EKREM KIZILTAŞ

Ele verir talkını kendi yutar salkımı…

Bahar kıraathanesi sabah müdavimleri günün ilk çaylarını içerken, az ötede kahvaltı yapan üç çocuklu aileyi kast eden Selim, kim olduklarını sordu. İhsan:

- Bir tanıdık. İşlerimiz daha çok öğleden sonraları yoğunlaştığı için kahvaltı veremiyoruz bildiğin gibi, ama nevalelerini kendileri getirenlere çay veriyoruz, diyen İhsan, diğerlerinin de ilgilendiğini görünce, sözlerine devam etti:

- Yüksel bey, uzun yıllar Enerji Bakanlığı'nda çalışıp yakınlarda emekli olmuş bir arkadaş. Burada yazlığı var. Biraz tanışırız, sabah camide karşılaştığımızda malzemeleri kendileri getirirlerse kahvaltı yapıp yapamayacaklarını sordu, ben de evet dedim… Misafirin Enerji Bakanlığı'ndan emekli olduğunu duyan Selim'in bakışları parlamaya başlayınca, bunun manasını bilen İhsan, uyarma ihtiyacı hissetti:

- Tamam, derdini anladım. Ama adam buraya ailesiyle kahvaltı etmeye gelmiş adamı sorularımızla sıkboğaz etmenin alemi yok. Bir süre daha buradadırlar herhalde. Ben konuşur, uygun bir zamanda davet etmeye çalışırım…

Ekip kendi arasında sohbete daldı. Az sonra, ailesiyle kahvaltı yapan kişi masalarına doğru geldi ve selam verdikten sonra izin isteyerek oturdu…

- Hayırlı günler. Bendeniz Yüksel Öztürk. Enerji Bakanlığı'nda çeşitli birimlerde çalıştıktan sonra emekli oldum. İhsan'ı biraz tanıyorum. Kendisiyle yaptığımız sohbetler dolayısıyla buranın sabah müdavimleri olan sizleri de Mustafa, Remzi, Mehmet ve Selim olarak biliyorum… Şaşırmış ama bir yandan da sevinmişlerdi. Her birisi kendisini takdim ettikten sonra, hal hatır sorma faslı başladı… Misafir, tekrar söz alarak:

- Hanım, çocuklarla beraber Yalova'ya gideceği için beni de eve bırakacaklardı. Burada sizinle kalıp çay eşliğinde sohbetin daha iyi olacağını düşündüm. Siz de uygun görürseniz tabii… Selim'in söz alıp, 'körün istediği bir göz, Allah vermiş iki göz' benzeri sözler söyleyeceğini düşünen İhsan, cevap verdi:

- Ne demek, biz de çok memnun oluruz… Gerekirse eve de bırakabiliriz, lafı mı olur…

Yüksel beyin de aralarına katılması ile İhsan'ın çayları eşliğinde koyu bir sohbet başladı… Bir ara fırsatını bulan Selim, çok da ilgilenmiyormuş gibi sordu:

- Enerji konusunda dünyada ve özellikle de Avrupa'da yaşananlar hakkında neler düşünüyorsunuz, Yüksel bey?.. Misafir, biraz düşündükten sonda konuşmaya başladı:

- Evet, sizin de bildiğiniz gibi Kovid-19 salgını sebebiyle dünyada ciddi sıkıntılar baş gösterdi. Enerji bunlardan belki de en önemlisi. Akaryakıt, doğal gaz ve kömür fiyatlarında 5 kat, 8 kat, hatta 10 kat yükselişler olduğu gibi temininde de problemler başladı…

KÖMÜRE TEKRAR MERHABA!..
- Rusya Ukrayna arasındaki savaş ta tuz biber oldu galiba… Yorum, İhsan'dan gelmişti, Yüksel bey devam etti:

- Evet, doğru. Şu anda birçok ülkeyi ama özellikle Avrupa'yı soğuk ve zor bir kış bekliyor. Dünyanın en gelişmiş ve zengin ülkeleri de olsalar, enerji onları da ciddi şekilde etkiledi ve daha da etkileyecek gibi. Avrupa ülkelerinin hiç birisinde petrol ya da doğal gaz yok biliyorsunuz. Çoğu ihtiyaçlarını Rusya'dan temin ediyordu. Ukrayna sebebiyle uygulanan kısıtlamalar yüzünden artık Rusya'dan ithalat yapamıyorlar. Alternatifleri de pek yok… Mehmet, araya girerek sordu:

- Bunun için mi şimdilerde tekrar kömür santrallerini devreye alacakları söyleniyor. Bu arada Nükleer konusunda attıkları adımlardan da pişman gibiler galiba… Yüksel bey, gülümseyerek:

- Haklısınız. Başta Almanya olmak üzere uzunca bir süredir kömüre dayalı termik santraller neredeyse unutulmuş ve bu arada birçok ülke kullanıyor olsa da nükleer santrallerle alakalı değişik politikalar gütmeye başlamışlardı. Gerek ısınma ve gerek elektrikte ciddi bir bağlılık oluşan doğal gazı artık Rusya'dan alamayacakları için durum kritik… Mustafa merakla sordu:

- Bu gelişmiş ülkeler güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan neden faydalanmıyorlar acaba?..

- Tabii ki faydalanıyorlar. Ancak unutmayın ki bunlar gelişmiş ülkeler ve sanayileri için çok miktarda enerjiye muhtaçlar. Güneş, rüzgar, jeotermal ve benzeri yenilenebilir enerji kaynakları ne kadar gelişmiş olsa da ihtiyaca yetmiyor. Hem unutmayın, güneş santralleri sadece gündüzleri ve rüzgar santralleri de sadece rüzgar olduğu zaman çalışır… Selim atıldı:

- Bir dakika, anlamadım. Yani güneş ve rüzgar olmayınca bunlar işe yaramıyor mu? Ben depoluyorlar zannediyordum...

- Elektriği depolamak zordur ve bazen üretmekten de pahalıdır. Bu tür santraller, sadece güneş ve rüzgar olduğunda sisteme elektrik verir ve sonra dururlar. Onlar durduğunda da hidrolik, termik, doğal gaz ya da nükleer santraller daha fazla çalışır… Mehmet, söze girdi:

- Avrupalıları hakikaten zor günler bekliyor anlaşılan. Kömür santralleri, HES'ler ve nükleer enerji konusunda mangalda kül bırakmayanlar, şimdi tükürdüklerini yalayacağa benziyor… Faruk bey, Mehmet'e dönerek:

- Aynıyla böyle. Ülkemizin enerji konusunda yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları ile ilgili Avrupalı ülkeler tarafından yönlendirilen bazı grupların olumsuz algı oluşturmak için çalıştıkları, malum. Termik santraller, HES'ler ve hatta bazen barajlar ve özellikle de nükleer enerji bunların hedef tahtası. Bu arada Güneş ve rüzgar santralleri için de olmadık iddialarda bulunabiliyorlar. İçimizden birilerini devletimizin attığı adımları engellemek için teşvik edenler yanı kendileri salkımı götürürken bize talkın verenlerin şimdi bu kaynaklara muhtaç hale gelmeleri, ibretlik… Mustafa merakla sordu:

- Bizde enerji ile ilgili genel durum nedir?

- Enerji, aydınlanma ve ısınmadan tutun da fabrikaların çalışmasına kadar birçok konuyu kapsayan ciddi bir konu. Petrol, doğal gaz ve kömür en önemli unsurlardan. Yenilenebilir Enerji kaynakları olarak bilinen Güneş, Rüzgar, Biyokütle, Jeotermal, Hidrolik, gibi kaynaklar da son zamanlarda önem kazanmaya başladı. Biz, petrolümüzün yaklaşık yüzde 9'unu, doğal gazın ise yüzde birini çıkarabiliyoruz. Karadeniz'deki gazın devreye girmesiyle doğal gazdaki oran değişecek tabii. Kömür açısından fena değiliz ama zengin olduğumuz da söylenemez…

KÖMÜRLE ISINMA DAHA PAHALI!..
- Petrol ve doğal gazın yanında kömür de ithal ediyoruz galiba… Soruyu Mehmet'ten gelmişti… Yüksel bey:

- Evet, özellikle termik santrallarda kullanmak üzere kömür de ithal ediyoruz. Hidrolik imkanlarımızın fena olmayışı iyi bir durum ama asıl sevindirici olan son senelerde güneş rüzgar, jeotermal ve biyokütle gibi kaynaklardan enerji elde etmekte yaşanan gelişmeler. Gelişmekte olan ve sanayi alanında ciddi adımlar atan bir ülke olduğumuz için enerji ihtiyacımız gittikçe artıyor. 2002'de toplam olarak 32 Megawatt enerji üretip kullanırken şu anda bu rakam 100 bin MW'ı geçmiş durumda. Toplam üretimdeki 3 kat artışa rağmen, 2002'de yüzde 40 olan ithal enerji oranının şimdilerde 35'lere düşmesi ve yüzde 60 olan yerli ve yenilenebilir enerji oranının yüzde 65'e çıkması, sevindirici… Selim, merakla sordu:

- Bir gün ithalata gerek kalmadan bütün ihtiyacımızı kendimiz üretebilecek miyiz acaba?

