Gün geçmiyor ki Sykes-Picot Antlaşması gündeme gelmesin. Suriye ve Irak'ta yaşanan kargaşalardan sonra sık sık Sykes- Picot Antlaşması'ndan bahsedilir oldu. En son Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Teknofest'te gençlere hitap ederken, "Coğrafyamızın yeni bir 'Sykes- Picot' taksimiyle lime lime edilmesine göz yummayacağız" dedi.
Şerif Hüseyin
PAYLAŞMA GÖRÜŞMELERİ
Birinci Dünya Savaşı'nın başında İngiltere-Rusya ve Fransa arasında 1915 yılında yapılan görüşmeler sonucunda imzalanan Londra Antlaşması'yla Boğazlar ve İstanbul bölgesinin Ruslara bırakılmasına karşılık, İngiltere ve Fransa da Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer bölgelerinden istedikleri yerleri alacaklardı. Ancak bu iki emperyalist devletin çıkarlarının çakıştığı toprakları paylaşmaları kolay değildi.
Bu sırada İngiltere, Arap krallığı kurup başına geçireceği vaadi ile Şerif Hüseyin'i Osmanlı'ya karşı isyan ettirmek için görüşmelere başladı.
Fransa, Araplar ile İngiltere'nin görüşmesinden ancak 1915 Kasım'ında haberdar oldu. Ortadoğu'nun aralarında paylaşılması için diplomasi yürütmeye başladı. İngiltere ile Fransa görüşmeleri 25 Kasım 1915'te başladı. İki devlet arasında bir neticeye varılmadan İngiltere, 1916 başlarında Şerif Hüseyin-McMahon Antlaşması ile Şerif Hüseyin'in isteklerinin çoğunu kabul etti. Ancak bu sırada İngiltere ile Fransa arasındaki görüşmeler devam ediyordu.
16 Mayıs 1916'da iki devlet arasında Osmanlı topraklarını paylaşan bir antlaşma yapıldı. Görüşmeleri Fransa adına François Georges Picot, İngiltere adına ise Mark Sykes yürüttüğü için bu anlaşmaya Sykes-Picot Antlaşması denildi. Antlaşmanın bir diğer ismi ise "Küçük Asya Antlaşması"dır.
Sykes'ın Şerif Hüseyin karikatürü.
RUSYA DA DÂHİL OLDU
Şerif Hüseyin, İngiltere'ye güvenip 1916 ortalarında isyan etti. Büyük bir Arap krallığının başına geçeceğinin hayaliyle çöllerde Türk askerinin kanını döktü. Ancak İngiltere ona vereceğini taahhüt ettiği toprakları çoktan Fransa ile paylaşmıştı.
Türkiye'de gizli antlaşmalarla ilgili fazla araştırma yoktur. Bu durumun istisnalarından biri Azmi Özcan'ın "Osmanlı Mülkünü Paylaşım Planları Üzerine Düşünceler (Gizli Antlaşmalar 1914-1921)" isimli makalesidir. Yakın zamanda bu konuda dışarıda çıkmış önemli bir kitap ise James Barr'ın "Kırmızı Çizgi, Paylaşılamayan Toprakların Yakın Tarihi" isimli eseridir.
İngiltere ile Fransa, Osmanlı topraklarını şu şekilde paylaşmışlardı: Fransa, Suriye'nin tamamını, Lübnan'ı, Adana ve Mersin bölgesini alacaktı. Bağdat, Basra arasında kalan Irak toprakları ile Akdeniz'e açılan Hayfa Limanı da İngiltere'nin olacaktı. Bunun dışında her iki ülke ayrıca kendilerine birer nüfuz alanı seçiyor ve Kerkük-Akka hattının kuzeyi Fransızlara, güneyi İngilizlere ayrılıyordu. Filistin uluslararası bir statüde olurken, diğer Arap toprakları bağımsız olacaktı.
İngiltere ve Fransa kendi aralarında anlaştıktan sonra durumu Ruslara haber verdiler. 1916 Mart'ında Ruslarla görüşmeler başladı. Bu görüşmelerde Rus Dışişleri Bakanı Sazanov ön plandaydı. Rusya, kendisine bırakılan İstanbul ve Boğazlar'a mukabil İngiltere ve Fransa'nın alacağı toprakların fazla olduğunu ileri sürerek Kuzey-Doğu Anadolu'dan da toprak istedi.
Sykes-Picot Antlaşması'na göre Osmanlı topraklarının paylaşılması.
ANLAŞMAZLIK ÇIKTI
Rusya'nın istediği topraklar, Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis, Muş ve Siirt gibi illerimizdi. Rusya buna karşılık Fransa'nın Kayseri'den Elazığ'a kadar olan bölgeyi almasını kabul etti. İngiltere ise Rusya'ya bırakılan yerlerde kendisine ait çıkarlarının korunması şartıyla itiraz etmedi. Böylece Sykes-Picot Anlaşması'nın Rusya'nın dâhil edilmiş hâli ortaya çıktı. Antlaşmaya bu yüzden Sazanov-Sykes-Picot Antlaşması da denir.
