EKREM KIZILTAŞ

Taşlar yerine oturuyor...

ARKADAŞLARINA çaylarını dağıtan İhsan, dalgın dalgın yanmakta olan odum sobasına bakan Selim'e takıldı:
Ne o, eski günleri anıyorsun galiba!..
Hakikaten öyle... Doğal gaz sebebiyle sobanın ne olduğunu unuttuk adeta. Şuna bak!.. İnsanı kemiklerine kadar ısıtıyor resmen!.. Mustafa, gülerek lafa girdi:
Bunun birazı nostalji belki. Ama aslında yaşlanıyor ve dolayısıyla sıcağı daha çok arıyoruz... Remzi onayladı:
Bu görüşüne katılıyorum... Kaloriferli evlerde üşümüyoruz, tamam. Ama o bildiğimiz ısınmayı sobalardan başkası veremiyor insana...
Soba muhabbeti fena değil. Ama zihninizi 'Dezenformasyonla Mücadele Yasası' olarak da bilinen ve TBMM'de kabul edilen 'Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a yoğunlaştırın bence... Az sonra Melih Bey misafirimiz olacak. Kafanıza takılanlar varsa kendisine sorabiliriz... Sevindiği belli olan Selim:
Melih Bey mi?.. Epeydir göremiyorduk demek buralarda?..
İhsan cevapladı:
Akşam köyde gördüm. Birkaç gün kafa dinlemeye geldiğini söyledi. Ben de bu sabah çaya davet ettim... Olacakları düşünen Mehmet:
Gel de kafanı şişirelim dedin herhalde... Gülüşürlerken, zaman zaman misafirleri olan Melih Bey'in geldiğini gördüler. Hepsiyle el sıkıştıktan sonra oturan Melih Bey;
Görüşmeyeli epey oldu... Laf aramızda, sizinle sohbet etmeyi özlemişim... Misafire çayını veren İhsan: u Biz de sizi özlemiştik. Bugün gelmeniz de ayrıca isabet. Çünkü şu yeni kanunla ilgili kafamıza takılanları, hem eski bir gazeteci ve hem de eski bir akademisyen olarak en iyi sen cevaplandırabilirsin...
Ha şu kanun. Bildiğim kadarını zevkle aktarırım tabii... İlk soru Selim'den geldi:
Biz sosyal medyada başıboşluğun giderilmesine odaklandık ama kanun sadece sosyal medyayla ilgili değil galiba...
Haklısın Selim. Dezenformasyonla Mücadele Yasası olarak meşhur olsa da esasında, Basın Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklikler sağlayan bir kanundan bahsediyoruz. Son samanlarda iyice başıboş hale gelen sosyal medyaya çekidüzen verme yanında internet medyası ile ilgili bazı hukuki boşlukları da gidermeyi amaçlayan bir kanun bu...
Ne gibi eksiklikler vardı?..
Biliyorsunuz son zamanlarda internet gazeteciliği ciddi bir gelişme gösterdi. Her gazetenin internet sitesi olduğu gibi sadece bu alanda yayın yapan birçok gazete de yayın hayatına atıldı. Bunların varlığı, ilan ve reklam alabilmeleri, çalışanların özlük hakları ve benzeri birçok konu muallakta idi. Gazete çalışanları basın kartı alabilirken internet çalışanları bunu alamıyorlardı, mesela. Şimdi internet sitelerinin sahipleri ve çalışanları rahat birer nefes almış olacaklar... Söz alan Mehmet:
HAKLIYA HAKKINI VERMEK...
İnternet sitelerinde çalışan gazetecilerin hakkını teslim eden bir düzenleme zaten gerekli bir şey. Çalışanların hakları teslim eden bir yasa sebebiyle neden birileri gürültü koparıyor ki?..
Hukuki zemine kavuşmayı istemeyenler de vardı tabii. Onlar merdiven altı tabir ettiğimiz bir şekilde faaliyet gösteriyor ve akıllarına estiği gibi davranabiliyorlardı. İşlerini düzgün yapan iyi niyetliler açısından ciddi imkanlar getiren yeni kanun, asıl hedeflere ortalığı karıştırmak olanların çanına ot tıkayacak çünkü... Araya giren Selim:
Sansür yasası ve benzeri suçlamalarda bulunanlar da aynı kafada o zaman...
Tabii... Sosyal medyadaki başıboşluktan rahatsız olan birçok ülke, hukuki düzenlemelerle bu sahayı belirli bir düzene oturttu... Bizde de ciddi bir ihtiyaçtı bu ve geçen dönem TBMM'de gündeme getirilip, ertelenmişti. TBMM'nin açılması ile ilk gündeme gelen konulardan oldu... Çayları yenileyen İhsan:
Melih bey, aslında kanunu bildiğin kadarıyla kısaca bir özetlesen, nasıl olur?..
Peki. Öncelikle 'internet haber sitesi' kavramının basın kanununa girmesiyle gazeteler için geçerli kurallar bu siteler için de geçerli olacak. Çalışanları, gazete çalışanları gibi basın iş koluna mensup olacak ve basın kartı sahibi olabilecekler. Çocukları, gençleri ve aileyi internetin olumsuz etkilerinden korumak için düzenlemeler var. Son samanların en ciddi problemlerinden olan kişilik haklarının korunması ile ilgili ciddi yenilikler söz konusu... Mustafa, merakla sordu:
Bu zaten yok muydu?
