Ayıp olmasın!..

Türkiye'nin, Cezayir'in bağımsızlığı ile ilgili gelişmelerin yaşandığı 1940'lı ve 50'li yıllarda önce 'Fransa'ya ayıp olmasın' sonra da 'Amerika'ya ayıp olmasın' anlayışı ile hareket etmek mecburiyetinde kaldığı, bilinir. Bağımsızlığına 1962'de kavuşan Cezayir'le ilişkilerimizin ancak 1985'te Rahmetli Turgut Özal'ın Başbakanlığı sırasında dilediği özür sonrası normalleştiği de.

Ülkemizi yönetenlerin uluslararası ilişkilerde, herhangi bir bahaneye sığınmadan göğüslerini gere gere Türkiye'nin tezlerini savundukları günlerdeyiz. Filan ülkeye ayıp olmasın, feşmekan ülkeyi darıltmayalım şeklindeki yaklaşımlardan, biz böyle istiyoruz noktasına gelmenin çok da kolay olmadığını unutmadan, değerini bilmeliyiz.

İsveç NATO'ya girmek istiyor. Ama Finlandiya gibi, verdiği sözleri yerine getirerek Türkiye'yi ikna etmek yerine, kendisini ittifakta görmek isteyen ABD ve AB ülkelerinin baskılarına güveniyordu. O yüzden olmalı ki, F-16'lar meselesi başta olmak üzere çeşitli 'aba altından sopa gösterme' girişimlerine muhatap olduk.

Girişimcilerinden ve ortak üreticilerinden olduğumuz olduğu F-35 projesinden dışlanmamızın makul ve mantıklı bir tarafı olmadığı, malum. F-35'ler için ödediğimiz paralara karşılığında hiç değilse F-16 verilmesi konusunda da ipe un serilmesi durumu ile karşı karşıya kalmamız da aynı...

ABD Başkanı Biden'in Yunanistan ve Türkiye'nin F-16 talepleri karşılanırken, İsveç'in NATO'ya üyeliğini de halletmeyi düşündüğünü söylemesi, NATO'ya kabul meselesinde muhatabımızın İsveç'ten daha çok ABD olduğunun göstergesiydi.

Kendi ayaklarımız üzerinde durmaya kararlı olduğumuz için bahanelere sığınmak yerine tezlerimizin haklılığı temelinden hareket edince ABD ve AB ülkelerinin ezberlerini bozan konular masaya geldi belli ki.

Terörle mücadelemize duyarsızlığı ve uyguladığı ambargolar sebebiyle ittifaka üyeliğine evet demediğimiz İsveç konusunun TBMM'ye sevk edileceği açıklandı. Bu da, Türkiye'yi tatmin edecek ve detaylarını herhalde önümüzdeki günlerde öğreneceğimiz gelişmeler sağlandığına işaret.

Tezlerinizde haklı olur ve çizginizden taviz vermeden yürürseniz önünüze çeşitli fırsatların çıktığı ve çıkacağı, Türkiye'nin son yıllarında yaşadıklarının özeti.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın, NATO Liderler Zirvesi için Litvanya'nın başkenti Vilnius'a hareketinden önceki açıklamasını dikkatle gözden geçirmekte fayda var.

İsveç'in NATO üyeliği ile ilgili, 'kimse bizden taviz ve anlayış beklemesin' diyen Başkan Erdoğan'ın, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda çağrıda bulunduğu NATO liderlerine: "Önce gelin Türkiye'nin AB'de önünü açın. Biz de İsveç'in önünü açalım" demesi, taviz bekleyenlere atılan şık bir goldü.

Bazı ülkelerin 'Türkiye'ye ayıp olmasın' diyecekleri aşamaya geldiğimizi söyleyebiliriz… Artarak devam eder inşallah!..