- Neden olmasın!.. Ancak bu, hidrolik, güneş, rüzgar gibi yenilenebilir kaynakların daha çok kullanılması ve bu arada kendimize yetebilecek kadar petrol ve doğal gaz kaynaklarına ulaşabilmekle mümkün tabii. 2002'de nerdeyse hiç yok iken şu anda kurulu gücümüzün yüzde 11'ini rüzgar ve yüzde 8'ini de güneş enerjisi santralleri oluşturuyor. Birçok konuda olduğu gibi, enerji üretiminde yerlilik konusunda da Enerji eski bakanlarımızdan Berat Albayrak'a, şimdiki Enerji Bakanımız Fatih Dönmez'e ve tabii onları bu hususta yönlendiren Cumhurbaşkanımız recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etmek gerek… Selim, başka bir soru sordu:

- Hep kafama takılır, ülkemizin her yerinde artık ısınmada doğal gaz kullanıyoruz. Madem çıkaramıyoruz, gaz yerine kömür kullansak olmaz mı?.. Yüksel bey, gülümseyerek cevapladı:

- Tabii ki olur. Ama, zorluğu ve kirliliği bir tarafa, kömüre doğal gaza nispetle iki hatta üç misli fatura ödemek zorunda kalırız… Son senelerde sadece doğal gaz fiyatları değil, bu arada kömür fiyatları da çok arttı biliyorsunuz…

- Enerji derken daha çok elektrik üretimine odaklandık. Merak ettiğim ise elektriğin daha çok nerede kullanıldığı… Soru İhsan'dan gelmişti.

- Bildiğim kadarıyla 2021'de elektriğin yüzde 44'ü sanayide, yüzde 25'i ticarethanelerde ve yüzde 25'i evlerde ve yüzde 6-7'lik kısmı ise genel aydınlatma ve tarımsal sulamada kullanıldı... Selim merakla sordu:

- Elektrik üretimi ve dağıtımının özelleştirilmesi aleyhinde yorumlar çok. Bu işleri devlet kendisi yapamaz mı?..

- Yapar tabii. Ancak özel yatırımlar sebebiyle devletin gerekli başka sahalara yatırım yapabilmesi, işin üretim bölümüyle ilgili. Kayıp kaçak oranındaki büyük düşüşler de dağıtım ve tahsilatın özelleştirilmesi ile sağlanabildi. Özelleştirme sayesinde son 20 senede iletim ve dağıtım hatlarında yaklaşık iki kat şebeke ilave edilebilmesi, işin en güzel yanı… Özelleştirmeden şikayetin arkasında başka sebepler var yani… Yüksel bey, sözün burasında saatine bakarak konuşmasını sürdürdü:

- Köyde birisiyle randevum var. Bazı noktalara da işaret edip müsaadenizi alayım inşallah. Türkiye artık kendi ayakları üzerinde durma kararlılığında bir ülke. Kendi gazımızı aramakta kullandığımız 6 muhteşem gemi, bunun ispatı. Salgın ve savaş sebebiyle alabildiğine yükselen enerji fiyatlarını özellikle dar ve sabit gelirlilere yansıtmamak için elektrik ve doğal gazda uygulanan yüzde 70'e varan sübvansiyonlar da bize has bir durum… Yüksel bey, biraz nefeslenip çayından bir yurdum aldıktan sonra:

- İşin özeti, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde, enerji ve başka konularda herkesin işini en iyi şekilde yaptığı bir süreçte olduğumuz. Çok daha iyisine kavuşabilmek için mevcudun kıymetini bilmek ve aykırı seslere aldırmamakta fayda var… 'Ele verir talkını kendi yutar salkımı' sözünü hiç unutmayalım yani... Evet, hayırlı günler diliyorum, Allah'a emanet olun…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.