EKREM KIZILTAŞ

Karabağ’da gerekeni yaptık…

Yağmur yağma ihtimaliyle içeriye yerleşen ekip, bir misafir getireceğini söyleyen Melih Bey'i bekliyordu. Selim, İhsan'a takıldı:
- Tamam, Melih Bey ve misafiri önemli ama bu, onlar gelmeden bize çay vermeyeceğin manasına gelmiyor herhalde?.. İhsan, gülümseyerek:
- Amma da sabırsızsın ha, çayın demlenmesini bekliyorum sadece. Hem bak Melih Bey ve misafiri de geliyor zaten… Melih Bey, selam verdikten sonra arkadaşını tanıttı:
- Dışişlerinden emekli Semih Bey. Buranın bu zamanlarda çok iyi olduğunu duyduğu için misafirim oldu. Sizleri de gıyabınızda tanıyordu zaten… Tanışma faslından sonra İhsan'ın getirdiği çayları yudumlamaya başladıklarında, Selim:
- Semih Bey, eğer sizi sıkmayacaksa şu Karabağ'da neler olup bittiğine dair kısa bir malumat istirham etsek?.. Semih Bey, bunu bekliyor gibiydi:
- Tabii ki, neden olmasın!.. Bu aslında oldukça uzun bir mesele. Ancak, ben mümkün olduğu kadar özetleyerek anlatmaya çalışayım. Karabağ, Azerbaycan'ın bir parçası ve çok eski yıllardan beri yoğun olarak Türklerin yaşadığı bir yer olarak biliniyor. Ancak Sovyetler zamanında yapılan bazı demografik müdahalelerle bölgeye Ermeniler yerleştirilmiş ve buradaki Azerbaycanlılar çeşitli yerlere göç etmeye zorlanmış… Mehmet, merakla sordu:
- Mesele Azerbaycan'ın bağımsızlığı öncesine dayanıyor yani?..
- Evet. Sovyetler, Azerbaycan ile Nahçıvan arasında Ermenilerden oluşan bir tampon bölge oluşturmuş yani. Bağımsızlık sürecinde Sovyetlerin Azerbaycan'a son derece sert davrandığı ve mesela 1990'da Bakü'ye tanklarla girerek çok sayıda insanı katlettiği, bilinir. 18 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan'ın, SSCB'den bağımsızlık mücadelesinde diğer cumhuriyetlerin hepsinden daha fazla kurban verdiği, meselenin özü. Daha önce başlayıp, Sovyetlerin çökmesi sonrası da Ermenilerle süren çatışmalar sebebiyle de Karabağ'dan yeni nüfus kaymaları olur… İhsan, merakla sordu:
- Sovyetlerin Azerbaycan'a uyguladığı özel sertliği sonrasında Rusya da sürdürdü mü acaba?..
- Maalesef. Hukuki olarak Azerbaycan toprağı olarak kabul edilen ancak nüfus kaydırmaları ile Ermeni nüfusun yoğun bir hale getirildiği Karabağ'da ciddi çatışmalar yaşanır. 25-26 Şubat 1992'de Ermenistan'a bağlı kuvvetlerin Azerbaycanlı sivilleri topluca katlettiği ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere birçok uluslararası örgüt tarafından soykırım olarak kabul edilen Hocalı Katliamı, bu süreçteki facialardan biri. Değişik desteklere sahip olan Ermeniler Karabağ'ın büyük bir kısmını işgal ederler. 1992'deki Birinci Karabağ Savaşı ile başlayıp, konuya müdahil olan Batılı devletlerin 30 seneye yakın oyalaması ile süren işgal, 2020'deki İkinci Karabağ Savaşı ile sona erdirildi… Mustafa:
- Bu savaşın başlaması da Ermenilerin tahrikleriyle olmuştu galiba?..
- Doğru. Zaten çeşitli saldırıların yaşandığı bölgede, Ermenistan ordusu 27 Eylül 2020 sabahı Azerbaycan mevzilerine ve sivil yerleşim birimlerine büyük çaplı silahlar, top ve havanlarla ateş açtı. Sivil ve askeri can kayıplarının meydana gelip, bazı bölgelerde altyapının ciddi hasarlar gördüğü saldırı sonrası Cumhurbaşkanı Aliyev'in emri ile Azerbaycan ordusu, tüm cephe boyunca karşı saldırı başlattı. 27 Eylül'de başlayan ve 44 gün süren savaş sonrası Azerbaycan Ordusu, Karabağ'ın büyük bir bölümünü işgalden arındırdı… Mehmet, merakla sordu:

- Bu savaşta Türkiye'nin Azerbaycan'a ciddi katkıları oldu galiba?..
- Söylenebilecek olan, Türkiye'nin gereken her şekilde Azerbaycan'ın haklı davasına destek olduğu ve Azerbaycan'ın işgal edilen topraklarının büyük bölümünün kurtarıldığı, yani azatlığa kavuşturulduğu… Selim:
- Türkiye'nin bu konuda ne gibi destekler sağladığının detaylarına girmeye gerek yok herhalde?..