Vardı ama uygulamada özellikle sosyal medyada ciddi sıkıntılar yaşanıyordu, Şimdi sosyal ağlara Türkiye'de ofis açma ve temsilci bulundurma zorunluluğu getirildi.
Böylelikle devekuşu gibi davranıp işlerine geleni uygulama, gelmeyenleri uygulamama imkanları kalmayacak... Selim, merakla sordu:
Melih Bey, son derece objektif olduklarını iddia eden bu sosyal medya platformları, hakikaten dedikleri gibi tarafsızlar mı yoksa birileri adına mı çalışıyorlar?..
Vallahi Selim kardeşim, bu platformların tam olarak ne oldukları ve neye hizmet ettikleri, karmaşık bir mesele. Ama özellikle Türkiye söz konusu olduğunda, tamamen çifte standartlı davrandıkları ve aleyhimizdeki bütün girişimlere destek verdikleri, kesin.
Lafa gelince demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet gibi kavramların ardına sığınsalar da, ülkemizle ilgili konularda objektifliği filan bir kenara bırakıp mümkün olabildiği kadar aleyhimize çalıştıkları bir vakıa... Mehmet, araya girerek sordu:
Yeni kanunu sansür ve benzeri iddialarla karalayan ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin Türkçe yayın yapan internet sitelerine ne diyeceğiz peki?..
ALEME TALKIN VERİP, SALKIMI YUTANLAR...
İşte esas mesele... Bu internet sitelerinin sahipleri olan ülkeler, ciddi birtakım uygulamalarla sosyal medyanın zararlarını en aza indirebilmişler. Bize yönelik saldırıların arkasında olduklarından mıdır bilinmez, sosyal medyanın zararlarını hafifletmeyi amaçlayan aklı girişimleri sansür diye nitelemeye çabalıyorlar. Sosyal medya bizde birçok ülkeye nazaran daha yaygın kullanılıyor biliyorsunuz. İnsanımız görüşüp konuşmayı, mesajlaşmayı, bilgi alıp vermeyi sağlayan bu mecraları çok seviyor belli ki. Ama ülkemizdeki sosyal medya hesaplarının önemli bir bölümünü sahte hesapların oluşturduğu da bir vakıa.
Yapılan araştırmaların bazı gazete ve internet sitelerinin sosyal medyadan alıntı yaparak kullandıkları haberlerin büyük bir bölümünün yalan olduğunu ortaya koyması, daha da vahimi... Selim, lafa girdi:
Yani diyorsunuz ki, Türkiye birileri açısından birçok konuda olduğu gibi sosyal medyada da ciddi bir boy hedefi!..
Aynen öyle. Bizi hedef olarak gösterenlerin kendi ülkelerindeki uygulamalara benzer düzenlemeler yaptığımızda utanmadan bizi eleştirmeye kalkmaları da ne kadar yüzsüz olduklarını gösteriyor... Bizde yeni kabul edilen kanunun daha da sert benzerlerinin ABD, Avustralya, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, Belçika ve İtalya'da yürürlükte olduğu biliniyor. Aynı şekilde yalan haberlerden ağzı yanan birçok ülkede de yalan haberlerle ilgili olarak ciddi mücadeleler söz konusu... Mehmet, söz alarak sordu:
İnternet sitelerinin hukuki altyapıya kavuşması ve çalışanların gazetelerdekiler gibi hak sahibi olması konularında bizdeki basınla ilgili sivil kuruluşların tavrı nasıl?..
Melih Bey, gülümsedi:
Aslında mutlaka yapılması gerektiğini herkesin kabul ettiği bu düzenlemeyi basına sansür olarak nitelendirenler ağırlıkta. Kanun tasarısı ile ilgili Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yazarlar Sendikası, DİSK Basın-İş Sendikası, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Yayıncılar Birliği'nin yaptığı bir toplantıda tasarı için 'sansür' tabiri kullanılmıştı, mesela. Bunlardan bazılarının yöneticileri, yasanın Avrupa'daki örnekleri hatırlatıldığında susmayı tercih etmişlerdi... Selim, dayanamayıp lafa girdi: u Desene dışardakilerle birlikte içimizdekiler de üzerimize geliyorlar!..
Mustafa, merakla sordu:
Düzenlemenin yalan habere müeyyide getiren bir maddesi ile ilgili ciddi tartışmalar oldu galiba. Bunun mevcut iktidarın aleyhine olabileceğini söyleyenler de vardı... Melih Bey; cep telefonunda bir şey arayıp bulduktan sonra devam etti:
Kanunda, 'Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır' şeklinde bir madde var... Bu maddenin daha çok yalan haberlerle toplumu kandırmaya çalışanları rahatsız ettiğini söylemeye gerek yok. Gerçek manada habercilik yapanların bu kanundan korkmaları için herhangi bir sebep yok. Eğer birilerinin yargıyı istedikleri gibi kullanabileceği kast ediliyorsa, bu da yargıya hakarettir bence... Çayları tazelemek üzere hareketlenen İhsan:
Desene Melih Bey, birçok hususta olduğu gibi internetiyle sosyaliyle medya sahasında da taşlar yerine oturdu böylelikle... Birileri ne yaparsa yapsın, doğru olanlar yapılıyor anlaşılan... Cenab-ı Hakk yardımcımız olsun...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.