Mekana girer girmez bir farklılık olduğunu düşünen Selim, İhsan'ı da etrafta göremeyince Mehmet'e:
- Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama bu sabah bir farklılık var sanki. Her şey bir yana İhsan ağabey de ortalıkta gözükmüyor. Hayırdır?.. Mehmet, güldü:- İhsan'ın bugün önemli bir misafiri var. Yedek subaylığında bölük komutanlığını yapan emekli bir albayı almaya gitti… İşte geliyorlar… İhsan, selam verdikten sonra misafirini tanıştırdı:
- Arkadaşlar, misafirimiz Emekli Albay Coşkun Kalender. Kendisi yedek subaylığımda üsteğmen rütbesiyle bölük komutanımızdı. Sık sık haberleşir, arada bir de olsa görüşürüz. Burada olduğunu öğrenince davet ettim… Hal hatır sorma faslından sonra, Selim:
- Komutanım, İhsan Bey'in askerlikteki durumunu merak ediyorum. Sizden hep sitayişle bahseder. Siz kendisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz, öğrenmek isteriz… Coşkun Bey:
- Aradan çok yıllar geçti ancak, İhsan Bey'i ben hep sevgiyle anarım. Hakikaten çok başarılı bir takım komutanıydı ve yapması gerekenleri yerli yerinde yapardı… Mehmet:
- Oldukça değişik görevlerde bulunduğunuzu ve özellikle terörle mücadele konusunda kritik görevler yaptığınızı aktarmıştı İhsan. Şu anda neler yapıyorsunuz?..
- Öncelikle emekliyim. Çocuklar ve torunlarla vakit geçiriyorum. Ama uzun yıllar askerlik yaptıktan sonra insanın vazgeçemediği alışkanlıkları oluyor, malum. Ben de okuyor, araştırıyor ve fırsat buldukça değişik yayın organlarına araştırma inceleme türünde makaleler hazırlıyorum. Televizyon programlarına çıktığım da oluyor… Selim, dayanamadı:
- O zaman müsaadeniz olursa size birkaç soru sormak isteriz. Özellikle güneyimizde yaşananlar hakkında derli toplu bilgi sahibi olduğumuz söylenemez… Coşkun Bey, kısa bir tereddütten sonra:
- Peki, dilim döndüğünce ve özetleyerek bazı hususları aktarmaya çalışayım. Suriye ve Irak, yüz yıl öncesine kadar beraber olduğumuz ülkeler. İstikrarsızlık oluşturması hesaplanarak çizilen sınırlarla sahibiz. Yakın zamanlara kadar yaşananlar uzun bir hikaye. Son yaşadıklarımız ise birilerinin bölgeye yeni bir şekil verme ve paylaşma niyetleri ile alakalı… Mustafa:
- Komutanım, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere güya dünya barışı için var olduğu söylenen bir sürü kuruluşa rağmen hala bir paylaşım mücadelesi mi yaşanıyor?.. Coşkun Bey:
- Maalesef öyle. BM ve benzeri kuruluşlar kağıt üzerinde varlar. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Dünya Beşten Büyüktür' sözü, boşuna değil. BM'nin 190'dan fazla üyesi var ve sözde hepsi de eşit oy hakkına sahip. Ancak, Güvenlik Konseyi üyesi ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere'nin birisi bile sistemi kolaylıkla bloke edebiliyor… Remzi:
- Söyledikleriniz ürkütücü ama doğru. Türkiye olarak biz bu sistemin neresindeyiz?..
- Özetle söylemek gerekirse Türkiye, şu anda sistemin işleyişini kavrayan ve gerekeni yaparak, haklarını alabilen nadir ülkelerden. Uluslararası hukuka aykırı hiçbir şey yapmıyor ancak, gerekenleri de yaparak haklarımızı söke söke alıyoruz. Son senelerdeki gelişmeler bunun açık örnekleri. Suriye'yi parçalayıp, kuzeyinde bir terör koridoru kurmaya çalışanları engelledik. 2016'dan sonra yapılan Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi harekatlar, kolay iş değildi, örneğin. Şu anda gerek Suriye'den ve gerekse Irak'tan ülkemize yönelen terör tehdidine karşı birilerinin aklını başından alan harekatlar yapıyoruz… İhsan:
- Ülke olarak sütün yaptıklarımızın uluslararası hukukta karşılığı var mı demek istiyorsunuz?..
- Evet. Her adımımızın uluslararası hukukta yeri var ve gücümüz yeterli olduğu için yapıyoruz. Mavi Vatan, Libya ile anlaşma, Azerbaycan'ın Karabağ meselesinin hallinde oynadığımız rol, terörle mücadele için Suriye ve Irak'a yönelik harekatlar... Bütün bunlar masadaki haklılığın sahadaki güçle tahakkuk ettirilmesi…
'Bir gece ansızın gelebiliriz!..'
