Çayları dağıtan İhsan, Selim'in dışarıya baktığını görünce, takıldı:
- Dışarıdaki sohbetleri özledin galiba?.. Selim gülümsedi:
- O da olur inşallah. Belli ki birkaç hafta daha içerideyiz. Evet, Melih Ağabey kahvaltısını bitirdiğine göre şimdi sorularımıza geçebiliriz. Ben CHP kurultayından ne beklediğini sormak istiyorum… Melih Bey:
- Olağanüstü kurultaydan tam olarak ne çıkacağını CHP'yi yönetenler bile bilmiyordur bence. Sürprizlere açık bir parti CHP. Kılıçdaroğlu aday olmayacağını söylese de güvendiği birisini desteklemeyeceğini söylemedi. İptal edilip edilmeyeceği belirsiz olan şaibeli kurultayda Özel'i destekleyen delege yapısının aynen korunduğu düşünülürse, Özal'in kazanma şansı yüksek. Ancak o delegeleri yönlendirdiği düşünülen İmamoğlu'nun ne yapacağı belirsiz… Mustafa:

- İmamoğlu tutuklu. Oradan ne yapabilir ki?..
- Bilinmez. Delegeleri yönlendirme gücüne sahipse, neticeyi değiştirebilir. Mevcut durumda kullanabilir mi bilmem ama bana kalırsa da o güce sahip... Mehmet:
- Delegeleri pahalı hediyeler, para, ev, yakınlarına iş ve benzeri yollarla ikna ettiği söylenen İmamoğlu'nun, onları kontrol etme imkanını elinde tutma ihtimali olduğunu söylüyorsun galiba?..
- Aynen. İBB'nin devasa bütçesini hizmet yerine şahsi ikbalini inşa etmek üzere kullandığı düşünülen birisinden bahsediyoruz. Bu kişinin bariz vasıflarından birisi, yürüttüğü operasyonları tümüyle kontrol etme merakı. Minareler çalınırken kılıf hazırlamada aksamalar olması da bundan belli ki. İBB ile yapılıyormuş gibi gösterilen işlerle alakalı para hareketlerinin eninde sonunda kendisine ait şirkette toplanması, meselenin püf noktası… Remzi:
- Bu para hareketlerini devletin dikkatinden kaçırabileceğini düşünmesi, fütursuzluğun zirvesinde olduğunu gösteriyor o zaman?..
- Öyle de denebilir. Nasıl olsa CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olacağına ve bunun kendisini yolsuzluk ve benzeri davalardan koruyacağına inanmış olmalı ki, yolsuzluk, rüşvet, irtikap gibi konularda herhangi bir sınır tanımadığı gibi tedbiri de bir kenara bırakmış… Selim:
- Gözaltına alındığından beri her birisi birbirinden vahim yeni yeni iddialar ortaya çıkıyor. Yapılmadığı anlaşılan işler yanında alınmadığı anlaşılan mal ve hizmetler için kesilen büyük büyük faturalar da söz konusu. İmamoğlu, emniyette ve mahkemede 'muhatap almıyorum' dese de başının büyük dertte olduğu anlaşılıyor. Bunlara cevap vermemesini nasıl açıklayacağız?..
- Verebilecek cevabı olsa verirdi. Yargılanamayacağına inanmış bir kere. Dolayısıyla şimdi şaşkınlık yaşıyor. CHP Genel Başkanı'nın İngiltere ve bazı Avrupa ülkelerine yönelik eziklik gösteren sitemleri ve İmamoğlu'nun New York Times'ta yayımlanan, 'Erdoğan'ın en güçlü rakibi idim, tutuklandım' şeklindeki saçma sapan yazısı, içinde bulundukları şaşkınlığı en iyi şekilde anlatıyor zaten… İhsan:
- Dereyi görmeden paçayı sıvamış ve buna güvenerek deveyi hamuduyla götürmekte bir beis görmemiş anlaşılan. Gene de NY Times'ın üniversite diploması iptal edildiği için aday olma şansı olmayan birisinin o yazısını, hem de seçime üç sene kala yayımlaması, dikkat çekici…
- NY Times için problem yok. Nasıl olsa bu yazı için iyi bir para almıştır. İçeriğinin saçma olması da umurlarında değildir… Mehmet:
- İmamoğlu ve görevden alınan diğerleri ile ilgili gelişmelerin en dikkat çekici tarafı, bütün olup bitenlerin CHP'lilerin ihbarları ile yaşanması. Beykoz, Beşiktaş, İBB. Terörle bağlantılı gelişmeler ise bambaşka bir durum. Seçim kazanabilmek için terörle bağlantılı kişilere ikram edilen belediye meclis üyelikleri ve başkan yardımcılıkları, akıl almaz bir şey. Buna rağmen CHP kitlesi olup bitenlerden habersiz gibi sanki. Bunun sebebi ne?..
- Tabii ki onların birçoğu da neler olup bittiğinin farkında. Tümünün öğrenmemesi için CHP Genel Başkanı'nın insanları sokağa çağırıp, anlamsız boykot çağrılarında bulunması bununla alakalı… Selim:
- Adamın boykot çağrıları tam bir komedi gibi. Bir gün açıkladığını ertesi gün geri alıyor ya da aklına estikçe yeni firmalar açıklıyor…
Şartlar Türkiye'den yana…
- Gösterilerde polisleri yaraladıkları ve etrafı yakıp yıktıkları için tutuklananlar sebebiyle marjinal grupların boykot çağrısını sahiplenmesi, işin asıl sıkıntılı tarafı. Ne yaptığının farkında olmadığı için de çıkıp 'boykotu duyurdum ve yaygınlaştırdım' diye övünüyor. Ancak, tam anlamıyla ters tepen eylemi sahiplenip CHP'ye mal ettiğinin farkında olamayacak kadar da bilinçsiz… İhsan:

