EKREM KIZILTAŞ

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!..

Selim, Remzi ve Mustafa kıraathaneye girdiklerinde, İhsan'ın oğlu Kerem çay hazırlıyordu. Merakla baktıklarını görünce açıklama yaptı:

- Babam gece geç geldiği için çayı hazırlamam için beni önceden gönderdi. Herhalde az sonra gelir…

İhsan ve Mehmet, Melih ve Abdülkadir Bey'in teklifini kabul ederek deprem bölgesine gitmişlerdi. Melih Bey bölgedeki mevcut durumla alakalı detaylı bir haber dosyası hazırlamak, Abdülkadir Bey ise bölgedeki hizmetleri ve özellikle de yeni yapılacak meskenlerin yapılacağı yerleri görmek arzusundaydı…

Deprem bölgesi ziyaretçileri geldiğinde, özellikle de Melih Bey'in ve Abdülkadir Bey'in anlatacaklarını heyecanla bekleyen Selim'in keyfine diyecek yoktu… Oturmalarını bile beklemeden, atıldı:

- Evet ağabeyler, yiyip içtiklerinin sizin olsun ama gördüklerinizi anlatmaya başlayın bakalım… Gülüşmeler arasında konuşan İhsan:

- Yahu insaf. Dur bir yerimize oturalım, soluklanalım, bir çay içelim önce… Masaya yerleşip, Kerem'in getirdiği çayları yudumlamaya başladıklarında, ilk olarak Melih Bey söz aldı:

- Hamdolsun, beş gün boyunca bölgeyi olabildiğince dolaştık, ilgililerle ve bölgedeki insanımızla konuştuk, yapılanları ve yapılmaya çalışılanları gördük ve kazasız belasız geldik… Selim:

- Bu arada bölgede sel de oldu. Sizin gittiğiniz yerlerde durum nasıldı?.. Melih Bey:

- Bazı yerlerde yoğun yağmura denk gelsek de uğradığımız yerlerde bir şey olmadı. AFAD'ın uyarıları vardı ve hepimizin bildiği gibi Şanlıurfa ve Adıyaman'da maalesef deprem sonrası bir de sel felaketi oldu… Biz Kahramanmaraş, Elbistan, Adıyaman ve Malatya civarında bulunduk. Gezimizde, depremin vurduğu yerlerde kalanların barınmaları için kurulan çadırlarda hayatlarını sürdürmeleri için gereken tedbirlerin alındığını gördük. Şimdi sıra, konteyner ve prefabrik meskenlere geçişleri hızla gerçekleştirebilmekte, anlaşıldığı kadarıyla… İhsan, bilgi vermek amacıyla:

- Hızlıca kurulabilen çadırlarda uzun süreli kalmak mümkün değil. Elektriği, suyu, tuvaleti olan konteyner ve prefabrik meskenler, esas binalar yapılıncaya kadar kalabilmek için daha uygun. Ancak bunların yapılması ve kurulması için gereken alt yapı hazırlıkları uzun bir zaman alabiliyor… Melih Bey, sözlerine devam etti:

Devlet millet beraberliği yabancıları şaşırttı!..
- Depremin ilk günü hatta ilk saatlerinden beri bölgede olan bakanlarımızın, valilerimizin ve diğer görevlilerin yoğun bir şekilde çalıştıklarını görmek sevindirici. Tabii ki eksikliklerden bahsedilebilir ama devletimizin ve milletimizin afet sonrası süratle harekete geçip aldığı tedbirlerin dışarıdan gelen birçok uzmanı şaşırttığı da bir vakıa… Mehmet, araya girerek:

- Adıyaman'da yetkililerden birisi, depremin 10. günü konteyner kente gelen yabancı bir uzmanın her şeyin deprem sonrası yapıldığını öğrenince şaşırdığını ve 'olmaz böyle şey, 10 günde bu kadar şey yapılamaz' dediğini aktarmıştı… Melih Bey, devamla:

- Enkazın süratle kaldırıldığı, bölgeyi terk edenlerin geri dönmeye başladığı, ticaretin ve sanayiin tekrar hareketlendirildiği, kısaca hayatın normalleşmeye başladığı bir süreçteyiz. Sıkıntılar olsa da insanımız yaşanan afetin hakikaten büyük olduğunun ve böylesi bir durumda yapılabilecek olanın en iyisinin yapıldığının ve geren her türlü adımın atıldığının farkında... Şimdi söz sırası Abdülkadir Bey'in. Deprem uzmanı bir yüksek inşaat mühendisi ve müteahhit olarak bölgeyi değişik bir gözle analiz etti… Abdülkadir Bey:

- Benim açımdan işin özeti, bölgenin yüz yıllardır görülmemiş bir felakete maruz kaldığı. Asrın felaketi yerine asırların felaketi denilse yeri. 11 il ve 78 ilçede yıkılan binaların büyük çoğunluğunun eski yapılar olması, bir teselli. Ancak, az sayıda da olsa yıkılan yeni binalar, sıkıntı işareti. Fay hatlarına, bunların yakınına, yumuşak olduğu bilinen zeminlere yapılan çok katlı binaların yıkılacağı ya da en azından ciddi hasar göreceği kesin bir kural… Selim, araya girerek:

- Yıkılan yeni binalar bu tür yerlerde miydi?..

