Teslimiyetçilerle mücadele…

Çayları dağıttıktan sonra oturan İhsan, artık cumartesi sohbetlerinin gediklisi haline gelen Melih Bey'e takıldı:

- Gazetecilik mesleğinin zor tarafları vardır tabii. Ancak Türkiye'deki gelişmelerin hızına bakınca malzeme sıkıntısı çekme diye bir probleminiz olmadığını da söylemek gerek. Ne dersiniz Melih Bey?..

- Haklısın. Hareketlilik dolayısıyla haber ve yorum açısından oldukça bereketli bir ülke olduğumuz doğru. Bu çağımıza has bir şey belki de. Çünkü gördüğüm kadarıyla sadece bizde değil hemen her ülkede hareketlilik var… Çayını yudumlayan Melih Bey, sözlerini sürdürdü:

- Kısa bir süre önce genel seçimleri yaptık ve şimdi önümüzdeki yıl yapılacak mahalli seçimlere hazırlanıyoruz. Genel seçimlerde birbirlerine selam bile vermeyecekleri düşünülen partilerin yaptığı bir ittifak, gündemin en önemli konularından birisiydi. Şimdi onların mahalli seçimlerde tekrar ittifak kurup kurmayacaklarını tartışıyoruz… Selim, atıldı:

- Konusu açılmışken, önümüzdeki seçimlerde tekrar ittifak olup olmayacağı konusunda durum nedir?..

- Şu anda sanki olmayacakmış ve olamazmış gibi gözüküyor. Bunun başlıca sebebi, İyi Parti Genel Başkanı Akşener'in çıkışları. Ancak hepimiz Akşener'in çıkışları ile alakalı olarak 'biz bu filmi daha önce de görmüştük, sonunun nasıl biteceğini biliyoruz' şeklinde düşünüyoruz. Akşener seçim öncesi de benzer çıkışlar yapmış ancak üç gün sonra masaya tekrar dönmüştü. Dolayısıyla yine öyle olmayacağının garantisi yok… Mehmet:

- CHP'deki hareketlilik de henüz bitmedi galiba?..

- Bitmedi ve kolay bitmez. Kılıçdaroğlu, koltuğunu tam manasıyla garanti altına alabilmiş gözükmediği gibi, artık İstanbul'a fit olduğu düşünülen İmamoğlu da genel başkanlıktan ümidini tam kesmemiş durumda. İl Kongreleri neticelendiğinde doğru dürüst bir fikir edinebiliriz. Ancak yine de CHP'nin her zaman sürprizlere açık bir parti olduğunu da unutmamak gerek. Rüzgarın nereden eseceği ve kimi devireceği belli olmaz… Mustafa:

- Bir kasetle Baykal'ın gönderip yerine Kılıçdaroğlu'nu oturtan ve bunca yenilgisine rağmen 13 senedir orada tutan güç her an devreye girebileceği için, sürprizlere hazır olmalı mı, diyorsun?..

- Aynen. Esas mesele CHP'nin bu ülkenin ana muhalefet partisi haline gelmeyi isteyip istemediği ve bunu yapıp yapamayacağı. Uzunca bir süredir Türkiye'nin partisi olmayı bir kenara bırakan CHP'nin, ülkeyi ciddi şekilde tanıması, artı ve eksilerini sağlıklı bir şekilde analiz ederek, varsa yapılan yanlışlara ve eksikliklere odaklanıp buna göre projeler geliştirmesi gerek. Bunu yapmadığı sürece Türkiye'nin partisi olamayacağı gibi, sıkışıp kaldığı yüzde 25 parantezinin dışına da çıkamaz… Selim:

- Dinleyen de CHP'li olduğunu düşünecek…

- CHP'li olup olmamak meselesi değil. Bu, Türkiyeli olmakla ilgili. Ne kadar sağlıklı bir muhalefet yapısı olursa iktidar da o kadar çok çalışır. Cumhurbaşkanımızın Türkiye'ye yakışır bir muhalefet olmadığı ve çoğu zaman AK Parti'nin kendi muhalefetini kendisinin yaptığı yönündeki sözlerini, unutmayın… İhsan:

- Bu da gösteriyor ki daha çok beklemek durumundayız. Ne ise Melih Bey, sen bize şu OVP'den yani Orta Vadeli Plan'dan bahset biraz hele…

Orta Vadeli Plan…
- Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Plan, teknik bir konu. Anladığım kadarıyla bahsedeyim. Türkiye'nin dışarıdan ve içeriden bir kıskaca alınmaya çalışıldığını ve Cumhurbaşkanımızın ekibiyle birlikte üretimi, istihdamı, ihracatı öncelemekle birlikte, dar ve sabit gelirli kesimi hayat pahalılığına karşı korumak ve gelir dağılımında adaleti sağlamak için uğraştığını, öncelikle vurgulamak gerek… Melih Bey, sözün burasında konuşmasını elindeki telefona bakarak sürdürdü:

- Ekonomimizin üç yıllık yol haritası olan Orta Vadeli Program yani OVP, hükümetin 2024-2026 dönemine yönelik enflasyon, istihdam, büyüme gibi temel hedeflerini içeriyor. Yüzde 5 olarak açıklanan 2023 büyüme tahmini, deprem sebebiyle yüzde 4,4'e çekilirken, yüzde 24,9 olarak beklenen 2023 sonu enflasyon tahmini yüzde 65 olarak güncellendi. Önümüzdeki üç yıla yönelik temel hedefler de afet yaralarının sarılması; enflasyonun tek haneye düşürülmesi; yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifinde büyüme ve istihdamın devam ettirilmesi yanında sosyal adalet ve refahın güçlendirilmesi şeklinde açıklandı… Mehmet:

- Önümüzdeki yıllara yönelik beklentiler ne durumda?

