EKREM KIZILTAŞ

‘Kedi uzanamadığı ciğere murdar der!..’

Günün ilk çaylarını içilirken İhsan, biraz sonra akademisyen bir tanıdığın kendilerine katılacağını söyleyerek:
- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Parlamenter Sistem konusu, Altılı Masa'nın anayasa önerisi ile yeniden gündemde. Misafirimiz bu konuda bilgili bir isim. Kendisini sıkmadan bu konuda bilgiler vermesini isteyelim, dedi… Zaman zaman tartışmasını yaptıkları konunun bir uzmanının geleceğine sevindiği anlaşılan Selim, muzip bir ifadeyle:

- Çok iyi olur. Misafiri sıkmamaya çalışırız tabii. Ama biraz terleteceğimiz de kesin, deyince gülüştüler. İhsan:
- Gelecek arkadaş Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü doçenti. Buraya zaman zaman geldiğini biliyordum, sabah namazında camide görünce davet ettim. Eve uğrayıp geleceğini söyledi… Mustafa, İhsan'a takıldı:
- Adama burada kahvaltı ikram etmeyi neden düşünmedin de evine gönderdin?.. Cimrileşiyorsun, İhsan… - Yok, cimrilikten değil. Kıyafetini de değiştirecek sanırım. E tabii bu arada belki yenge hanımdan da izin alacaktır… - Az sonra yaklaşan bir araç gördüler. Arabasını park eden misafir, yanlarına gelerek selam verdi ve her biriyle el sıkıştıktan sonra:
- Arkadaşlar ilk defa karşılaşıyoruz ama ben sizi İhsan'ın anlattıklarından tanıyor gibiyim… Bendeniz Hayati Koç. Siyasal Bilgilerde doçentim. Fırsat buldukça buraya gelir, kayınpedere misafir olurum… Memleket, çoluk çocuk, sağlık ve benzeri rutin soruların ardından ilk sözü Selim aldı:
- Hocam, biz cumartesi, pazar ve fırsat buldukça diğer günlerde sabahları burada buluşur ve muhabbet ederiz. Sağ olsun, İhsan da bize katlanır… Siyasi açıdan hafif değişik renklerimiz olsa da, birbirimizi kırıp dökmemeyi de beceririz… Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini vaktiyle epey tartışmıştık. Memleketimiz açısından daha hayırlı olduğu da aklımıza yatmıştı… Selim, çayından bir yudum alıp sözlerini sürdürdü:
- Ancak görüştüğümüz arkadaşlar arasında ısrarla Parlamenter Sistem'i savunan ve ona dönüşün daha iyi olacağını düşünenler de var tabii. Son olarak Altılı Masa da, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'i esas alan bir anayasa önerisi açıkladı, biliyorsunuz. Geleceğinizi duyunca, eğer sizi yormayacaksa bu konuda muhabbet etmeyi düşünmüştük… Selim'i ilgiyle dinleyen Hayati Bey:
- Hay hay! Neden olmasın. Söylediklerinizden anladığım kadarıyla bu konuda konuşacaklarımız burayla da sınırlı kalmayacak anlaşılan… Mustafa gülümseyerek atıldı:
- Buna emin olabilirsiniz Hayati Bey. Bu masa bu civardaki fısıltı gazetesinin baskı ve dağıtım yeridir… Gülüşmelerin ardından Hayati Bey, söze başladı:

Altılı Masa, Evren Anayasası'nı öneriyor!..
- Öncelikle Altılı Masa'nın açıkladığı anayasa önerisi, 1982 Anayasası'nın ufak tefek değişiklikler yapılmış bir kopyası. Farklılıklardan birisi, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi. Ancak tepkisellikten olacak, halkın yüzde 50'den fazlasının oyu ile seçilecek cumhurbaşkanının yetkilerini budayıp sembolik hale getirmişler. Ve mesela diyelim ki yüzde 25 oy alacak bir başbakanı yetkilendirmişler. Altılı Masa'nın cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini ezici bir üstünlükle kazanma ihtimali olmadığına göre, bunu kendi aralarında bir tür teselli diye kabul edebiliriz sanıyorum… Mustafa, merakla sordu:
-Neden ısrarla parlamenter sistemi istiyorlar dersiniz?
- Bunu anlamak güç. Parlamenter Sistem de bazı hallerde işe yaradığı söylenebilir. Ancak, özellikle de parçalı parlamento yapılarında sıkıntılı süreçler doğurur ve bunların halli de kolay değildir. Vaktimiz çok olmadığı için kestirmeden giderek, şu anda İtalya, Belçika, İsveç ve birçok Avrupa ülkesinin bu sistem sebebiyle çeşitli sıkıntılar yaşamasını örnek olarak gösterebiliriz… Hayati Bey, İhsan'ın getirdiği çayları dağıtmasını bekledikten sonra devam etti:
- Çok sayıda partinin meclise girmesi ile oluşacak parçalı yapı koalisyon hükümetlerine ve o da güçsüzlüğe yol açar. Sistemin oturduğu ülkeler açısından bunda çok problem yok gibi. Ama özellikle bizde yakın dönemde yaşanan bazı sıkıntılar hatırlandığında, bir partinin tek başına iktidar olduğu dönemler hariç, ciddi problemler yaşadığımız bilinir… 1950'den sonra Demokrat Parti'nin 10 yılı istikrarlı bir dönemdir. Ancak 27 Mayıs'tan sonra koalisyonlar dönemi başladı. Özellikle de 12 Mart muhtırası sonrası koalisyonlar yanında teknokrat hükümetler devreye girdi… Selim, merakla sordu:
- Teknokrat derken?..
- Uzun bir hikaye. İstediklerini siyasi liderlere yaptıramayan birtakım güçlerin, bazı milletvekillerini ikna edip başbakan atamaları ve diğer milletvekillerini güvenoyu vermeye ikna etmeleri ile kurulan hükümetler… Vesayet odaklarının devreye girmesi ile kurulan bu hükümetlerin memleketimiz aleyhine gelişmelere sebep olduklarını da vurgulamak gerek… Bu defa Mustafa dayanamadı:
- Ne gibi gelişmeler, hocam?..
- 1971-1974 arasında 4 hükümet kurulur. Bu hükümetler döneminde ABD'nin isteği ile ülkemizde haşhaş ekimi yasaklanır, mesela… Bunun ardından 12 Eylül 1980 darbesine kadar 6 hükümet daha kurulur. Bunlardan birisi, o dönemki CHP'nin bakanlık vaadiyle AP'den istifa ettirdiği 12 milletvekili sayesinde kurulan Güneş Motel hükümetidir. İstediklerini yapamadığı için, Güneş Motel Hükümeti kurduranlar tarafından yıkıldı. Çeşitli yollarla partilerinden istifa ettirilebilen milletvekilleri, parlamenter sistemin en problemli taraflarından birisi. Tabii işin bizi ilgilendiren yönü, bu sayede birilerinin ülke aleyhine neticeler oluşmasına zemin hazırlayabilmesi… Selim, 28 Şubat dönemini hatırlattı:
- Sanırım 28 Şubat döneminde de benzer şeyler olmuştu...
- Ağzınıza sağlık, iyi ki hatırlattınız. O dönemde Refahyol'u istifaya zorlayanlar DYP'den tehdit, şantaj ve hatta rüşvetle 40 milletvekilini istifa ettirip, birileri istedi diye halkın oylarıyla işbaşına gelen bir iktidarı istifaya mecbur bırakmışlardı. Sonradan inkar etseler de sürecin adını da post-modern darbe koymuşlardı… Yüzünün aldığı şeklin, Hayati Bey'in o dönemde sıkıntılar çektiğine işaret olduğunu düşünen Mehmet:
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, en önemli hizmet… - 28 Şubat'ta siz de epey sıkıntı çekmişe benziyorsunuz!..
- Haklısınız, epey sıkıntı çektik. Ama geçti, elhamdülillah… 2001'de yaşadıklarımızı hepiniz biliyorsunuz. Ülke ekonomisi adeta duvara tosladı ve ardından uluslararası sistemin baskıları ile karşılaştık… Bu 2002 sonundaki seçimlerde insanımızın eski siyasi aktörleri tarihe gömmesi ve yeni bir liderin doğması ile neticelendi… Selim gayriihtiyari mırıldandı:
- Recep Tayyip Erdoğan!..
- Evet, Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidara geldi… AK Parti'nin tek başına oluşturduğu iktidarlarla yönetilirken, 2017'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni kabul ettik ve 2018'den beri onunla yönetiliyoruz. Şimdi, yaşananları düşünerek, mesela Kovid-19 salgınına parlamenter sistemle yakalansa idik neler olacağına kafa yormak gerek… 2020 başından itibaren başlayan salgında, gerekli kararlar sistemin özelliği gereği hızlıca alındı ve uygulandı. Salgına, parlamenter sistemde hele de bir koalisyonda yakalansa idik olabilecekleri hayal etmek bile sor… İhsan söylendi:
- Mahvolurduk herhalde!..
-Aynen öyle. Muhalefetin mutlaka gerekli olan salgın tedbirlerini bile insafsızca eleştirmesi ve siyasi rant beklentisiyle gerçekleri çarpıtması unutulmadı. Sağlık sistemi zorlu günler yaşarken, birilerinin sorumsuz davranışlarla halkı galeyana getirme girişimleri de… Soluklanan Hayati Bey, sözlerine devam etti:
- Benim anladığım, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, parçalanmış bir siyasi yapıda bile insanımızın kendisini yönetecek kadroyu doğrudan seçmesini sağlayacak bir sistem getirdi. Rahmetli Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan'ın da Türkiye için başkanlık sisteminin gerekli olduğun savunduklarını, biliyoruz. Onların zamanında mümkün olmayan bu işi, vesayet zincirlerini kıran Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirdi. Ve inanarak söylüyorum ki, bence onun Türkiye'ye yaptığı hizmetlerin en büyüklerinden birisi de budur… Mehmet, düşünceli bir şekilde sordu:
- Anlattıklarınız, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin bizim için biçilmiş kaftan olduğunu gösteriyor. Peki ama, Altılı Masa neden ısrarla Parlamenter Sistem diye tutturuyor acaba?..
- Bunun cevabı hem kolay hem zor. Altılı Masayı oluşturan partilerin tek başına iktidara gelemeyeceklerinin farkında oluşları, bunun sebeplerinden. Ülkeyi yönetecek kadro doğrudan halkın seçimi ile oluştuğu için parçalı yapıların Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde iktidara ulaşabilme şansları yok. Parlamenter Sistem'de koalisyonlar sayesinde yönetime ortak olabilme imkanı var… Mustafa:
- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde iktidara ulaşamayacakları için Parlamenter Sistemi isteyenlerin durumu, 'kedi uzanamadığı ciğere murdar der' sözünü hatırlatıyor. Parlamenter Sistemi isteyenlerin en azından bazıları bunun problemli taraflarını bilmiyorlar mı?..
- Bilmemeleri mümkün değil. Ama başka türlü iktidara ulaşamayacaklarını düşündüklerinden ya da kendilerine altılı masayı kurduranları talebine uygun olduğu için parlamenter sistemi savunuyorlar… Sözün burasında, masadakilerden izin isteyerek arabasına giden Hayati Bey, az sonra elinde bir kitapla döndü:

- Bu kitabı yeni almıştım. Konu hakkında detaylı bir araştırma ve inceleme yaptığı söylenebilecek Emre Cemil Ayvalı tarafından yazılıp, Turkuvaz Kitap'tan çıkmış. İsmi de, 'Hangi Türkiye / Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ya da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'. Alalı iki gün oldu ama neredeyse bitirmek üzereyim. Konu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyenlerin okumaları gereken bir kitap… İhsan, Hayati Bey'e hitaben:
- Hiç değilse altını çizdiğiniz satırlardan bazılarını aktarsanız, Hocam!..
- Tabii ki. Mesela, parlamenter sistemde cumhurbaşkanı ile başbakanlar arasındaki çift başlılık, hükümet ortakları arasındaki anlaşmazlıklar, gensoru, güvenoyu ve bütçe krizlerinin TBMM'nin çalışmalarını akamete uğratması, partilerdeki değişimlerin hükümetleri olumsuz etkilemesi, milletvekili transferleri ve parti bölünmeleri gibi konuların altını çizmişim. 1923-1950 arasındaki 27 yılda 18 hükümet kurulurken, 1950'den AK Parti'nin iş başına geldiği 2002'ye kadar 62 yılda 39 hükümet kurulduğu da altını çizdiğim yerlerden… Hayati Bey, kitaba tekrar göz attıktan sonra:
- Yine1950'den 2002'ye kadar 19 genel seçim yapıldığı ve üç askerî darbe yaşanırken bir de muhtıranın verildiği bu dönemde hükümetlerin ortalama ömrünün 19 ay olduğu da altını çizdiğim yerlerden… İşin özeti, Parlamenter Sistem'in uygulandığı ülkelerdeki gelişmeleri değerlendiren ve bizdeki uygulamayı da detaylı bir şekilde masaya yatıran yazar, hakikaten çok güzel bir eser ortaya koymuş. Tam da Altılı Masa'nın, adeta bizimle dalga geçer gibi Evren Anayasası da denilen 1982 Anayasası'nı yeniden bize satmaya kalkıştığı günlerde iyi bir hizmet… Mehmet, düşünceli bir şekilde sordu:
- Yani, bu kitabı temin edecek ve okuyacağız anlaşılan… Hayati Bey, gülümsedi:
- İyi olur. Önemli bir konunun mümkün olduğu kadar özetlenerek anlatıldığı bir kitap çünkü. Gelişmelere millet ve memleket ekseninden bakanların okuyup, çevrelerine aktarmaları çok faydalı olur…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.