- Çoğunlukla. Mesela önceden tarım alanı olduğu belli olan yerlerde 10-12 katlı binalar var. Bunlar, ölüme sebep olmamakla beraber ciddi hasar almışlar. Oysa aynı yerlerdeki 5-6 katlı binalarda sıkıntı yok. Heyelana müsait yerlerde de aynı durum söz konusu. Bakanlığın yeni yapılacak meskenler için sert zeminleri tercihi boşuna değil. Bölgede herhangi bir hasar almayan 135 bin TOKİ binası da konuyu izaha yeterli zaten…

- Eski ve yeni, yıkılan binalarda yapı mevzuatı açısından sıkıntılar nelerdi acaba?.. Soruyu Remzi sormuştu.

Yaşananlardan ders almak!..
- Hep benzer şeyler, görebildiğim kadarıyla. Yumuşak zemine ya da fay hattı yakınına radye temel, fore kazık gibi gereklere riayet edilmeden yapılan çok katlı binalar.. Eski binalarda daha çok beton kalitesi ve yıpranma yanında kolon ve kirişlerdeki gayri muntazam demir işçiliği, önemli sıkıntı kaynaklarından. Tabii sahada yapılan tespit çalışmaları ile durum daha net belli olur. Her bina titiz bir şekilde gözden geçirildi ve yıkılanlarla alakalı deliller toplandı, biliyorsunuz. Bir yıl içinde yapılacak yüz binlerce binanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ aracılığıyla yapılacak olması, çok güzel bir şey. Hasar görmeyen mevcut binalar, onlar açısından ciddi bir referans… Mustafa:

- Şehirlerin hasar gören bölgelerinin durumu ne olacak acaba?..

- Cumhurbaşkanımızın sözlerinden anladığım, yeniden inşa sırasında şehirlerin mevcut dokularının muhafaza edileceği. Bu da şehirlerimizin yıkılan bölgelerinin seyrekleştirilmiş ve yükseklikleri makule indirilmiş bir şekilde yeniden inşa edilecekleri manasına geliyor bence. Yaşananların herkes açısından ders olduğun düşünülürse insanımızın da bu hususlara isteyerek riayet edeceği varsayılabilir… Mehmet, söz alarak:

- Görüşebildiklerimiz arasında, deprem öncesi adeta bir servet sahibi iken şu anda neredeyse sıfırlanmış insanlar da vardı. Sahip oldukları hemen her şeyin 60 saniyede yok olabildiği gerçeğinden ders aldıklarında şüphe yok. Bu yüzden sağlam zeminlere, şartlarına uygun şekilde ve hasar görse bile içindekileri öldürmeyecek binalar yapma anlayışının ben iyice yerleşeceğine inanıyorum… Abdülkadir Bey, devam etti:

- 1999 depreminden büyük dersler almış ve mevzuatımızı geliştirmiştik. Şimdi, 6 Şubat 2023'deki depremlerden de ciddi dersler alacak ve yapı mevzuatını daha mükemmel hale getireceğiz. Bunu biraz da sahada karşılaştığımız Çevre Bakanlığı yetkililerinin beyanlarına dayanarak söylüyorum. Basitçe söylemek gerekirse, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yani fay hattı ya da tarım arazisine çok katlı binalar yapmak, kalitesiz beton kullanmak, usulüne riayet edilmeyen inşaatlar gibi hususlar tarihe karışacak, inşallah… İhsan, katkıda bulunmak için ilave etti:

- Tabii bunlar sadece deprem bölgesi için değil, bütün ülkemiz için geçerli... Abdülkadir Bey:

- Bu durumun sadece depremle alakalı olmayıp sel riski içeren yerler için de aynı olacağı, söylenebilir. Öncekilerde olduğu gibi son sel olaylarında da dere yatakları tabiri çok sık geçti biliyorsunuz. Bu da, dere yataklarına yapılan binalar konusunda artık ciddi tedbirler alınacağını düşündürüyor. Tedbir almanın bedelinin zararları karşılamaktan daha ucuz olduğunu iyice öğrendik...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.