Tencere dibin kara...
CHP heyetinin Muğla Milas'ın Akbelen bölgesinde, termik santrallere linyit çıkarılan alanın genişletilmesine karşı çıkanlara da, onları protesto eden köylülere de mavi boncuk dağıtma çabası işe yaramayınca, Kılıçdaroğlu'nun 'Akbelen seferi' hezimetle neticelendi.
Elektriğin herhalde ağaçtan toplandığını düşünen CHP Genel başkanı'nın, çıkarılması gereken linyitler için 'kömür yerin altında kalacak' demesi, ülke meselelerine Fransız oluşuna örnek olarak zihinlere kazındı ve aklının iyice şiddetlenen parti içi çekişmelerde olduğunu gösterdi. Ki, haksız da değil…
Seçimlerdeki yenilginin ağır olup olmadığı tartışmalarının sürdüğü CHP'de gözler ilçe ve il kongrelerine çevrili. Büyük kurultayın zamanı ve tabii ki olağanüstü mü yoksa olağan mı olacağı kararını ise, duruma göre 'kaptan' verecek…
Gelişmeler, CHP'de parti yönetimini ele geçirmenin iktidarı kazanmaktan daha önemli olduğu şeklindeki yaygın kanaati doğruluyor. Parti içi iktidar mücadelesine odaklanan CHP'li yöneticilerin ülkemizi ilgilendiren gelişmelerle ilgilenmeyişleri de bunun delili.
Seçimler öncesi, başını çektikleri ittifakta ve tabii aynı şekilde parti içinde yekpare bir görüntü verilmesi önemliydi ve bunu belli ölçüde başardılar da. Hezimet sonrası ittifakta yüz gösteren çatlakların yaklaşan yerel seçimlere kadar onarılma ihtimali de mevcut. Ancak, CHP içinde başlayan kaynamanın netice olarak nerelere uzanacağı ve partide ciddi kırılmalar yaşanıp yaşanmayacağı, belirsiz.
Olup bitenlere bakılırsa, CHP'de 'kol kırılır, yen içinde kalır' anlayışı yerine 'tencere dibin kara, seninki benden kara' anlayışı geçerli. Genel başkan ve onunla beraber hareket edenlerle başını İBB Başkanının çektiği grup arasındaki iktidar kavgasının partiye zarar vermesinin kimsenin umurunda olmaması da, bu zihniyettekilerin 'benden sonra tufan' anlayışına sahip olduklarının göstergesi.
Tartışmalar, her fırsatta 'ifade ve basın özgürlüğü' konusuna değinmeyi ve karşılarında olanlara ek olarak objektif medyayı da yandaşlıkla suçlamayı çok seven CHP zihniyeti mensuplarının, kelimenin tam manasıyla güdümlü bir medya gücü oluşturduklarını ayan beyan ortaya koydu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'kime ne paralar verildiğini biliyorum' sözü, CHP'li belediyelerin fonladığı medya kuruluşlarının parti içi mücadelede aktif rol oynaması ile ilgiliydi. Gündemdeki sözleşme iptalleri ise, CHP genel merkezinin de sütten çıkmış ak kaşık olmadığına işaret.
CHP genel merkezi ve CHP'li belediyeler tarafından bazı medya kuruluşlarının fonlandığının ortaya çıkması, şaşırtıcı değil. Ancak, bu kuruluşların ve mensuplarının parti içi yarışta kullanılması sebebi ile yayılan koku, CHP için üzücü olmaya namzet.
Tıpış tıpış sandığa gitmeleri ile bilinenlerin içinden bile 'bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu' diyenler çıkabilir, bizden söylemesi…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Gaziantep: İş bilenin… (18.09.2024)
- Enerjik bir ülkeyiz… (15.09.2024)
- Sayaç çalışıyor (14.09.2024)
- Elini veren kolunu kaptırır!.. (11.09.2024)
- Her şey kontrol altında… (08.09.2024)
- Dev aynası (07.09.2024)
- Ümit dağın ardında… (04.09.2024)
- Emeklilerin hali… (01.09.2024)
- Değişim şart!.. (31.08.2024)
- Temel yanılgı… (28.08.2024)