Devletin aldıkları ve verdikleri…

Bahçenin gölgelik bir köşesinde oturan ekip günün ilk çaylarını içerken, Selim ve Melih Bey'in geldiğini gören İhsan, masadakilere:

- Evet, sorularınızı cevaplayacak kişi geldi. Şimdi ben çay getireyim, soruları da Melih Bey cevaplasın… Ekibi selamlayarak oturan Melih Bey:

- İhsan'ın sıkıştırmış gibisiniz, hayırdır inşallah?.. Mehmet:

- Hayır tabii ki. Son gelişmeler üzerine sohbet ediyorduk. Yapılan son zamlar konusunda biraz farklı düşünen İhsan'ı azıcık kızdırdık sadece… Melih Bey gülümseyerek:

- Zamlarla ilgili konuşmak, eğer almamız gerekenlerle değil de vermemiz gerekenlerle ilgili ise sıkıcı olur. Devletin aldıkları yanında verdiklerine de bakmalı. Anlaşılan İhsan, birtakım ürün ve hizmetlere yapılan zamları değerlendirirken, maaş ve ücretlere yapılanları da gündeme getirmiş… Mustafa:

- Doğru olan da bu. Zamları konuşurken, memurlara ve onlar kadar olmasa da emeklilere yapılan zamları da unutmamak gerek. Hele gelirlerin deprem harcamalarına gideceğini biliyorsak, zamlara da katlanacağız tabii. Ancak MTV'nin bu yıl için ikiye katlanması ve bu arada akaryakıta yapılan zamlar yine de şaşırttı…

- Şaşırtması normal. Benzin ve motorindeki ÖTV'yi 2016'dan beri yükseltmeyip şimdi yapmak gerekliydi demek ki. Ekonominin dengeli bir şekilde sürmesi için deprem sebebiyle ihtiyaç duyulan kaynağın bir şekilde karşılanması lazımdı… Selim, araya girdi:

- Depreme rağmen EYT'den geri adım atılmaması, memur maaşlarında söz verildiği gibi ciddi artışlar yapılması ve bu arada Mustafa ağabeyin dediği gibi onlar kadar olmasa da emekli aylıklarının yükseltilmesini düşünürsek, çok da şikayetçi olmamak gerekli herhalde… Melih Bey:

- Bu arada Türkiye'de kamu çalışanlarının sayısı 5 milyon iken, emeklilerimizin sayısının EYT sonrası 15 milyonu geçtiğini de hatırda tutmak gerek... İhsan, söz alarak:

- Ben de bunları söylemeye çalışıyorum zaten. Depremlerin verdiği zararın telafisi için 105 milyar dolar civarında bir harcamaya ihtiyaç var. Depremzedeler için yapılan 320 bin kalıcı konutun bu sene içinde bitirilmesi hedefleniyor. Konut, köy evi, iş yeri ve benzeri iki senede yapılması gereken bağımsız bölüm sayısı ise 850 bin. Bunlara kaynak bulabilmek için dış borç arayışına girilmemesi, şükretmemiz gereken bir husus. Çünkü öyle yapılsaydı, toplum olarak ödeyeceğimiz fatura çok daha yüksek olurdu… Melih Bey:

- Bu, çok yerinde bir tespit. Dışarıdan borç alınsaydı, gözümüzün yaşına bakmaz canımıza okurlardı. Bunun yerine ölçülü zamlarla yetinilmesi, ekonomimizin muhalefetin iddia ettiği kadar kötü olmadığının da delili… Bir kereye mahsus ikinci MTV, belki yıllar önce yapılması gereken akaryakıt ÖTV artışının şimdi yapılması ve başka bazı fiyat artışları, eskiden olup bitenlere nazaran çok da vahim değil… Remzi, gülümseyerek söze girdi:

- Biraz daha konuşsanız, yapılan zamlara şükretmemiz gerektiğini düşünmeye başlayacağız herhalde… Bu işin şakası tabii. Problem bizimse çözmesi gerekenler de bizleriz. Yine de şu akaryakıttaki ÖTV meselesi kafamı karıştırdı. 2016'da benzin 5 lira civarında iken ÖTV 2.5 lira idi demek ki… Melih Bey:

- Evet, sadece bizde değil üretici olmayan bütün ülkelerde akaryakıtta ciddi bir vergi vardır. Şu anda bazı Avrupa ülkelerinde akaryakıt fiyatları 2 avro civarında. Yani bizdekinin iki misli neredeyse. Türkiye'de bir ara vergiler akaryakıtın maliyetinden daha fazlaydı. Ancak Hükümetimiz 2016'dan beri bu konuda fedakarlıkta bulundu ve fiyatlar yükselse de ÖTV'ye zam yapmadı. Deprem sebebiyle gerekmese şimdi de yapılmazdı. Çoğumuz fakında değiliz belki ama biliyorsunuz hala doğal gazda ve elektrikte hala ciddi indirimler uygulanıyor… Selim, atıldı:

Gidişatımız daha iyiye doğru!..
- Birkaç gün önce birileri, doğal gazda ÖTV artışı ile yüzde 225 zam geldiği yalanının atmıştı ortaya… Melih Bey:

- ÖTV düzenlemesi sebebiyle doğal gaza gelen yüzde 1'lik zammı yüzde 225 diye yutturmaya çalışmak, saçmalık. İşin garibi bu yalana bile inananlar oldu… İhsan:

- Unutulmaması gereken çok şey var. Doğal gazda ihtiyacımızın yüzde birini ancak çıkarıyorduk. Karadeniz'de bulunan rezervle bu oran yükseldi. O gaz sisteme girdiğinde millet olarak bir ay bedava kullandık, şu anda da aylık 25 metreküp gaz ücretsiz. Bu arada ciddi petrol keşiflerimiz de başladı, biliyorsunuz. İhtiyacımızın yüzde 8-9'unu karşılarken, bunun yüzde 20'ye hatta daha fazlasına yükselmesi söz konusu… Selim:

- Bu arada Berat Albayrak döneminde başlatılan rüzgar ve güneş enerjisinde de ciddi gelişmeler var. İhtiyacımızın yüzde 15'ten fazlası bunlarla karşılanabiliyor artık… Melih Bey, devam etti:
- Haydi bir de çok iyi bir haber vereyim. Cumhurbaşkanımızın, 'Gabar petrolünün ekonomiye olumlu yansıması 2024'te başlar. Hazinenin kasasına girmeye başladığı andan itibaren süratle vatandaşımıza yansıyacak' açıklaması, 2024 içinde benzin ve mazotta da gazda olduğu gibi sürprizler olacağının müjdesi bence. Gidişatımız hep daha iyiye doğru yani... Selim:

- Konunun özeti bu aslında. Ülkemizi yöneten Cumhurbaşkanımız liderliğindeki kadro bizim gibi düşünen, bizim gibi inanan ve bizim gibi yaşayanlardan oluştuğu için bizim olanı da bizimle paylaşıyorlar hamdolsun. Şimdi bu konuda kifayeti müzakere diyelim de, Melih Bey'in Cumhurbaşkanımızın Suudi Arabistan, Katar ve BAE ziyaretleri ile ilgili değerlendirmesini dinleyelim. Umulanların da ötesinde faydası oldu bu ziyaretlerin galiba, ne dersiniz Melih Bey?..

- Doğru, Cumhurbaşkanımız yola çıkmadan bu ziyaretler dolayısıyla yaklaşık 30-35 milyar dolarlık iş birliği tahminleri vardı. Ancak, sadece BAE ile yapılan anlaşmaların tutarı 50 milyar doların üzerinde. Bu da gerek bu üç ülke ve gerekse bunlarla bağlantılı ülkeler üzerinden Türkiye'ye ciddi bir doğrudan yatırım akacağını gösteriyor… Selim, gülümseyerek:

- Desene Suudi Arabistan ve BAE ile ülkemizin arasını bozduklarını düşünenlerin canı fena sıkılacak?..

- Evet aynen öyle. Üç ülkeyi kapsayan gezi öncesi ilgili bakanlarımız oralardaydı ve hazırlıklar yaptılar. 200 civarında iş adamımızın da katıldığı Cumhurbaşkanımızın ziyaretinde müteahhitlik, dijital teknolojiler, enerji, turizm, sağlık, gıda, tarım, ulaşım ve finans gibi birçok alanda ortak yatırım anlaşmaları imzalandı… İhsan:

- Eee, kazan kazan dediğin böyle oluyor işte. Bunlar, enerji geliri ile ayakta duran ve petrolün öneminin azalma ihtimaline yönelik çözümler arayan ülkeler. İş birliği yapabilecekleri en uygun ülke de Türkiye. Batılı ülkeler başkalarının kazanmasına hiç sıcak bakmaz, hep kendileri kazanmaya çalışırlarken, Türkiye muhataplarına da kazandırmayı esas alan bir ülke… Mustafa, araya girdi:

- Yakın zamana kadar aramızda çeşitli problemlerin olduğu söylenen bu ülkelerle bu seviyeye gelebilmek, hakikaten çok olumlu bir şey. Umarım birileri bu durumu bozmaya çalışmaz… Melih Bey:

- Birilerinin hoşlanmadıkları bu gelişmeleri baltalamak için elden geleni yapacaklarına şüphe yok. Ancak ilgili ülkeler de yaşananlardan ciddi dersler çıkardılar ve kendilerini Türkiye'ye karşı kışkırtanların sadece kendi çıkarlarını düşündüklerini gösteren bir dizi gelişmeye şahit oldular. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve bölgedeki diğer bazı ülkeler gerçek dostlarının Türkiye olduğunu anladıkları için aramızı bozmaya çalışanların işleri eskisi kadar kolay değil, elhamdülillah!.. Hazirun, adeta bir ağızdan tekrarladı:

- Elhamdülillah!..