- Normalleşme adına makul ve mantıklı işler yaptığı kısa bir süre dışında geldiği yeri hazmedememiş bir ergen havasında Özgür Özel. Laf aramızda, böylesine çapsız bir genel başkana sahip oldukları için CHP'liler adına üzülüyorum desem, yalan olmaz…
- Haklısın, ne yaptığının ve yaptıklarının neye yaradığının farkında bile olmaya bir figüran gibi Özel. Ancak, CHP ana muhalefet partisi olduğu için de bu, aslında ülkemizin problemi. Türkiye'nin partisi olması gereken CHP'nin yaşadığı savrulmalar hoş değil… Mehmet:
- Beni düşündüren asıl konu ise içerideki gelişmeleri dışarıdakilerle birlikte okunduğunda ortaya çıkan tablo. 'Terörsüz Türkiye' projesi başarılı bir şekilde ilerliyor ve dışarıda da buna paralel güzel gelişmeler yaşanıyor. Türkiye'nin ana muhalefet partisi CHP'nin sürece katkı sunmak yerine engellemeye çalıştığı da dikkatlerden kaçmıyor. Ne dersiniz?..

- Son zamanlarda yaşananları kısaca özetleyelim. Cumhurbaşkanımızın iç cepheyi sağlamlaştırma çağrısını takiben terörsüz Türkiye ile ilgili gelişmeler başladı. Ülkemizin ikna etmesiyle Rusya ve İran Suriye denkleminden çekildi ve ülkenin gerçek sahipleri yönetimi devraldı. İçerideki gelişmeler İmralı'nın yaptığı açıklama ile devam etti ve Suriye'deki PYD/YPG'nin ne yapacağı merak edilirken, onlar da ülkenin bütünlüğünden yana tavır aldı. Onları yönlendiren ABD'nin durumdan pek şikayetçi olmadığı da söylenebilir… Araya giren Selim:
- Trump'ın teröre destek vermeleri ile bilinen bazı kuruluşları devre dışı bırakması da önemli galiba?..
- Elbette!.. Dünya çapında olduğu gibi ülkemizde de terör destekçisi yayınlar yapan birçok kuruluş devre dışı kalırken, fonları kesilen sahibinin sesi konumundaki bazı yapılar da kepenk kapatmak zorunda kaldı… Mustafa:
- Bu arada Irak'ta yaşananları da unutmamak gerek…
- Tabii ki. Ülkemiz bir yandan Pençe Kilit operasyonları ile oradaki terör unsurlarını yok ederken bir yandan da Irak merkezi yönetimi ve Kuzey Irak Bölgesel yönetimi ile bağlantılı adımlar attı ve terörü iyice baskı altına aldı… Mehmet:
- Avrupa ülkelerinin Trump'ın tutumu sebebiyle güvenlik endişesine düşmeleri ve Türkiye konusuna farklı bir şekilde bakmak mecburiyetinde kalmaları da sürecin bir başka önemli tarafı, sanki?..
- İyi ki hatırlattın. Normalde ülkemizdeki her gelişmeyi ortalığı karıştırmak için kullanan birçok Batılı sesin kesilmesi, CHP ve aynı zihniyettekilerin beklentilerini boşa çıkardı. Özgür Özel'in İngiltere Başbakanı Starmer'e 'kendimizi terk edilmiş hissediyoruz' şeklindeki sitemi ve İmamoğlu'nun NY Times'te herhalde para ile yayımlattığı makale, duyulan hayal kırıklığı ile ilgili… Melih Bey, saatine baktıktan sonra sözlerini sürdürdü:
- Evet özetleyecek olursak, bir türlü Türkiye'nin partisi olamayan CHP'de ne yaşanırsa yaşansın bu partinin iflah olma şansı yok. Bu, CHP'nin insanımızın değerleri ile sürekli kavgalı oluşu ya da kuruluşundan beri sebep olduğu zulümlerle alakalı belli ki... Melih Bey'in ayrılacağını anlayan İhsan:
- Evet, bugünlük de bu kadar. CHP'nin iflah olmayacağı tespitine ben de katılıyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki gelişmelerin Türkiyemizi daha yukarılara taşıyacağı da bir gerçek. Bize düşen de bildiklerimizi anlatmak suretiyle çevremizdekilerin pire için yorgan yakmalarını yani kendi ayaklarına sıkmalarını engelleme konusunda elimizden geleni yapmak. Cenab-ı Hakk yar ve yardımcımız olsun…
- Amin…