Şehitlerimize rahmet, aileleri ve milletimize sabırlar, gazilerimize şifalar dileyerek belirtelim ki, evet kayıplar yüreğimizi dağladı, ama yüz akı kuruluşlarımızdan TUSAŞ'a yönelik terör saldırısı, ülkemiz açısından koparılan bir kıl mesabesinde bile değil!..
TUSAŞ'ın neden hedef alındığı ile ilgili değerlendirmeler muhtelif. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ezber bozan çıkışları sonrası, Türkiye'nin terörle mücadelede de kendi göbeğini kesme kararlılığının iyice artması endişesiyle konforu bozulanlar... Cumhurbaşkanımızın katıldığı Tataristan Kazan'daki BRİCS Zirvesi'nden duyulan rahatsızlık… Birkaç günde 6 milyar dolardan fazla savunma sanayi ürünümüzün ihraç bağlantısına sahne olan Saha Expo Fuarı…
Terör saldırısına sebep olarak Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durma kararlılığını gösteren daha başka hususlar da sayılabilir. Bu da gösteriyor ki mesele memleket meselesidir. Güya birtakım tezlerin peşinde koşuyormuş gibi gözüken ve kucağında oturdukları emperyalist güçlere maşalık yapmaktan başka özellikleri olmayanların derdi de varlığımız, birliğimiz ve bekamızla ilgilidir.
TUSAŞ'a yönelik saldırı, meselenin sadece bir yönü. Şer cephesi ve uzantılarının başarılı oldukları bir başka husus da güya siyaset yapıyormuş gibi gözükenlerin aymazlıkları. Cumhurbaşkanımızın TBMM'nin açılışında vurguladığı 'iç cepheyi sağlam tutma' konusunu itibarsızlaştırmaya çalışanların, iç cephenin sağlam tutulmasını engellemeye çalışanlar olduğunu bildikleri halde net tavır alamayanlar, bu güruha dahil.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin vücudunu taşın altına koymaya hazır olduğunu gösteren adımları, herkesin malumu. Sayın Bahçeli'nin, 'söz konusu memleket ise gerisi teferruattır' anlayışının muhteşem bir tezahürü olan bu adımını beklemedikleri için yalpalayanlar, ayrı bir mesele.
Terörün bitmesiyle alakalı olarak şarta bağlı sözlerin sadece işlerine yarayacak bölümü üzerinden güya esip savuranların, PKK uzantısı parti ile iş birliği halinde olmaları, işin ironik tarafı.
Başta ABD ve onunla beraber hareket etmek mecburiyetindeki ülkelerin, Türkiye'ye yönelik terör faaliyetlerinde bulunanları himaye ve teşvik ettiklerinin, artık çocuklarımız bile farkında. Dostluk ve müttefiklikle izah edilemeyeceği gibi uluslararası hukuka da aykırı olarak ülkemizi bölüp parçalamaya ya da zayıflatmaya çabalayanlar ne ise. Ancak ülkemiz ve bölgemiz üzerinde kötü emelleri olanlara uşaklık edenler, konunun ibretlik tarafı.
Sınırlarımızın güneyinde yuvalanan ve kendilerine silah ve teçhizat sağlayan ABD için koşturan teröristlerin, böyle bir şeyin olmayacağını iyi bildikleri halde ülkemizi Suriye'ye benzetmeye çalıştıkları, malum.
Türkiye, her zaman olduğu gibi dimdik ayakta… Maşaların son çırpınışlarının fayda vermeyeceği ve döktükleri kanda boğulacakları gün de çok yakın gibi…