İstanbul’un kurtuluşu!..

Çayları dağıtan İhsan'ın gözlerinin yollarda olduğunu gören Selim, takıldı:

- Hayırdır, birilerinin gelmesini bekliyorsun sanki?..

- Halil Bey gelecekti, emekli lise müdürü. Geçtiğimiz yıl eğitim konusunda epey muhabbet etmiştik, hatırlarsınız… Mehmet:

- Tabii ki hatırladım. Sonrasında da birkaç kere görüşmüştük. İyi olur, muhabbet ederiz… Çaylar içilirken gelen Halil Bey, hepsiyle tokalaştıktan sonra oturdu. Hal hatır sorma faslı bitince, Selim:

- Hocam, sanırım siz konuyu iyi bilirsiniz. Bu günlerde memurlarla yapılan görüşmeler var. Zamlar daha yeni yapılmışken bunun anlamı ne acaba?.. Halil Bey, gülümseyerek:

- Bu görüşmeler, 4 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisinin, 2024-2025 yıllarındaki mali ve sosyal hakları belirleneceği Toplu Sözleşme görüşmeleri… Mustafa:

- Toplu sözleşme deyince akla sendika geliyor. Özel sektörde bile sendikalaşmanın azaldığı bir dönemde memurların sendika aracılığıyla toplu sözleşme yapabilmeleri, dikkat çekici…

- 2012'ye kadar böyle bir şey yoktu. Memurlarla, bağlayıcılığı olmayan Toplu Görüşme yapılır ve her durumda bakanlar kurulunun teklifi ile TBMM'nin kararlaştırdığı oranlarda zam yapılırdı. Pazarlık filan söz konusu değildi yani. 2012'de çıkarılan kanunla 'Toplu Sözleşme' hakkı tanındı…

- Konuşulan oranlar kafa karıştırıcı. Mesela, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın son teklifinde 2023'ün ilk altı ayı için yüzde 15, ikinci altı ayı için yüzde 10 deniyor. Halbuki enflasyonun daha yüksek çıkması muhtemel…

- Kafa karışıklığı, bahsedilen oranlara enflasyon farkının eklenecek olması ile ilgili. İlk altı ay için yüzde 15 denilirken, buna Merkez Bankası'nın tahmini kadar yani yüzde 25 enflasyon farkı eklerseniz, oran olarak yüzde 43'ü bulacak demektir. Memurlar adına toplu sözleşmeye katılan Memur Sen'in talebi de yüzde 45 civarında. Görüşmeler bittiğinde herkesi memnun edecek bir netice çıkacaktır, zannediyorum… Remzi, düşünceliydi:

- Bu durumda, 2023 başı itibariyle memurlar ve memur emeklileri ciddi bir zam alacaklar demektir…

- Evet, oranlar böyle gerçekleşirse, en düşük memur maaşlarındaki artış yüzde 165 civarında olacak. En düşük öğretmen maaşındaki artış yüzde 151, en düşük polis maaşındaki artış da yüzde 130'un üzerinde… Mustafa:

- Bu durum, yılbaşında emeklilerle ilgili de güzel düzenlemeler yapılacağını düşündürüyor… İhsan:

- Belki o zamana bile kalmaz. Cumhurbaşkanımızın emekliler konusunda çalışma yapılması talimatı verdiği konuşuluyor… Halil Bey:

- Değişik değerlendirmeler olsa da Cumhurbaşkanımızın sabit ve dar gelirlileri enflasyona ezdirmeme konusunda kararlı olduğunu biliyoruz. Emeklilerle ilgili de ciddi adımlar atılacaktır. Ancak bütün yapılacakların imkanlar dahilinde olması gerektiği de açık. Aksi takdirde denge bir bozulursa sonrası hepimiz için daha can yakıcı olabilir… Bu arada yaklaşmakta olan bir arabayı işaret eden Selim:

- Evet, Melih Bey de geliyor. Sohbetimiz renklenecek demektir… Arabasını park ettikten sonra ekibe dahil olan Melih Bey'e ilk soru, beklendiği gibi Selim'den geldi:

- İyi ki geldin Melih ağabey. Birkaç gündür İBB Başkanı'nın ne dediğini tartışıp duruyoruz. Onun söylediklerini en iyi sen tercüme edersin. Evet, İmamoğlu tam olarak ne dedi?.. Melih Bey:

- Evet, ciddi bir soru. Ancak, en iyi benim tercüme edeceğimi söyleseniz de tam olarak ne demek istediğini ben de anlayamadım, açıkçası…

İmamoğlu ne dedi?..
- CHP Genel Başkanı olamayacağını anlayan İmamoğlu'nun rotayı İBB Başkanlığına çevirdiği kesin galiba?.. Soruyu İhsan sormuştu.