'İki Devlet Tek Millet'…
- Türkiye, Azerbaycan'ın Karabağ meselesi ile ilgili yapması gereken ne ise onu yaptı. Bilmesi gerekenler de bunları biliyor. Son problemlerin sebebi ise ateşkesle ilgili bazı mutabakatların Karabağ'daki Azerbaycan vatandaşı Ermeniler tarafından yok sayılmasıydı. Azerbaycan, kendi topraklarındaki Ermenilerin bir devlet kurdukları başkan seçtikleri açıklaması üzerine harekete geçti ve başlattığı terörle mücadele operasyonuyla 24 saatte hadlerini bildirdi… İhsan, sordu:
- Ermenistan Başbakanı'nın, konuyla ilgileri olmadığını iddia etmesi neden?..
- Zevahiri kurtarma çabası. Karabağ'da ortalığı karıştırmaya kalkışanların çoğunun Ermenistan askeri olduğu ve bu devlet tarafından desteklendikleri, herkesin malumu. Her ülke gibi Rusya'nın da Azerbaycan toprağı olarak kabul ettiği Karabağ'da belki tutar diye başlatılan bir girişimdi bu ve ters tepti. Azerbaycan, herkesi şaşırtan hakikaten çok başarılı ve hızlı bir operasyonla Karabağ'daki meseleyi bitirdi, diyebiliriz… Mehmet:
- Ancak, yine de meselenin tamamen bittiğini söyleme imkanı yok gibi. Ne dersiniz?..
- Maalesef dediğiniz gibi. Cumhurbaşkanımızın meşhur sözü olan 'Dünya beşten büyüktür' sözünün ne kadar haklı olduğunu anlamak için Karabağ'da olup bitenlere bakmak kafi. Azerbaycan'ın haklılığına rağmen Ermenilere destek olanlar yine devrede. Olup bitenleri çarpıtarak aktarıyor ve kendi topraklarında egemenliğini tanımama merakına kapılanları hizaya getiren Azerbaycan'ı suçlayan açıklamalar yapmakta birbirleriyle yarışıyorlar… İşin güzel tarafı, uluslararası hukuk açısından haklı olan Azerbaycan'ın sahada da bu haklılığını devam ettirecek güce sahip olması… Remzi:
- Tıpkı Türkiye gibi yani… Bu arada Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın başının dertte olduğu söyleniyor, sebebi ne?..
- Paşinyan, iki arada bir derede kalmış durumda. Bir yandan Rusya ile bir yandan da ABD ve Avrupa ülkeleri ile arayı hoş tutmaya çalışıyor. Ancak ağırlık verdiği taraf yüzünden de diğerleri ile arası açılıyor… Bütün mesele, Ermenistan'ın çıkarlarını esas alan bağımsız bir politika izleme imkanının olmayışı. Öncelikle Türkiye ile ve ardından da Azerbaycan ile iyi geçinmesi gerektiğini biliyor belki ama yapamıyor nedense. Sanırım diasporadaki Ermeniler ve onlarla iş birliği halindeki emperyalist ülkelerin baskıları sebebiyle, sürekli olarak yanlış politikalar uyguluyor ve bedelini de Ermenistan'ın yaklaşık üç milyonluk gariban insanına ödetiyor… İhsan:

- Şu Zengezur Koridoru meselesi nedir?..
- Zengezur Koridoru, Ermenistan'dan İran'a doğru inen ve Azerbaycan'ın Nahçıvan'la arasındaki genişçe bir engel. 44 Günlük savaş sona erdiği zaman Ermeniler bu koridor üzerinde Nahçıvan'la Azerbaycan'ın birbirine bağlayacak bir yol açılmasına evet demişlerdi. Şu anda Azerbaycan ve bir parçası olan Nahçıvan arasındaki ulaşım, hava yolu ya da İran üzerinden sağlanabiliyor, malum… Selim:
- Bu yol bizim için de çok önemli galiba?..
- Evet, çünkü açılacak yol, Nahçıvan'ı Azerbaycan'a bağlayacağı gibi Türkiye'nin Azerbaycan'a ve diğer Türk Cumhuriyetlerine geçişi için de ciddi bir imkan sağlayacak. Ancak şu ana kadar bu konuda bir gelişme olmadı. Cumhurbaşkanımız da, önceden verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiği çağrısında bulunuyor… Bu arada saatine bakan Semih Bey:
- Sizlerle sohbet, hakikaten güzel. Ancak bir görüşmemiz var. Birkaç hususa daha değinerek müsaadenizi alalım. Öncelikle sonuna kadar haklı olduğu bir meselede Azerbaycan'ı 30 yıla yakın oyalayan Minsk Grubu ve benzeri yapıların, yine haklı olduğu bir meselede takındıkları tavırlar, Cumhurbaşkanımızın Dünya Beşten Büyüktür derken ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. 'İki Devlet Tek Millet' anlayışı ile Türkiye ile beraberliğini sürdüren Azerbaycan'ın, tıpkı bizim gibi masadaki haklılığını sahada da sağlayacak kararlılığa sahip olması, işin en güzel tarafı… Selim, merakla sordu:
- Bütün bu olup bitenlerde İran'ın tutumu nedir?..
- İran, kendisine has hesaplarla Karabağ konusunda Ermenistan'la beraber hareket ediyor gibi, maalesef. Zengezur Koridorunun açılma ihtimalinden de rahatsız. Koridorun açılması, Azerbaycan'la Türkiye yanında Ermenistan'ın ve hatta İran'ın da lehine aslında. Şu anda burası açılmayacak olursa yolun İran üzerinden gitme ihtimali de söz konusu… İhsan:
- Problemlerimizden birisi de Türkiye'de Azerbaycan meselesine Ermenilerden bile şedit şekilde yaklaşanların varlığı. Bunlara ne diyorsunuz?.. Semih Bey, gülerek:
- Cenab-ı Hakk ıslah etsin diyebiliyorum sadece. Bu hakikaten önemli ve uzun uzun konuşulması gereken bir konu. Bir başka sefer konuşuruz inşallah…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.