Bugün Kurban Bayramı. Öncelikle Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, Cenab-ı Hakk'tan cümlemiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
Bayramların en güzel tarafı, ne halde bulunursak bulunalım her sene tekrar gelmeleri. Bu, bize hüzün ve neşenin hayatın ayrılmaz iki ana parçası olduğunu gösteriyor. Dün olduğu gibi bugün de böyle olan bu durum yarın da değişmeyecek. Ne dersiniz bilmem, ama her hal ü karda bardağın dolu tarafına odaklanmak daha doğru galiba...
Ülke olarak ve Müslümanların geneli olarak mükemmel bir durumda olmadığımız, malum. Ama gerek Türkiye'nin ve gerekse İslam aleminin düne nazaran daha iyi bir durumda olduğu söylenebilir. Çeşitli sebeplerle olup bitenlerle ilgili farkındalığın arttığı ve bunun da geleceğimizin daha iyi olması için ciddi bir motivasyon kaynağı olduğunun altını çizmek gerek.
Hepimizin yüreklerini yakan, asrın felaketi olarak değerlendirilen depremlerin yaraları henüz taze. Cumhurbaşkanımızın, depremzedeler için yapımı gece gündüz demeden sürdürülen kalıcı konutların Ekim'den itibaren teslim edileceğini açıklamasının, adeta bir bayram hediyesi olduğunu söylemek gerek. Köylerde hızla yapılan ve teslim edilenleri zaten biliyoruz.
Her gelişmenin kötü tarafını bulabilmek için ellerinde cımbızla aleyhte kullanabilecekleri malzeme arayan felaket tellalları, herhalde imtihanımız. Ancak, 11 ilimizi ve yaklaşık 13 milyon insanımızı etkileyen depremler sonrası milli bir seferberlik halinde yürütülen çalışmalarla, dünyaya örnek olduğumuz da bir gerçek. Aklı selim sahibi herkes, Türkiye'den başka hiçbir devletin böyle bir felaketin üstesinden gelemeyeceği gerçeğini teslim ediyor çünkü.
Arama-kurtarma ve acil yardım çalışmaları ile dondurucu soğukta insanların başlarını sokabilecekleri mekanların temini, depremde ilk yapılacaklar arasındaydı. Hızla oluşturulan çadır kentleri, konteyner kentler ve geçici barınma konutları takip etti. Şimdi sırada depremzedeler için yapılan kalıcı konutlar var.
Deprem bölgesine gidip gelenlerin bildikleri gibi, en azından bazılarının zihnini 'seçimden sonra halimiz nice olur?' sorusu kemiren depremzedelerin unutulmadıklarını ve asla unutulmayacaklarını net olarak kavramaları, işin en güzel taraflarından.
Türkiye'nin ekonomik ve sosyal açıdan tam olarak ne durumda olduğumuz konusunda ciddi fikirler veren bir süreci yaşadık ve halen de yaşıyoruz. Bütün zorluklarına rağmen felaketin yaralarını sarmaya ağırlık veren ve kalan her şeyi teferruat olarak kabul eden bir kadro, milletimizin teveccühü ile yeniden iş başında.
Bardağın boş tarafına odaklanıp etraflarına kötümserlik yaymak için ellerinden geleni yapanlar, ciddi bir mesele. Ancak, problemlere çözümler bulundukça boş konuştuklarını herkesin anladığı da bir vakıa…
Ne düşünürsünüz bilmem. Ama dualı bir milletiz ve bu da bereket getiriyor galiba…