Tehlikenin farkında olmak…

Milletimizin değerleri ile barışık olmayıp buna niyetli de olmayanlar, ihtiyaç duydukça tehlike uyarıları yaparlar. Bu uyarılar varlığımız, birliğimiz ve bekamızla alakasız hususlardadır tabii. Bu güruh gerçek tehlikeler karşısında da ya susar ya da bu tehlikelerle ilgili tedbirlere ateş püskürür.
Ciddi bir terör tehdidi ile karşı karşıya olduğumuza kimsenin itirazı yok. Son senelerde terörle mücadelede ciddi mesafeler alındığına da. Ülkemizin terörle mücadeledeki başarılı adımlarının, bu yolla bize diz çöktürmeyi düşünenlerin canını sıktığı da malum.
PKK'yı bir terör örgütü olarak tanıyan ABD ve Avrupa ülkelerinin bu örgütü üstü kapalı bir şekilde koruyup kollamaları, samimiyetsizlikleri ile ilgili. PKK ile bağlantılı olduklarını iyi bildikleri başka birtakım örgütleri maşa olarak kullanmaları, meselenin daha vahim tarafı.
Bunlar ve benzeri hususlar, nasıl bir dünyada yaşadığımızla ilgili veriler. Vatandaşımız oldukları, gazete ve televizyonlarda boy gösterdikleri, partilerde önemli görevlerde bulundukları ve hatta milletvekilli oldukları halde dış mihraklarla açıkça iş birliği yapanlar, bizim asıl problemimiz… Ülkemizin terörle mücadelesinde ciddi katkıları olan İHA ve SİHA'larla ilgili anlaşılmaz tavrı sebebiyle SİHA Sezgin olarak da bilinen ve son olarak, '15 köylünün askerlerce helikopterden atıldığının AİHM kararıyla sabit olduğu' yalanını savuran CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bunlardan sadece birisi.
Terör örgütü ve mensuplarına ve tabii özellikle de onlarla iş birliği yapanlara yönelik sempatisi ile bilinen TV programcısı Ayşenur Arslan'ın, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yönelik terör saldırısı hakkındaki saçma sapan sözleri başka bir örnek.
Yaptığı program sonlandırılan Ayşenur Arslan'ın, söylediklerinin yanlış anlaşıldığı şeklindeki açıklaması, konunun belki de en tuhaf tarafı. Olayla ilgili şüpheleri dile getirdiğini iddia eden Arslan'ın konu ile ilgili söyledikleri, birçoklarınca Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yönelik saldırının başarısız olmasına üzüldüğü şeklinde yorumlanmıştı çünkü.
YSP (HDP) adına yapılan ve 'saldırının kabul edilemez' olduğu vurgulanan açıklamada, 'Şiddetin her türlüsünün zemin bulmadığı, barışın ve huzurun tesis edilebildiği bir ülkenin mücadelesini verdik, vermeye devam edeceğiz' şeklindeki sözlerin, karşılığının olmadığını en iyi onlar biliyor.
YSP'nin varlığımız, birliğimiz ve bekamız konusunda çoğunluğumuzdan farklı düşüncelere sahip olduğu, malum. Terör örgütü ile açık bağlantı halindeki bir partinin şiddete karşı olmaktan, barış ve huzurdan bahsetmesi, kocaman bir yalan.
Ülkemize diz çöktürmek isteyenlerin aparatı terör örgütleri ve bunlarla bağlantılı yapılarla iş birliği halinde olanları tanımalı ve gerçek tehlikenin bunlar olduğunu herkese anlatmalıyız... Tehlikenin farkında olabilmek, önemli…