Ne olduğu ve nasıl olup da böyle olabildiği ile ilgili rivayetler muhtelif. Ancak, Meral Akşener'in masayı tekmelemesi ile başlayıp, başarılı olup olmadığı bundan sonra çok tartışılacak bir tiyatro oyununun sonunda Altılı Masa'nın adayı nihayet açıklanabildi.
Bu arada kendilerini takdim ederken kullanmayı çok sevdikleri ortak akıl, ortak hedef, uyum ve benzeri lafların Altılı Masa partileri için herhangi bir anlam ifade etmediği ortaya çıktı. Her nasılsa heyecanla partilerin izleyen taraftar kitlelerinin güven duyguları da herhalde iyice örselendi.
Gelinen durumda kazananın kim olduğu sorusuna verilen farklı cevaplar söz konusu. Seçilemezse, milletvekilliğini ve muhtemelen 13 senedir adeta yapıştığı genel başkanlık koltuğunu da kaybedebileceği için aday ilan edilenin gerçekten kazanıp kazanmadığı, meçhul. Bazı taleplerle masayı devirmeye kalkan ve içlerinden birisinin aday yapılmasını istediği belediye başkanlarına 'başkan yardımcılığı' tavizi karşılığında geri dönen genel başkanın başarılı olup olmadığı da şüpheli.
Kılıçdaroğlu'na karşı teklif ettiği iki belediye başkanının adaylığı kabul edilmediği için masayı terk eden Akşener'in, iki başkana 'başkan yardımcılığı' şartı ile döndüğü masadan aldığı vaadin muğlaklığı, kim kazandı sorusunun cevabını zorlaştıran unsurlardan.
Açık olan altılı masanın ancak mevcut yapısı ve HDP desteği ile bir anlam ifade ettiği idi. Masanın dağılması üzerine telaşlanan üst karar alıcıların buldukları formülle tuz buz olan sürahiyi tekrar yapıştırdıkları söylenebilir. Ancak yapıştırılan sürahinin artık eskisi gibi olmayacağı, çok net.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem talepleri ile bilinen masa üyeleri arasındaki pazarlığın temelini Cumhurbaşkanı Yardımcılıklarının oluşturması, işin ibretlik yönlerinden. İki belediye başkanı yanında masadaki parti genel başkanlarına da yardımcılık statüsü öngörülmesi, parlamenter sistem vaatlerinin gündemden kalktığının işareti.
Gelişmeler, ortak akılla ve demokratik prensiplerle çalıştığı söylenen Altılı Masa'nın aslında dayatmalarla yürüdüğünü bir kez daha gösterdi. Esas olanın şahsi hırslar ve kişisel ajandalar olduğunu da. Bu durumun masadaki partilerin sempatizanlarını rahatsız edip etmediği ise tabii ki kendi problemleri.
Son oyun sahneye konulduğunda deprem ve benzeri afetlere karşı tedbirlere yoğunlaşan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, Akşener'in masayı devirmesi ile ilgili: 'Zaten söylemiştim, oturdular, konuştular ve dağıldılar' dedikten sonra söylediği, 'İkinci bir gelişme olana kadar bu konuda konuşmayacağız' şeklindeki sözleri, tam bir siyasi feraset örneği.
Aralarındaki uyumsuzluğu açık ve net olarak ortaya koyan bu kötü oyundan sonra Altılı Masa'nın aslında kocaman bir hiçten ibaret olduğunun insanımız tarafından kavranması, işin iyi tarafı…