İlk Türk-İslam matbaasının kurucusu
İbrahim Müteferrika 1731'de
I. Mahmud'a sunduğu ve Müteferrika Matbaası'nın dokuzuncu kitabı olarak 1732'de yayınlanan
"Usulü'l-Hikem fi Nizâmü'l-Ümem" (Milletlerin Düzeninde İlmi Usuller) isimli eserinde, nizam-ı cedidin (yeni düzen) başarısını göstermek amacıyla
Petro'nun Rusya'yı nasıl ayağa kaldırdığını uzun uzun anlatır:
İbrahim Müteferrika
"Hıristiyan milletler içerisinde Moskof keferesi itibardan kalmış bir taife olup hiçbir devlete ve orduya mukavemete kudreti yoktu. Korkularından dolayı bulundukları yerlerden daima kış olan karanlık memleketlere çekildiler ve avlanmakla yetindiler. Bundan 30-40 sene önce içlerinden 'Çar' namında bilgili bir melik zuhur etti. Diğer milletlerin ahvallerine, askeri düzenlerine ve siyasetlerine dair kaide ve kanunları inceledi. Harp fenninden anlayan, bu işlerde mahir kişileri memleketine getirtti ve kendi askerlerine bunların tavsiyeleriyle nizam verdi.
Petro'nun donanması.
Az zamanda büyük Hıristiyan devletine karada ve denizde karşı koyabilecek düzende bir ordu meydana getirdi. Kara ordusunun nizamıyla iktifa etmeyip büyük paralar harcayarak İngiltere ve Hollanda gibi yerlerde sefine binasında mahir ustaları topladı. Baltık'ta eşi benzeri görülmemiş uzun süre sağlam kalacak, fırtınalara dayanıklı çok sayıda sefine yaptırdı.
Bu sırada kimsenin tasarrufunda olmayan Hazar Denizi'ne hâkim olmak için İran ile ticaret bahanesiyle donanma kurdu. Mühendisler getirterek Hazar denizinde araştırmalar yaptırdı ve buranın şeklini tasvir ettirdi. Bu faaliyetleri sonucunda İran'a ve Dağıstan'a gidip nice yerleri ele geçirdi."
Ahmed Cevdet Paşa
İMPARATOR UNVANINI KULLANDI
19. yüzyılın önemli devlet adamlarından, hukukçu ve tarihçi
Ahmed Cevdet Paşa da
Petro'dan bahseder:
"Rusya, güçlü ve meşhur bir devlet değil iken şimdilerde yeryüzünün dokuz parçasından bir parçasına malik olmuş bir devlettir. Bu eserin mimarı da Büyük Petro'dur. Astrahan Eyaleti'ni zapt eden Ruslar, Kafkas diyarına taarruz etmek istemişlerdir. Ancak o zamanlar devlette intizam olmadığından ve eski askeri grupları olan isterlic (strelitz) ocağı ara sıra fitne çıkardıklarından amaçlarına ulaşamamışlardır.
Daha sonra Petro namında biri zuhur edip iktidarını güçlendirmek için ülkeyi Avrupa usulüyle tanzime başladı. Talimli bir bölük kurmuş, kendisini dahi nefer hükmünde saymış ve bu bölüğü tedricen büyük bir tabur haline getirmiştir. Osmanlı, Venedik, Avusturya ve Lehistan arasındaki savaşı fırsat bilerek Azak Kalesi'ni istila etmiştir. Gidiş-geliş sırasında hem devleti idare etmiş, hem de başkente dönünceye dek binbaşı rütbesini kullanarak kurduğu yeni askeri sınıfta hizmet etmiştir.
Petro, boyarların sakallarını kesiyor.
Petro işte bu sefer sırasında talimli askerin faydasını bizzat görmüş ve sayılarını 12 bine çıkarmıştır. Azak'tan Kuban'a doğru 10 saatlik araziyi ele geçirmiştir. Petro, Azak Kalesi'ne hâkim olduktan sonra Rusya'nın deniz ticareti için bir mahreç peyda etmiş ve bu ticarete merkez olması için Taygan Kalesi'ni yaptırmıştır. Daha sonra tebdil-i kıyafetle Hollanda'ya gidip sanayi öğrenmek için bizzat marangozluk ve yevmiye ile amelelik yapmıştır. Daha sonra Londra'ya gidip oradaki sanayi ve imalata dair incelemelerde bulunduktan sonra memleketine geri dönmüştür.
Bu sırada devlete türlü sıkıntılar çıkaran strelitz ocağını ortadan kaldırmış ve otoritesini sağlamlaştırmıştır. İsveç, Danimarka ve Lehistan ile harp üzere olduğundan Petro, İsveç aleyhindeki ittifaka katılmıştır. Başta mağlup olsa da Poltava'da galip gelerek Baltık kenarındaki kale ve şehirlerin bazılarını ele geçirmiştir. Prut Savaşı'ndan sonra antlaşma şartlarını yerine getirmemiş, Azak Denizi'nde sefine inşasına başlamış, İsveç'ten aldığı araziyi imar ettirmiş, Rusya'nın payitahtı olan Petersburg şehrinin kurulmasına başlanmıştır.
Rusya kralları öteden beri 'Çar' unvanını kullanırken Petro 'imparator' unvanını dahi kullanmıştır. Petro'nun ufku pek geniş olup düşündüklerini yapacak ömrü olmayacağını bildiğinden kendisinden sonra düşündüklerinin yerine getirilmesi için haleflerine bir vasiyetnâme kaleme almıştır."
Çar Petro
DELİ Mİ BÜYÜK MÜ?
Bizlere tarih derslerinde "Deli Petro" olarak tanıtılan Rus Çarı I. Pyotr Aleksiyeviç, dünyanın birçok yerinde "Büyük Petro" olarak tanınıyor. Döneminin Osmanlı kaynaklarında kendisinden "Koca" ve "Akbıyık" Petro olarak söz edilirdi. Sonradan herhalde küçümsemek için "Deli" olarak anmaya başladık. I. Petro, aslına bakarsanız fiziki yapısıyla devasa bir insandı. 2 metreyi geçen boyuyla bu unvanı fiziksel olarak da hak ediyordu ama onun büyük olarak anılması, Avrupa siyasetinde hiçbir ağırlığı olmayan sıradan bir devleti bir dünya gücü hâline getirmenin ilk adımlarını atmasındandır.