Yaklaşan seçimlerinde bir kırılma yaşanması halinde neler olabileceği ile ilgili rivayetler muhtelif. Türkiye'nin en azından aynı şekilde yola devam edebileceğini savunanlar olsa da, çoğunluk seçimlerde yaşanacak bir kırılmanın maddi ve manevi kazanımlarımız açısından büyük kayıplar manasına geleceğine inanıyor…
Var olanları inkar ya da itibarsızlaştırmaya çalışanlar çok kötü durumda olduğumuzu iddia etmeyi sürdürüyorlar. Ancak, olumsuzluklara rağmen büyüyen ve gelişen bir ekonomiye sahip olan Türkiye'de, Hükümetin dar ve sabit gelirlileri ezdirmemek için gereken tedbirleri aldığı da hepimizin bildiği bir gerçek.
Unutmayalım ki, 2012'de 12.500 doları bulan ve saldırılar sebebiyle düşmeye başlayan kişi başına milli gelirimiz halen 8 bin dolar civarında. Bunun, 2000'li yıllardaki 3 bin dolara göre oldukça iyi bir rakam olduğunu söylemeye bile gerek yok. Birilerinin bizi kişi başına milli gelirin 3.000 dolar olduğu yıllara döndürmeye çalıştığı da unutulmamalı tabii...
Sahip olduğumuz imkanları kaybetme riskinin en kötü tarafı, bunlara bir daha sahip olabilmemizin belki de imkansızlaşabileceği. Dış ve iç rantiyenin ülkemizin yönetiminde tekrar söz sahibi olması durumunda, ele geçirdiklerini kaybetmemek için daha dikkatli olacağını hatırlatmaya bile gerek yok.
AK Parti'ye husumeti ile bilinen CHP'nin muhafazakar dindar camiayı kazanmak için attığı adımlar, kırılma halinde herhangi bir olumsuzluk yaşanmaz diyenlerin başlıca argümanları. Ancak 'helalleşme' başta olmak üzere, riya dolu bu adımların herhangi bir anlamı olmadığı da açık.
Kılıçdaroğlu'nun Samsun'da düzenlenen TEKNOFEST'i ziyareti de benzer bir adım sayılabilir, mesela. Ancak Sezgin Tanrıkulu'nun İHA ve SİHA'larla ilgili olumsuz yorumlarını hatırlatan gazetecileri, CHP Genel Başkanı'nın 'siz onları bırakın arkadaşlar' sözleriyle geçiştirmesi, değişen bir şey olmadığının en açık delili.
TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar'ın konuyu, 'Kılıçdaroğlu'nun gelmesi, desteklemesi bizi mutlu eder. Ama iftiralara sessiz kalındığı için kafamızda soru işaretleri var' sözleriyle değerlendirmesi, dikkat çekici.
Ancak, Selçuk Bayraktar'ın, 'iktidar değişirse projelerde engellenme endişeniz var mı?' sorusuna verdiği: 'Uçak milyonlarca satır yazılımla oluşan zincir. Bir takoz yerleştirirsiniz Akıncı işlevsiz hale gelir. Aynı Devrim otomobilinde olduğu gibi. Biz bunu geçmişte defaatle yaşadık. Bunun da taşlarının döşendiğini ben şimdiden görüyorum' cevabı, meselenin esası...
İşin özeti, parlak laflar eşliğinde üzerimize gelenlerin niyeti elimizde avucumuzda ne varsa almak!.. Ve bunlar sadece bireysel olanlar da değil…
Birilerinin neyi hedeflediği, ne yapmaya çalıştığını iyi anlamak ve duruşumuzu buna göre tespit etmemiz gerektiği çok açık… Bu işin şakası filan yok!..