EKREM KIZILTAŞ

Bayram mı, tatil mi?..

Oğuz'la beraber masadakilere kavurma ve pilav dağıtmaya başlayan Selim:

- Afiyet ve şifa olsun arkadaşlar. Allah kabul etsin, kavurma İhsan Bey'in ikramı. Pilav da bizim evde yapıldı… Mehmet, Selim'e takıldı:

- Pilavı sen mi yaptın yani?.. Selim gülümsedi:

- Nerede o günler. Ama yapılırken biraz izledim en azından… Kavurma ve pilav ikramı sonrası çayları dağıtan İhsan, Melih Bey'e dönerek:

- Bu bayram yollardaki kalabalık her zamankinden fazla geldi bana. Osmangazi Köprüsü ve İzmir otobanında bile ciddi sıkışıklıklar yaşandı mesela… Melih Bey:

- Normal. Kurban Bayramı tatili ile okulların kapanması ve imtihanların bitişi denk gelince, ciddi bir hareketlilik oldu. Ciddi sayıda ek seferler de yapılmasına rağmen otogarlar, havaalanları ve tren garları da sanırım en kalabalık günlerini yaşadı… Mustafa, merakla sordu:

- Bu hareketliliği ve hele de Bayramları tatil olarak değerlendirenlerin Akdeniz ve Ege kıyılarına akın akın gittiklerini görünce, ekonomik sıkıntı ve pahalılık şikayetlerinin doğru olup olmadığını sorguluyor insan… Selim, gülerek:

- Normal nüfusu 100 binlerde olan yerlere akan yüz binlerce insan biraz garip hakikaten. Tatil anlaşılır bir şey ama bu kadar kalabalığın olduğu yerlerde tatil bir tür azaba döner. Hele de oralardaki fiyatların yüksekliği. Her yer aynı değildir gerçi ama mesela tuvaletin 50 lira olduğunu gösteren bir fotoğraf gördüm. Bodrum gibi yerlerde 500 liraya yenilen lahmacunlardan, bin liraya girilen plajlardan bahsediliyor… Melih Bey:

- Bayram kimimiz için eşi, dostu, akrabayı, memleketini görmek yani sılayı rahim yapmak manasına geliyor. Bu tür hassasiyetleri olmayanlar için de tatil. Eh her ikisini birden yapanlarımız da var tabii… Akdeniz ve Ege'deki oldukça pahalı olduğu söylenen tatil beldelerine gitmenin tatil yapmak mı yoksa bir tür modaya uymak mı olduğu, ayrı bir mesele. Fiyatlar biraz arz taleple biraz da birilerinin sosyal medya üzerinden, 'bak, ben bu kadar pahalı olan yerlere bile gidebilirim' mesajı vermeye düşkünlükleri ile alakalı. Yoksa bahsi geçen yerlerde de makul fiyatlar vardır herhalde… Oğuz, sordu:

- Bin türlü eziyete katlanarak pahalı yerlerde tatil yapanların pahalılıktan da en çok şikayet edenler olması, yine de tuhaf bence… Melih Bey:

- Tabii ki belli oranda pahalılık ve sıkıntı var. Ancak Türkiye 85 milyonluk bir ülke ve durumu sıkıntılı olanların yanında hayatlarını müreffeh bir şekilde yaşayanların sayısı da az değil. Şikayetlerle ilgili esas mesele, bu tür problemleri olmayan ve belki sıkıntıları olanlarla en ufak bir bilgileri bile olmayanların, her şeyi kötü gösterme gayretleri… Mehmet, araya girerek:

- Laf olsun diye pahalılık muhabbeti yapanlar, malum. Ancak, devletimizin özellikle dar ve sabit gelirli kesimlere sağladığı katkıların farkında olmayanlar da havaya kapılıp gevezelik ediyorlar nedense. Oysa Türkiye sosyal devlet olmakta ciddi mesafeler almış durumda. Yaşlılar, bakıma muhtaç hastalar, engelliler, geliri olmayan dullar ve benzeri dezavantajlı kesimlere yönelik ciddi destekler söz konusu. Yani çıkıp 'millet aç, aç!' ve benzeri nutuklar atanların çoğu nasıl bir ülkede yaşadıklarından haberdar bile değil… Remzi:

Bardak boş değil, dolu!..
- Haklısın. Bu kesimlere mensup olanlar ve yakınları dışında bu sahalardaki hizmetleri bilen pek kimse yok hakikaten. Yöneticilerimiz, 'sağ elinin verdiği yardımı sol el bilmesin' anlayışıyla bu tür hizmetleri anlatmayı pek istemiyorlar galiba… Misafirlerden birisi, itiraz eder gibi:

