Dünya ABD seçimleriyle yatıp seçimlerle kalkıyor. Amerikan seçimleri yalnızca kendi ülkelerini değil bütün dünyayı meşgul ediyor. Demokratik Parti Kamala Harris, Cumhuriyetçi Parti ise Donald Trump ile seçimi kazanmak için mücadele ediyor. Seçimler büyük devletleri çok fazla değiştirmez.
Büyük devletlerin genel özelliği bunların şahıs değil sistem devleti olmalarıdır. Bu yüzden ABD'nin bir sistem devleti olduğunu, liderlerin bu sistemi çok değiştiremeyeceğini, sadece görüntü değişikliği yapacaklarını unutmamak gerekir.
AFRİKALI KÖLELER AMERİKA'DA
Amerika'nın 1492'de keşfinden sonra İspanyollar, İngilizler, Portekizliler, Hollandalılar ve Fransızlar kıtayı sömürmeye başladılar.
İlk bir asır içerisinde kıtadaki kıymetli madenler Avrupa'ya götürülürken, kıtadaki Aztekler, İnkalar ve Kızılderililerin önemli bir kısmı yok edildi.
17. yüzyılın başlarından itibaren ise kıtadaki arazileri Avrupa'dan getirdikleri beyazlara dağıtan İspanyollar, Fransızlar ve İngilizler son derece verimli bu topraklardan istedikleri ürünleri elde etmek için gerekli işgücünü ise Afrika'dan getirdikleri kölelere karın tokluğuna yaptırdılar.
Başlangıçta Amerika'da çok az olan köle nüfusu, geniş arazilerin yeterince verimli bir şekilde işletilemediğini düşünen Güneyli toprak sahiplerinin talepleri üzerine hızla artmaya başladı.
Amerika'da açık artırmayla köle satışı.
18. yüzyıl boyunca köle sayısı hızla arttı. Örneğin, Virginia'da 1670 ile 1861 yılları arasında köle nüfusu 2 binden 150 bine ulaşmış, 75 kat artmıştı.
Uzun süre İngiltere'nin kolonisi olan ABD, bağımsızlık savaşının ardından 1783'te imzalanan Paris Antlaşması'yla tarih sahnesine çıktı.
Amerika bağımsızlığını ilân edip 1790'da anayasasını kabul ettikten sonra kendi kabuğuna çekildi.
Bu dönemde Amerika, Avrupa'dan yeni gelen mültecilerin iskânıyla uğraşıp gerek Florida, California gibi bölgeleri Avrupalı devletlerden satın alarak veya anlaşarak yahut yerleşime kapalı bölgeleri iskâna açarak yeni eyaletler oluşturdu.
Amerikan iç siyasetinde ise zamanla bir bölünme yaşandı. Tarıma dayalı ekonomiyi benimseyen Güneyliler köleliğin devam etmesi çaba sarf ederlerken sanayi ve ticaret ağırlıklı bir modele bağlı kalan Kuzeyliler ise köleliğin kalkmasından yanaydılar.
Bu durumda, ahlaki sebeplerin yanında Kuzey'deki müteşebbislerin işçi sıkıntısı yaşamaları büyük etkendi.
Güney'de kölelik kalkarsa, burada çalışan siyahi işçiler serbest kalacaklar ve çalışmak üzere ücretli işçi olarak Kuzey'e geçeceklerdi. Güneylilerin kölelikte ısrar etmelerinin temel sebebi ise pamuk üretiminde kölelerin rolüydü.
Cumhuriyetçi Parti'nin kampanya posteri.
DEVLET İKİYE BÖLÜNDÜ
Kölelikle ilgili önemli bir dönüm noktası olan Kansas- Nebraska yasası tasarısına Demokratlar destek verirken, kölelik karşıtı Demokratların ve eski Whig Partisi üyelerinin kurduğu Cumhuriyetçi Parti karşı çıktı. Cumhuriyetçi Parti, Güney eyaletlerinin köleliği yayma çabalarını önlemek amacıyla 1854'te kurulmuştu.
1856 seçimlerini Demokratlar kazanmıştı. Dört yıl sonra ise Cumhuriyetçi Parti, kölelik karşıtı Abraham Lincoln'u aday olarak göstermiş ve Lincoln'un aday olmasıyla beraber Kuzey ile Güney arasındaki gerilim artmıştı.