- Suriye meselesinin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?.. Soruyu Mehmet sormuştu.
- Suriye'de şu anda ABD, Rusya ve İran var. Komşumuz olan Suriye ile ne ABD'nin ne Rusya'nın ve ne de İran'ın sınırı yok oysa. ABD, bol bol silah gönderdiği ve çeşitli eğitimler verdiği PYD/YPG ile iş birliği halinde ve sebep olarak gösterdiği DEAŞ'la mücadele konusuna ABD dışında inanan yok. DEAŞ'ın bölgede bulunmasına bahane olarak kullanılmak üzere ABD tarafından oluşturulduğu ve gerektiğinde kullanıldığı artık yaygın bir kanaat. Yaşananlar da bunun doğruluyor zaten… İhsan:
- ABD'nin buradaki masraflarını bölgeden çıkarılan petrolle karşıladığına dair haberler de söz konusu. Bunun aslı var mı?..
- İyi ki sordun. Suriye'nin petrollerinin büyük kısmına PYD/YPG kanalıyla el koyan ABD'nin terör örgütü vasıtasıyla çıkardığı petrolün bir kısmını rejime satması, işin dikkat çekici yanı… Mustafa:
- Rusya ve İran'ın rolleri nedir?..
- Suriye'deki üslerini muhafaza yanında ABD'yi dengeleme hesabı yapan Rusya, bir yandan rejim ve bir yandan da PYD/YPG ile iş birliği halinde. ABD ve Rusya Suriye'de kiralık teröristlerle varlık gösterirken, İran ise milis gücü olarak bilinen Haşdi Şabi ile rejime destek için orada… Selim:
- Suriye ve Irak'ta yaşananların bir sebebi de emperyalist ülkelerin bölgede istikrarsızlık istemeleri mi?..
- Güzel bir soru ve cevabı da evet. İstikrarsızlık taleplerinin İsrail'i rahatlatabilme gibi bir amacı da söz konusu. Ancak, yaşananların artık kontrol edemedikleri Türkiye'nin gelişmesini mümkün olduğu engellemeye yönelik olduğunu da söyleyebiliriz. Türkiye'nin küresel bir güç olması ihtimali, birilerinin uykularını kaçırıyor çünkü. Bir yandan doğalgaz ve petrol keşifleri sürerken bir yandan da Türkiye'nin enerji terminali haline gelmesinin söz konusu olduğunu unutmayalım...
- Suriye'deki durumumuzla ilgili neler söylersiniz?..
- Suriye'ye yönelik ilgimizin temel sebebi, varlığımız ve bekamız. Bu ülkenin toprak bütünlüğünü temel esas kabul eden tek ülkeyiz neredeyse ve diğer ülkelere nazaran çeşitli avantajlarımız var. ABD ve Rusya adına Suriye'de vekalet savaşı sürdürmeye çalışanlar ülkenin yabancısı. İran daha çok mezhebi gayretlerle orada. Biz ise tabir caizse yerliyiz ve bölgenin gerçek sahipleri ile çalışıyoruz. ABD ve Rusya'nın iş tuttuğu YPD/YPG teröristlerinin çoğu, para için orada iken, Türkiye'nin beraber hareket ettiği Özgür Suriye Ordusu ise tamamen o bölgenin insanları. Bizim askerimiz ülkesine ve insanına yönelik terör tehdidini bertaraf etmek için, Özgür Suriye Ordusu askerleri de vatanlarını kurtarmak ve yaşanabilir bir hale getirmek için çarpışıyor… İhsan:
- Bu da neden karşımızda duramadıklarını açıklıyor. Peki komutanım, neden çeşitli harekatlarla oluşturduğumuz koridordaki boşlukları kapatmıyoruz?..
- Bu, önemli bir husus. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi yapılamaz denilen harekatları yapan Türkiye'nin koridordaki boşlukları doldurma konusunda uygun zamanı beklediğini söyleyebiliriz. Son günlerde TSK ve MİT'in sınır ötesi harekatlarının sıklaştığı, dikkatinizi çekmiştir. Aynı şekilde Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Milli Savunma Bakanımız, Dışişleri Bakanımız ve Genelkurmay Başkanımızın kararlı açıklamaları da dikkat çekici. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yönelik saldırı girişimi ile ilgili İçişleri Bakanımızın açıklamaları da keza… Mustafa:
- Cumhurbaşkanımızın 'bir gece ansızın gelebiliriz' sözü, meseleyi özetliyor galiba?..
- Evet. Ülkemize 40 yıldır ağır bedeller ödeten terörü sınırlarımız içinde çözdüğümüz gibi sınırlarımız dışında da ortadan kaldırma karalılığının ifadesi bu. Son söz olarak şunu söyleyebiliriz ki, bölge üzerine çeşitli hesaplar yapanlar istemeseler de, olması gerekenler eninde sonunda olacak, inşallah… - İnşallah…