EKREM KIZILTAŞ

Bozacının şahidi şıracı…

Arkadaşlarının çaylarını veren İhsan, Melih Bey'e:
- Her gece, kalkınca İsrail'in saldırılarının durmuş olabileceği haberini alırız ümidiyle yatıyorum. Ama her sabah aynı. Dün akşam Şifa Hastanesi'ndeki ambulans konvoyuna saldırmıştı İsrail, az önce de Gazze'deki Nasr Çocuk Hastanesinin girişini bombalamış. Neredeyse bir aydır saldırıyor. Melih Bey, nereye gidiyor bu iş?..



- Keşke bilebilsem. Normalde saldırıların şimdiye kadar durdurulması gerekirdi. Güvenlik Konseyi'nde 4 ayrı toplantı yapılsa da ABD ve Rusya çekişmesi sebebiyle netice çıkmadı. BM Genel Kurulu'nun acil gündemli 26 Ekim toplantısında, Ürdün'ün teklifi ve Türkiye dahil 50 ülkenin desteği ile gündeme getirilen 'ateşkes' çağrısını 141 ülke desteklerken, 44'ü çekimser kaldı ve 14 ülke aleyhte oy kullandı. Ancak çıkan kararın bağlayıcılığı olmadığı için şimdilik bir ateşkes ihtimali gözükmüyor… İhsan:
- Okullar, camiler, hastaneler, mülteci kampları, sığınma merkezleri gibi saldırılması savaş suçu teşkil eden yerleri de fütursuzca bombalamalarına rağmen, bu gidişatı durdurabilecek güçlerin parmaklarını bile kımıldatmayışı, anlaşılması en güç şey. Üzerinde çok konuştuk, ama uluslararası güçler İsrail karşısında bu kadar mı zayıf?..



- Öyle gözüküyor. İsrail'in, kuruluşunu sağlayan BM'nin ve onun icra organı Güvenlik Konseyi'nin aleyhine alabildiği kararları bile takmadığı, malum. ABD başta olmak üzere Kendisine dur diyebilecek devletlerin, saldırılarını adeta teşvik ettikleri de. Bu, İsrail'in hesapları yanında diğer devletlerin de bazı hesapları olduğunu gösteriyor… Mehmet:
- Son zamanlarda kehanetler konusu da sıklıkla gündeme geliyor. Bunların yaşananlarda rolü var mı acaba?..
- Sanıyorum. Laik olduğu söylenen Netenyahu'nun sık sık muharref Tevrat'tan alıntılar yapması ve kendileri açısından önemli bazı isimlerin kehanetlerini hatırlatması, dikkat çekici. Güya çağdaş ve modern oldukları söylenen devletleri yönetenlerin, deli saçması bu tür sözlere sessiz kalmaları bir yana, Yahudi ve Evangelist oldukları bilinen bazıları da, Siyonist lobiye şirin gözükmek için benzer şeyler geveliyorlar. Ancak, unutulmaması gereken şey kehanetler onların işine gelse de doğru haberlerin çoğunun, zalimin sonunun yakın olduğu ve bir şekilde çökeceği yönünde olduğu… Mustafa:
- Netenyahu'nun, Gazzelilere ağır bir şekilde saldırdıklarında dünyanın hele ABD'nin kendilerine ses çıkaramayacağını söylemesi, normalde onları rahatsız etmesi gereken bir hal değil mi?..
- Normalde, öyle!.. Ama artık normal diye bir şey yok ki… Netenyahu'nun, geçtiğimiz günlerde İsrail askerlerine 'Hem erkeği hem de kadını, bebekleri ve emzirenleri, öküzleri ve koyunları, develeri ve eşekleri öldürün' şeklinde muharref Tevrat'tan alıntılarla yaptığı konuşmanın, alarm zilleri çaldırması gerekirdi. Batılı ülkeleri yönetenlerin böyle alçakça bir emir karşısında bile suskun kalmaları, düşündürücü. Malum, bu adamların son derece seküler oldukları düşünülür halbuki. Bizdeki tabirle 'bozacının şahidi şıracı' durumu yani… Remzi:
- Bu sözleri Tevrat ayeti diye mi aktardı o alçak?..
- Evet… Mustafa:
- İlginç!.. Bu, bana konuyla alakalı Kur'an-ı Kerim'deki bir ayeti hatırlatıyor. Maide Suresi'nin otuz ikinci ayeti, mealen şöyle: "İsrâiloğulları'na şöyle yazmıştık: 'Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur'…



