkün değil. Eğer o pozisyon fırsatları oluşmuş, buna izin verilmişse, bakışlarınızı oyunculara çevireceksiniz. Bu nedenle Lucescu'ya sözüm yok. Yolu kısaydı ve tecrübeli oyuncularına, performansa güvendi. Bu kadar kısa sürede bir takım oluşturamayacağı için "Bir şey yaparlar" diye düşündükleriyle oynadı.
Aslında bir rüyanın eşiğindeydik, uyandık. Gecenin kahramanını hiç susmayan Eskişehir tribünleri olarak belirleyelim.
Sanal dünyada selfieler ile var olup, sahada adamını kaçıranlara sözümüz olamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Özür dilekçesi gibi bir galibiyet (11.11.2024)
- Bu çaresizliğin açıklaması yok! (08.11.2024)
- Hakeme rağmen iki takımı kutlamalı (04.11.2024)
- Taraftarın takımı! (28.10.2024)
- Sonunda anladı! (25.10.2024)
- Başıbozukluk (21.10.2024)
- Bir başkalar! (12.10.2024)
- Defansa ‘helal olsun’ diyorum (04.10.2024)
- Fred’le bir başka (30.09.2024)
- Kan kokusu alan köpekbalığı! (27.09.2024)