Yaralar sarılıyor…

Hatay Havalimanı'nın girişindeki beton rampa, kazıklar üzerine inşa edilen bina sağlam kalırken, etrafındaki zeminin çöktüğünü anlıyorsunuz. Aynı çöküntü, alanın pist tarafında da var. Havalimanı binasının sağlamlığı, Amik Ovası'nda bina yapılacaksa nasıl yapılması gerektiği konusunda ciddi bir fikir veriyor. Hasar gören pistin İGA tarafından süratle tamir edildiğini zaten biliyoruz.

Anadolu Yayıncılar Derneği'nin İletişim Başkanlığı'nın katkıları ile düzenlediği gezi vesilesiyle gittiğimiz şehirde, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman'ın, "Burada bir deprem olmadı, kıyamet oldu. Ölçek olarak 7,7 ama etkileme gücü 11 olan dünyanın en büyük depremlerinden biri. Havalimanı, jandarma binası, Ulu Cami, Habib-i Neccar Camii, Hatay Meclis Binası, Ortodoks kilisesi, havra, sinagog... Maalesef bunların hepsi yerle bir oldu." şeklindeki sözlerinin manasını anladık.

Depremde çok sayıda yakınını kaybeden Yayman'ın şu sözleri de önemli:

"Deprem üzerinden siyaset doğru değil. Bazı sorunlar yaşandı. Ama Hatay'ın yardımına koşacak Gaziantep, Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye, Kilis ve Mersin'de de benzer bir afet yaşandı. Yardımların gelebileceği havalimanı yıkılmıştı. İlk saatlerden itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri mücadele etti, arama kurtarma ekipleri geldi, maden ocaklarından insanlar geldi. Burada yaklaşık 100 bin bina yıkıldı, ağır hasarlı ya da yıkılması gerekiyor."

Öncesinde Kahramanmaraş, Malatya, Elbistan, Adıyaman, Nurdağı ve Osmaniye'yi de gören heyette bulunan 50 civarındaki ulusal ve yerel medya mensubunun, depremin en acı gerçeği ile Hatay'da yüz yüze geldiklerini söylemeleri, işin özeti.

Hatay'ın merkezi Antakya'da Asi Nehri çevresindeki binaların hemen tamamı yıkılmış ya da ağır hasarlı iken, Habib-i Neccar Dağı eteklerinde fazla yıkım olmaması, alüvyonlu araziye yüksek bina yapılmaması gerektiğinin en açık ispatı. Tekniklerine riayetle yapılan binaların hasar görseler bile ölüme sebebiyet vermediği ise bir başka ders.

Osmaniye Valisi Dr. Erdinç Yılmaz, Nurdağı'nda koordinatör olan Şırnak Valisi Osman Bilgin ve Gaziantep belediye Başkanı Fatma Şahin'i dinlerken, bölgede her ne gerekiyorsa yapıldığını anlıyorsunuz. Her biri cansiperane çalışan bu isimlerin altını çizdikleri bir başka husus da üretim.

Tarım yanında sanayi ve tabii olarak ihracatımızda ciddi payı olan bölgede bir yandan yaralar sarılırken bir yandan da üretimin canlanması için adımlar atılıyor. Can kayıpları yanında kaliteli iş gücünün göçü sebebiyle yaşanan sıkıntının, başlayan geri dönüşler sonrası telafi edilmesi ve bölgenin tekrar eski ekonomik gücüne kavuşması bekleniyor.

Gaziantep, Osmaniye, Nurdağı ve Hatay'ı içeren gezimizde hepimizi en çok sevindiren şey, çadır kentlerden konteyner kentlere ve prefabrik evlere geçişin Bayram'a kadar tamamlanacağını öğrenmek oldu…

Yaralar sarılıyor hamdolsun…