1917'de Rusya'da komünist ihtilal olunca, Rusya devre dışı kaldı. Antlaşmanın uygulanması İngiltere ve Fransa arasında başlangıçta kolay olmadı. İngiltere işgal ettiği Suriye'den çıkmak istemedi. Fransa ise antlaşma uyarınca Suriye ve Lübnan'ın kendisinin olduğunu iddia etti. Sonunda İngiltere, Suriye ve Lübnan'da Fransız mandasını kabul etti. Ancak antlaşmanın hilafına Irak'ın kuzeyi İngiltere nüfuz bölgesi olarak kaldı.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı'nın Ortadoğu'yu terk etmek zorunda kalmasıyla da bölgede bugüne kadar devam eden savaşlar, istikrarsızlık ve gözyaşı eksik olmadı.
Rusların yayınladığı belgelerin "Anadolu'nun Taksimi" adıyla tercümesi.
KOMÜNİST RUSLAR GİZLİ ANTLAŞMALARI AÇIKLADI
1917'de Bolşevik İhtilali ile Rusya'da Çarlığın yıkılması birçok şeyi değiştirdi. İhtilalden sonra komünist Ruslar, Çarlık Rusyası'nın gizli diplomatik belgelerini yayınlayıp emperyalist Batı'nın sırlarını dünyaya ifşa ederek Türkiye'yi ve Arap topraklarını derinden sarstılar.
İhtilalden sonra kurulan Sovyet hükümeti, Rusya'nın Çarlık devrinde İngiltere ve Fransa ile yaptığı gizli diplomatik anlaşmaları yayınlayacağını ilan etti. Bu durum bütün Avrupa'da büyük bir heyecan yarattı. Komünistler gizli antlaşmaları "Sarı Kitap" adıyla neşretmeye başladılar. Lev Troçki nezaretinde İzvestiya Gazetesi'nde yayınlanan belgelerin 11-24 Kasım 1917 tarihleri arasındakileri Türkiye'yle ilgiliydi.
Rusların yayınladığı gizli antlaşmalarla ilgili bilgi 26 Kasım 1917'de The Manchester Guardian'da neşredildi. Rusların yayınladığı gizli belgeler Stockholm'de Fransızca'ya çevrilerek Türkiye'ye gönderildi. Osmanlı Dışişleri böylece düşmanlarının hakkındaki niyetlerini öğrenmişti.
Bolşeviklerin, Çarlık diplomasisinin gizli vesikalarını yayınlamasıyla bağımsız Arap krallığı hayal eden Arapların başlarından kaynar su dökülmüştü. Araplara birçok ümit veren İngiltere'nin kirli çamaşırları ortaya çıkmıştı. Filistinli tarihçi George Antonius, antlaşmayı, "Sykes-Picot Antlaşması şoke edici bir belgedir. Açgözlülük ürünü olması en kötü yanı değildir. Söylemek gerekirse müttefik açgözlülüğü şüpheye ve sonra da aptallığa gitti. Şaşırtıcı bir ikili oyun parçası olarak durmaktadır" şeklinde değerlendirmiştir.
Sovyetler Birliği Cumhuriyeti Dışişleri Halk Komiserliği bu vesikaları daha sonra Adamof'un girişimiyle kitap olarak neşretti. Belgeler 1924'te Fransızca olarak da yayınlandı. Erkân-ı Harbiye Kaymakamı (Kurmay Yarbay) Babaeskili Hüseyin Rahmi Bey bu kitabı 1927'de "Anadolu'nun Taksimi" adı altında yayınladı. Kitabın alt başlığında "Eski Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın gizli dosyalarından çıkarılan malumatla yazılmıştır" ifadesi vardı.
Mark Sykes, François Georges Picot
SYKES GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİ
İngiltere'de Sykes-Picot ile çok kötü bir antlaşma yapıldığına dair zaman içinde bir konsensüs oluştu ve bunun suçu Mark Sykes'ta görüldü. Dönemin bakanlarından George Curzon, "Sykes şüpheden kurtulmanın yolu olarak her zaman diğer tarafın iddialarını tanımayı ve sorulduğu zaman bizim iddialarımızı reddetmeyi görür görünüşe göre" demişti. Mark Sykes'ın ismi Batı'nın Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra izlediği felaket siyasetiyle özdeşleşti. İngiltere Dışişleri'nin gözünde nefret edilen Sykes- Picot Antlaşması'nın hazırlayıcılarında biri olarak günah keçisi ilan edildi.