Gazeteciliğin yüz karaları…
- İyi hatırlattın. Bu ayet, ellerindeki Tevrat'ın tahrif edilmiş olduğunun en açık delili. Bu arada 'Arz-ı Mev'ud', yani vadedilmiş topraklar konusunda çok iddialı olsalar da, Cenab-ı Hakk Kur'an-ı Kerim'de Enbiya Suresi'nin 105. ayetinde: "And olsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yeryüzüne muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık" buyuruyor. Netenyahu ve benzeri eli kanlı çocuk katillerinin bu iyiler arasında olamayacakları, malum… İhsan:
- Melih Bey, takip ettiğine göre bilirsin, Batı medyasının olup bitenlerle ilgili tavrı ne?..
- Batılı medyanın büyük bölümü, kelimenin tam manasıyla mesleğe ihanet halinde. Bizim mesleğin anayasasında '5N1K' kuralı vardır. Yani haberin objektif olduğu kadar 'Ne', 'Neden', 'Nasıl', 'Nerede', 'Ne zaman' ve 'Kim' sorularına cevap vermesi, temel esastır. ABD, İngiltere, Fransa ve neredeyse bütün Batılı ülkelerin medyasında 7 Ekim'den beri yaşananlarla ilgili haberlerin çoğunda gerçekler yer almıyor. Bir aya yakındır çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere on bine yakın insanın hayatını kaybettiği saldırıları tuhaf bir dille haberleştiriyor ve 'bomba patladı', 'şu kadar insan öldü' gibisinden cümleler kursalar da nasıl oldu, neden oldu, kim yaptı gibi can alıcı sorulara cevap vermiyorlar… Selim:
- Buna da gazetecilik diyorlar öyle mi?..



- Ne dediklerini bilmiyorum, ama bunun gazetecilikten çok uşaklık ve yalakalık olduğu çok açık. İşin özeti, adamların gazeteciliğin yüz karası oldukları. Bu, Batı'nın değer diye lanse ettiği şeylere sanıldığı gibi değer vermediğini ve sadece çıkarlarını gözettiğini gösteriyor. Sevindirici olan, Batılı ülkelerde bizdekinin aksine sosyal medyada ciddi bir farkındalık oluşu. Bu sebeple, bütün Batılı ülkelerde yasaklamalara rağmen ciddi protestolar söz konusu… Mustafa:
- Bizdeki gazete ve televizyonları bu açıdan tebrik etmek gerek. Bazıları çıkıntılık yapıyor olsalar da, Gazze konusunda ciddi bir hassasiyet var. Sosyal medyadaki bazı alçaklıkları saymıyorum tabii. Bu arada sanatçıların ya da sanatçı geçinenlerin çoğunluğunun sessiz kalmasına ne diyorsunuz?..
- Gazze'de yaşananlar konusunda medyamızın iyi bir imtihan verdiği, doğru. İletişim Başkanlığı Dezenformasyon Merkezi de çok iyi çalışıyor ve insanımızın kafasını karıştırmak için uydurulan yalan haberlerin doğrularını anında servis ediyor. Meydan, eskisi gibi boş değil yani. Sanatçılara gelince, neler olup bittiğini anlayabilecek seviyede olanları zaten az. bunların büyük bir kısmı da paçalarını birilerine kaptırmış oldukları için ya anlamsız bir şekilde geveliyor ya da büsbütün saçmalıyorlar. Ancak, kadın çocuk demeden sürdürülen katliama karşı seslerini çıkaranlar da var, şükür…
- Bütün bu gidişattan İsrail'in, birilerinin komplo teorisi demeyi sevdikleri vadedilmiş topraklar hayalini gerçekleştirmeye çalıştığını mı anlamamız gerekiyor?..
- Gazze'ye yönelik bombardımanların hiç durmadan sürdürülmesi ve sürekli olarak buranın terkedilmesi çağrısında bulunulması, burayı boşaltmak istediklerine işaret. Bu, onların hastalıklı kafalarındaki hedefin bir aşaması. Gazzelilerin bütün saldırılara rağmen topraklarını terke yanaşmayışı da ne istendiğini bildiklerini ve buna rıza göstermeyeceklerini düşündürüyor… Selim:
- En başta soracaktım ama unuttum. Şu kara harekatı ne oldu, başladı denilebilir mi?..
- Bazı girişimler var. Ancak 7 Ekim'den beri hazırız, girdik, girmek üzereyiz, emir bekliyoruz, giriyoruz açıklamalarına rağmen yaptıkları tek şey bombardıman. Bu da, askerlerinin korkak olduğunu iyi bilen İsrail'in, meskun mahal harekatına cesaret edemediğini gösteriyor. Gazze Metro denilen 500 kilometrelik tünel ağı da korkulu rüyaları. Şu anda canlı bırakmamacasına ağır bombardımanlarını sürdürüyor ve arada bir içeri girseler de ciddi kayıplar verdikleri için geri kaçıyorlar... Melih Bey, bir müddet susup devam etti:
- Şimdilik ümidimizi kesmeden dua etmeye ve yardım göndermeye devam etmemiz gerek. Gün doğmadan neler doğacağını bilmiyoruz. Cenab-ı Hakk Filistinlilerin ve bütün Müslümanların yardımcısı olsun!..
- Amin…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.