Lincoln 1860 seçimlerini kazanınca Güney Carolina, Federal hükümetten ayrıldı. Bir buçuk ay sonra 1861 Şubat'ında altı Güneyli eyalet olan Güney Carolina, Florida, Louisiana, Alabama, Missouri ve Georgia, Alabama'ya bağlı Montgomery şehrinde "Amerika Konfedere Devletleri" adında yeni bir devlet kurdular. Kısa bir süre sonra bu eyaletlere Teksas da katıldı ve "Yediler" adı verilen bir birlik oluştu. Daha sonra Virginia, Arkansas, Kuzey Carolina ve Tennessee de bu birliğe katıldı. Başkenti Richmond olan Konfederasyon'un başkanlığına Jefferson Davis seçildi.
Güney'in başkenti Richmond'un düşüşü.
GÜNEY MAĞLUP OLDU
Lincoln başkanlık yemini ettikten sonra ulusa seslenişinde bu oldubittiyi tanımayacağını ve ülkenin birliğini sağlayana kadar savaşacağını söylemişti. "Konfederasyon" olarak bilinen Güneyliler ile "Federasyon" olarak tanımlanan Kuzeyliler arasındaki Amerikan İç Savaşı, Konfederasyon ordusunun Sumter Kalesi'ni 12 Nisan 1861'de topa tutmasıyla başladı.
Kuzeylilerin oluşturduğu Federasyon'a bağlı 23, Güneylilerin meydana getirdiği Konfederasyon'a bağlı ise 11 eyalet vardı. Nüfus ve sanayi üstünlüğüne sahip Kuzeylilere göre çok daha vasıflı subay ve askerlere sahip olan Güneyliler bu sayede uzun süre direndiler.
Savaş genel olarak Mississippi Nehri'nin oluşturduğu vadide ve Atlantik kıyısında cereyan etti. Güneyliler üstün Federasyon güçlerine 1861 Temmuz'unda yapılan savaşta beklenmedik bir mağlubiyet yaşattılar. Kuzeyliler mağlubiyetten sonra strateji değişikliğine giderek Konfederasyon'u tek hamlede yere indirmek yerine deniz kuvvetlerini de kullanarak Güney'i ablukaya aldılar.
Savaşın kaderini 1-3 Temmuz 1863'te Gettysburg mevkiinde meydana gelen savaş tayin etti. Çok kanlı bir muharebeden sonra Lee'nin komutasındaki Konfederasyon Ordusu mağlup oldu. Sonraki yıllarda Kuzey birlikleri Güneylileri arka arkaya mağlup ederek Güney şehirlerini birer birer ele geçirdiler.
Amerika'ya getirilen köleler.
SUİKASTA KURBAN GİTTİ
3 Nisan 1865'te Richmond'un düşmesi üzerine Güney orduları başkomutanı Robert Lee, altı gün sonra teslim oldu. Lakin Lee'nin teslim olmasından sadece beş gün sonra Lincoln suikasta kurban gidince kuzeyin zaferine gölge düştü.
Amerika bu savaşla ortak değerler uğruna birçok şeyin feda edilebileceğini anladı ve Amerikalılar bu savaşla beraber ulus olma sürecini tamamladı. Savaş başladığında Avrupalı büyük güçlerin gerisinde olan Amerika, savaştan edindiği tecrübeler sayesinde 50-60 yıl içerisinde bir süper güce dönüştü.
Abraham Lincoln'e suikast yapılıyor.
DEMOKRATLAR SİYAHİLERİN UMUDU OLDU
ABD'nin
iki önemli partisinden Demokratlar liberal, Cumhuriyetçiler ise muhafazakâr olarak bilinir. Ancak iki parti tarihsel süreçte birçok değişim geçirdi. Demokratik Parti 1828'de kuruldu. 1850'li yıllarda Güneyli Demokratlar kölelik yanlısı iken Kuzeyli Demokratlar köleliğe karşı çıkıyorlardı. Demokratik Parti'den ayrılanlar Whig Partisi ile birlikte 1854'te köleliği kaldırmak için Cumhuriyetçi Parti'yi kurdular. İç savaşı Kuzeylilerin kazanmasından sonra uzun süre baskı altında kalan Güneyliler tepkilerini Demokratik Parti etrafında kenetlenerek gösterdiler. Ancak 1929 krizi her şeyi değiştirdi. Bu büyük buhran sırasında başkan olan Demokratik Partili Franklin Roosevelt birçok sosyal reform yapınca ABD'nin siyasi yapısı değişti. Siyahiler ve işçiler Demokrat olurken, muhafazakârlar ise Cumhuriyetçi oldu. Demokratik Parti liberal-sol, Cumhuriyetçi Parti ise muhafazakâr tabanda siyaset yapmaya başladı.