- 2024'te yüzde 4, 2025'de yüzde 4,5 ve 2026'da yüzde 5 büyüme bekleniyor. Enflasyon tahminleri ise 2024 için yüzde 33, 2025 için yüzde 15,2 ve 2026 için yüzde 8,5 oldu. İşsizlik oranının 2024'te yüzde 10,3'e, 2025'te yüzde 9,9'a, 2026'da yüzde 9,3'e gerilemesi bekleniyor. Yıllık ortalama 909 bin olmak üzere toplamda 2,7 milyon artış amaçlanıyor. Kişi başına gelirin de 2024'te 12 bin 875, 2025'te 13 bin 717, 2026'da 14 bin 855 dolar olacağı bekleniyor… Selim, gülümseyerek:

- Haklısın, bunlar teknik hususlarmış. Sıradan insanların hayatına dokunacak yönleri herhalde detaylarda gizli. Bunlarla ilgili ne söylersiniz?..

- Sıradan insanların hayatlarına dokunacak şeylerle alakalı olarak söylenebilecek olan ise sabit ve dar gelirlileri pahalılığa ezdirmeme kararındaki Cumhurbaşkanımızın, her dönemde onları kollayacak düzenlemelere önem vereceği. Bu, büyüme ve istihdam politikasının korunacağı, işsizliğin patlamasına müsaade edilmeyeceği demek. Ülkemizin kendi ayakları üzerinde durması ve ekonomik sahadaki iddialarını devam ettirmesi için gerektiği anda gereken adımlar mutlaka atılacak, yani… Soluklanan Melih Bey, devam etti:

-Ülkemizin tekrar sistemin insafına terk edilmesi ve kaynaklarımızın dış ve iç rantiye tarafından yağmalanmasını savunanlarla ciddi bir mücadele var. Hiç bitmeyecekmiş gibi gözüken bu mücadelenin memleketimiz ve milletimizin lehine sonuçlanabilmesi biraz da bizim duruşumuza bağlı… Mustafa:

- Duruşumuza bağlı derken, ne yapabiliriz mesela?..

- Çok şey yapabiliriz. Öncelikle, gelişmeleri bizi yönetenlerin bizim, çocuklarımızın ve hatta torunlarımızın refahı için çalıştıklarını unutmadan, kafamızı karıştırmaya çalışanlara prim vermeyebiliriz. Bütün dertleri kaynaklarımızı başkalarına peşkeş çekmek olanlar, atılan her adımı acımasızca eleştiriyorlar. Ancak, başka ne yapılabileceği hususunda faizleri daha da artırmak dışında bir şey de söyleyemiyorlar. Hükümetin yapıp ettikleri ile ilgili milletimizin kafasını karıştırmak isteyenlerin, aslında ülkemizi sisteme teslim etmek için çabaladıklarını bilmek, önemli… Remzi, gülümseyerek:

- Yani mesela emeklilere az zam yapılması ve benzeri konularda çok da şikayetçi olmayın, demek mi istiyorsunuz, Melih Bey?..

- Şikayet etmek hakkımız. Ancak, yapılanların kıymetini de bilelim. Emeklilerle ilgili 2023 başında ciddi düzeltmeler yapıldığı ve memurlarla ilgili gelişmeler sebebiyle Temmuz'da biraz gölgede kaldıkları, doğru. Ancak şu anda onların durumu için çalışıldığını da biliyoruz. Depremin verdiği ağır hasarlara rağmen EYT'yi hayata geçiren, memurlar için söz verdiklerini yapan yönetimin, emeklilerle ilgili gerekenleri yapacağı, net. Esas mesele ise karşıdakilerin, bu işleri daha düzgün yapabilecekleri konusunda herhangi bir ümit veremeyişleri. Hepimiz biliyoruz ki, muhalefetin ülkemizi sömürücülerin insafına teslim etmek dışında herhangi bir çözüm önerisi filan yok... İhsan, hüzünlü bir sesle:

- İşte bu çok doğru… Demek ki ümidimizi kesmeden ve dua ederek gelişmeleri izleyecek ve bu arada kafamızı karıştırmak isteyenlere de hadi oradan demeyi sürdüreceğiz… Melih Bey, gülümseyerek:

- Böyle de söylenebilir. Mücadele hep vardı ve var olacak. İnancım o ki, sonunda milletimiz ve memleketimiz kazanacak, inşallah!..

- İnşallah…