Türkiye'nin istedikleri gibi davranması, aksi halde buna zorlanması gerektiğine inananların demokrasi, insan hakları, ifade ve basın hürriyeti gibi kavramları çarpıtarak kullanmaları, ibretlik. Objektifliği rafa kaldıran Batı medyasının bu alçakça çabaya sağladığı destek de öyle...
Ancak bizim istediğimiz gibi davranır, bize hizmet edenlere hoşgörülü olursanız demokrat ve özgürlükçü olduğunuzdan bahsedebiliriz şeklinde özetlenebilecek tavırlarının alçakça olduğunu ilave gereksiz. Çifte standart ile malul bakış açılarını bildikleri halde Batılılara hizmeti vazife bilen içimizdekiler ayrı bir bahis.
Batılılar ve uşakları, önümüzdeki seçimi isteklerine uygun davranacaklarına inandıkları Altılı Masa'nın kazanması için çaba sarf ediyorlar. Bütün hınzırlıkların farkında olan Milletimizin ülkemiz aleyhine her tavrı cezalandıracağını bilerek melanetlerini sürdürmeleri, herhalde çaresizlikten.
Teröre destek veren İsveç'e NATO için evet denilmesi, Mavi Vatan başta olmak üzere Türkiye'nin enerji haklarından taviz verilmesi ve özetle kendi ayaklarımız üzerinde durma kararlılığımızdan vazgeçilmesi gibi hususlar Batılılar ve uzantılarının hülyaları arasında.
Kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını alan ve bunları uygulayan bir Türkiye istemeyenler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi ile ilgili aleyhte kullanabilecekleri objektif herhangi bir veri bulamadıkları için algılara yoğunlaşıyorlar.
Tek derdi ülkemize ve milletimize hizmet olan Cumhurbaşkanımıza 'otokrat' ve benzeri bazı yakıştırmalarda bulunanlar çok. Bunların, ABD'nin Ankara eski Büyükelçisi J. Jeffrey'in, "Batı Erdoğan'dan daha otoriter olan çok liderle muhatap oldu, olmaya da devam ediyor. Ama fark şu; onlar her koşulda bize yaltaklanıyor, bizimle aynı değerleri paylaşıyormuş gibi yapıyorlar. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor" şeklindeki sözlerini unutmamaları gerek.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği ile ilgili temel şartımızın teröre verdikleri desteği kesmeleri olduğu ve bu ülkelerin bu konuda henüz herhangi bir mesafe alamadığı, malum.
Siyaseti hobi olarak yapanların yönettiği anlaşılan İsveç ve Finlandiya'nın, NATO konusunda Türkiye'yi razı etmek için teröre yardım etmekten vazgeçmeleri gerektiği, açık.
'Türkiye bizim isteklerimize evet demeli ve teröre müsamahamızı görmezden gelmeli' anlayışının yanlışlığını çocuklar bile bilir. Milletimizin kutsallarına yönelik hakaretlere izin verme alışkanlıkları ise 'tüy dikmekten beter'.
İşin en güzel tarafı, Türkiye'yi teslim almak için uğraşanlar ve uzantılarını insanımızın büyük bir kesiminin dikkatle takip ediyor olması. Bu, bütün yaptıklarının Cumhurbaşkanımız ve ekibinin seçimde alacağı oyları artıracağına işaret…
Bize de 'ha gayret!' demek düşüyor galiba…