- Ama yine de ciddi bir pahalılık olduğunu söylemek gerek. Geçen seneki fiyatlarla bu senekini karşılaştırırsanız, hemen her şeyde ciddi fiyat artışları var… Mehmet:

- Bu, bir açıdan doğru. Ancak düşünmemiz gereken başka yönler de var. Mesela ben geçen sene zeytinyağın litresini 80 liraya satarken bu sene 130-150 liraya satıyorum. İhsan, geçen sene 2.5 liraya sattığı çayı 5 lira yapmış mesela. Bizim dondurmacı geçen yıl 10 liraya sattığı dondurmanın bir topunu şimdi 20 liraya satıyor. Düşünürseniz, ödediklerimizde olduğu gibi ürettiklerimiz karşılığında aldıklarımızda da artışlar var. Eninde sonunda bir dengeye ulaşıyoruz yani… Melih, ilavede bulundu:

- Eyvallah. Ödediklerimiz yanında aldıklarımızı da düşünmek gerek. Asgari ücret bu konunun temel kriterlerinden. Maaş ve ücretlerde altı ayda bir ve genellikle refah payı da ilave edilerek enflasyon oranlarının üzerinde artışlar yapılıyor. Temel ihtiyaçlar olan doğalgaz ve elektrikte ciddi sübvansiyonlar söz konusu. Yine ciddi bir vergi indirimi olduğu için akaryakıt fiyatları da makul seviyede… İhsan:

- Benim dikkatimi çeken, her aşamada ince eleyip sık dokunarak desteklerde bulunulması. Asgari ücrette mesela uçuk rakamlar telaffuz edilmiyor. Çünkü rakam çok yükseltilirse ciddi bir işsizliğe sebep olacağı biliniyor. Sanırım bu sebeple asgari ücretten vergi alınmaması yanında işverenlere destek olacak bazı adımlar da atılıyor… Melih Bey:

- Ağzına sağlık, İhsan. Hükümetimiz, insanımızın alım gücünü koruyacak adımlar atarken üretimi ve istihdamı koruma anlayışından da taviz vermiyor. Aşırı gidilirse dengeyi sağlamak zorlaşır çünkü. Buradaki mesele, milletimizin yaşananlarla ilgili farkındalığının artırılması. Sırtında yumurta küfesi olmayan birilerinin ölçüsüz sözleri, insanların kafalarını karıştırabiliyor çünkü… Mustafa:

- Haklısınız. Oysa sadece bu Kurban Bayramı'nda yaşananları 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl ve daha öncesi ile mukayese etmek bile, hayat standartlarımızın ne kadar yükseldiğini anlamaya kafi. Bu sene 800 bini büyükbaş, 2 milyon 600 bini küçükbaş olmak üzere toplamda 3 milyon 400 bin civarında kurban kesildiği tahmin ediliyor Gençliğimizde, hele de küçüklüğümüzde, etrafımızda kurban kesenlerin sayısının ne kadar az olduğu düşünülürse, şimdiki duruma şükretmemiz gerekir … Selim, katkıda bulundu:

- Verdiğin rakamlar, yurtiçinde kesilenler. Malum, İHH, Diyanet Vakfı, Kızılay, Cansuyu, İDDEF, Hasene ve benzeri kuruluşların dünyanın hemen her ülkesinde vekaleten kestikleri kurbanlar da var ve sayıları da az değil. Onlar bu sene deprem bölgesine ağırlık verdiler bildiğim kadarıyla… Remzi:

- Bu hakikaten güzel bir şey. Kurban kesenlerin sayısındaki artış sevindirici. Çevremizde tatil yapanların sayısı da gittikçe arttı tabii. Düşünün eskiden tatile gitmek diye bir kavram bile pek yoktu nerdeyse. Yıldan yıla arttı ve şu anda iç turizm ciddi bir sektör haline geldi… Melih Bey, konuyu noktaladı:

- Evet, Bir Kurban Bayramı'nın son günündeyiz. Bayramı bulunduğu yerlerde geçirenler yanında memleketlerine gidenlerin sayısı da az değil. Bu arada Bayram konusuna farklı bakanlar da tatil yapıyorlar. Genel olarak, şikayete vesile olabilecek bazı hususlar olsa da şükretmemiz gereken gelişmelerin daha çok olduğunu söyleyebiliriz. Bardak boş değil dolu yani. Millet olarak geleceğimiz çok daha güzel olacak, inşallah…

- İnşallah…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.