- 'Kendimi İstanbul ile mühürlü kabul ediyorum' ve 'İstanbul'u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum' gibi sözlerine bakarsanız, öyle anlaşılıyor. Ancak, 'yola çıkıyorum ama adayım demem doğru değil' sözleri, işlerin karışık olduğuna işaret. Kılıçdaroğlu'nun 'İstanbul adaylığı konusunda kararını ver, yoksa başka alternatiflerimi var' uyarısı üzerine rotayı buraya kırsa da, başka hedefler gözettiği de açık… Remzi:

- 'İstanbul'u alan Türkiye'yi alır' sözünü tekrar kullandı galiba. Bu, 2028'de cumhurbaşkanlığı adayı olacağına mı işaret?..

- Belki. Ancak onun hesabı olduğu gibi CHP'deki başkalarının da hesapları var. Kaldı ki İstanbul'un alanın Türkiye'yi alacağı sözünün herkes için doğu olmadığı 2023'te anlaşıldı. Bu sözün doğru olabilmesi için İstanbul'u alanın hizmet ehli olması gerekiyor, malum. Tıpkı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi… İhsan:

- İmamoğlu, net açıklamalar yapmak üzere düzenlediği basın toplantısında bile net olmamayı başarmış,... Melih Bey:

- Evet, aynen öyle. Bolu belediye Başkanı'nın, 'Bayrak mı açtınız, geri adım mı attınız? Onu dahi anlamadım' sözleri konunun izahı. 'CHP küçük iktidarların partisi olamaz… CHP tarihini çok iyi bilen bu kadrolar, yeniden bir tarih yazmak için önlerinin açılmasını beklemektedirler. Değişim-dönüşüm, aynı zamanda köklü bir kadro hareketidir. Bu kadro hareketi, genel başkanından yönetime, üye yapısından parti içi seçimlere kadar pek çok hususu kapsamaktadır…' gibi sözlerle CHP'lilerin bile kafasını karıştırdı İmamoğlu… İhsan:

- Eğer aday gösterilirse, sıra 4 yıldan fazladır herhangi bir hizmet götürmediği İstanbulluları nasıl ikna edeceğine geldi, herhalde. İmamoğlu'nun Tunceli ziyaretindeki, '5 yıl bittiğinde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en güçlü, en üretken, toplumuyla en iç içe, en demokratik bir yönetimi olduğumuzu, rakamlarıyla, istatistikleriyle ortaya koyacağız' sözleri kulaklarımda… Melih Bey, gülümseyerek:

- İmamoğlu için öncelikli problem, aday gösterilip gösterilmeyeceği. Kılıçdaroğlu'nun ne yapacağı belli olmaz. Son günlerde CHP'li bazı ilçe belediye başkanlarının İmamoğlu'nun başarısızlığı ile ilgili söyledikleri de unutulmamalı. Yola çıktığını ama adayım diyemeyeceğini söylediği toplantıda İmamoğlu, 'Bu dönüşümü başaramadığımız takdirde, milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi, en önemli risktir. Bu risk, önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında çok büyük bir engeldir' şeklindeki sözü, çok şey anlatıyor… Mustafa:

- Adaylık yanında İstanbul'u kazanmak da çantada keklik değil, yani…

- Tabii ki. İmamoğlu, 'Bizim yönetimimizdeki İstanbul, Türkiye'nin mutlu geleceğinin teminatı olmuştur' ve 'İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri mühürlüdür. Bu nedenle ben de kaderimi İstanbul'la mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehre ve 16 milyon hemşerime en üst düzeyde hizmet etmeyi, Türkiye'ye hizmet etmek ve alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymak olarak görüyorum' dese de adaylığı kesin değil. Esas mesele ise aday gösterilse de kazanma şansının çok zayıf olması… Selim:

- İttifak olsa da mı?..

- Evet, İmamoğlu, 'Ben, 2019 seçimlerindeki gibi, partiler ötesi İstanbul İttifakı'nı kurmak için elimden geleni yapacağım. Muhalefet partilerinin de bu şuurla hareket edeceğine, bu meselenin partiler üstü bir mesele olduğunun anlaşılacağına yürekten ve gönülden inanıyorum' dese de, ittifak ihtimali zayıf. Asıl önemlisi ittifakla bile İmamoğlu'nun kazanma şansının olmaması. Çünkü İstanbulluların verdiği krediyi, hizmet etmediği için çok kötü harcadı. Şimdi İstanbul'la ve İmamoğlu ile ilgili bir kamuoyu araştırması ile sözlerimi bitireyim… Melih Bey, cebinden çıkardığı kağıda bakarak devam etti:

- Betimar Araştırma şirketinin, İstanbullulara sorduğu, 'Ekrem İmamoğlu'nu başarılı buluyor musunuz?' sorusuna, yüzde 35.9 'başarılı' derken, yüzde 40.5 'başarısız' cevabını vermiş. . 'Ne başarılı ne başarısız' diyenler yüzde 12, 'cevap yok" diyenler ise yüzde 11.6… Devam edelim: Ankete katılanların yüzde 38.7'si, Ekrem İmamoğlu'na oy veririm derken,

'oy vermem" diyenlerin oranı yüzde 43.6… Selim, atıldı:

- Desene İstanbul 5 yıldır çektiklerinden kurtulacak…

- İnşallah…