Önce bir anekdot: Ocak 1997. Türkiye'de Refahyol iktidardadır ve Erbakan Hoca Başbakandır. Türkiye'nin Almanya Büyükelçisi tarafından iftara davet edilen zamanın Avrupa Milli Görüş Teşkilatları Başkan Vekili Hasan Damar, Büyükelçi Volkan Vural'a sorar:
- Sayın Büyükelçim, 70'lerden beri gerek burada gerekse Türkiye'ye gittiğinde çektirmediğiniz kalmayan bir adamı şimdi iftara davet edip, şeref misafiri olarak ağırlıyorsunuz. Ne değişti?.. Büyükelçi'nin cevabı kısa olur:
- Hiçbir şey değişmedi Hasan Bey, sadece Başbakan değişti!..
Başörtüsü yasağına mesnet teşkil edebilecek hukuki herhangi bir metin olmadığı halde, yıllarca sürdürülen yasağın yönetimde bulunanlarla alakalı olduğu, tartışma götürmez bir gerçek.
Serbest olmasını amir hukuki metinleri de görmezden gelerek başörtüsü yasağı uygulayan zihniyetin temsilcisi CHP'nin, olmayan başörtüsü meselesinin halli için kanun çıkartmaya kalkışıp, kökten halli için önerilen anayasa değişikliği konusunda yan çizmesi, samimiyetsizliğin zirvesi.
CHP ve başörtüsü beraber zikredildiğinde, akla gelen ilk şey bu zihniyet sebebiyle insanımızın maruz kaldığı mahrumiyetlerdir. Değiştikleri iddia edilip, 'helalleşme' çağrıları buna delil olarak gösterilen CHP'de, genel başkanları başta olmak üzere başörtüsü konusunda bir arpa boyu yol alınamadığı da çok açık.
CHP'nin başörtüsüne en sıcak yaklaşımı 'kullananların vazgeçeceklerini' ümit etmektir. Değiştiklerini göstermek için söylediklerinin satır araları bu beklenti ile dolu. Ellerinde olursa başörtüsünü yasaklamakta bir an bile tereddüt etmeyecekleri de, herkesin malumu.
İnsanımıza adeta kan kusturan başörtüsü yasağı AK Parti tarafından tamamı ile halledildi, şükür. Ancak, Kılıçdaroğlu'nun, Ekim 2022'de 'CHP olarak kadınların giyim kuşamını yasal güvenceye almak için kanun teklifi verecekleri' sözüyle tekrar gündeme geldi.
CHP'nin 'endişeleri giderecek samimi bir adım' sloganıyla alelacele verdiği kanun teklifi, sadece 'kamu kurum ve kuruluşları ve bu nitelikteki meslek kuruluşlarında bir mesleği icra eden kadınları' kapsıyordu. Teklifteki, 'giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi … herhangi bir zorlamaya tabi tutulamayacakları' detayı da kafa karıştırıcıydı.
Cumhurbaşkanımızın, 'samimi iseniz konuyu anayasa değişikliği ile kökten halledelim' çağrısı ile hazırlanan teklifi önce sulandırmaya çalışıp sonra görüşmeleri terk etmeleri, CHP'nin başörtüsüne bakışının hiç değişmediğinin en açık göstergesi.
Cumhur İttifakı'na çamur atmaya çalışıp, değişikliğe destek vermeyeceklerini açıklayan CHP ve İP, Kılıçdaroğlu'nun pasının gole çevrilip çevrilmeyeceğini yakında görecekler, inşallah…
Yasakçıların yaptıklarını unutmayan milletimiz, başörtüsü konusunda kimin samimi kimin istismarcı olduğunu da çok iyi biliyor…