EKREM KIZILTAŞ

Eğitimde de başarılıyız!..

Aralarına son katılan Mustafa'nın çayını da veren İhsan:

- Az sonra Halil bey misafirimiz olacak. Bizim çocukların okuduğu lisenin müdürü iken emekliye ayrılmıştı. Dün markette karşılaşınca buraya davet ettim, deyince Selim, gülerek:

- Desene bu cumartesinin konusu eğitim… Aslında iyi. En önemli konulardan birisi eğitim, dedikten sonra ekledi: Malum, eğitim şart!..

Çayları bitmeye yüz tuttuğunda, düzgün giyimli birisi bahçeye girince, Halil beyin geldiğini anlayıp, ayakta karşıladılar… Tanışma faslı bitip hoş-beşten sonra ilk soruyu Mustafa sordu:

- Hocam, meslekte kaç yıl geçti?

- Tam olarak 45 yıl. Bunun 25 yılı öğretmenlik ve kalanı da çeşitli derecelerde idarecilik. Tabii öğretmenlikten kopmamak için idarecilikte de derslere girmeyi sürdürdüm… Selim:

- İhsan bey herhalde bahsetmiştir. Cumartesi sabahları önemli meseleler hakkında sohbet etmeye ve mümkün olursa bu konularla alakalı uzmanları dinlemeye gayret ediyoruz… Her meselenin başı da eninde sonunda eğitim öğretime dayandığı için bu konuda merak ettiğimiz şeyler var. Müsaadeniz olursa size sormak istiyoruz… Halil bey, gülümseyerek cevapladı:

- İhsan, çaya davet ederken bazı konularda beni terletebileceğinizi söyledi… Bu işin şakası tabii. Sizinle sohbeti ve bu arada bildiğim şeyleri aktarmayı ben de isterim… Mustafa atıldı:

- Hocam öncelikle eğitim öğretimin genel durumundan bahsedebilirseniz, iyi olur… Halil bey gülümsedi:

- Bulunduğunuz yere ve baktığınız açıya bağlı olarak, cevabı çok zor ya da çok kolay olan bir soru… Eğitim, önemi herkes tarafından bilinen ve ancak nasıl olması gerektiği konusunda, tabir caizse her kafadan ayrı ses çıkan bir konu. Bir bakışla çok iyi olduğumuz, başka bir bakışla pek de iyi olmadığımız hatta biraz kötümser olursanız çok kötü olduğumuz bile söylenebilir… Halil bey, çayından bir yudum alarak devam etti:

- İşin doğrusu, şu an itibariyle eğitim öğretim konusunda hakikaten iyi bir durumdayız. Daha iyi olmamız gerektiğini söyleyebiliriz tabii. Ama son yıllarda sağlanan gelişmeleri de inkar etmemek gerek. Öncelikle, okullarımızın ve dersliklerimizin sayılarının son derece arttı ve bunun sayesinde sınıflardaki öğrenci sayısı azaldı. Bu, öğretmenlerin öğrencilere daha fazla vakit ayırabilmeleri açısından olumlu… Eğitim öğretim kapsamına alınmayanlar büyük çapta halledilmiş durumda. İlk, orta ve liseden sonra okul öncesi eğitim konusunda da ciddi mesafeler alındı…

RAKAMLARIN ŞAHİTLİĞİ…

- Bu konuda rakamlar var mı aklınızda, milli eğitimde nereden nereye gelindi?.. Soruyu soran Selim'di.

- Bildiğim kadarını aktarayım. 2002'de 7,4 milyar TL olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi bu yıl yaklaşık 275 milyar lira... Şimdi okul öncesi eğitimden başlayarak durumu özetlemeye çalışayım. Okul öncesi eğitim 5 yaş gurubunda 2012'de yüzde 40 seviyesindeydik, şu anda yüzde 78'e ulaştık. Hedef, yüzde 100. Bu, 4 yaşta yüzde 35'ten 70'e, 3 yaşta da 14'ten 50'ye çıkmış durumda... Bu kademelerdeki okul sayısının son 20 yılda 8 binden 32 bine ulaştığını söylemek, gelişmeyi anlamaya yeter. Aynı sahada öğretmen sayısı da 12 binden 99 bine yükselmiş… İlköğretimde mesela derslik sayısında 20 senede 253 binden 457 bine çıkıldı. Yine ilköğretimdeki öğretmen sayısı da 345 binden 681 bine yükseldi ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 30'dan 16'ya indi… Selim, ortaöğretimi merak ediyor olmalı ki, sordu:

- Peki hocam, ortaöğretimde durum ne?..

- Ortaöğretim seviyesinde son 20 yılda öğrenci sayımız 2,4 milyondan 5,6 milyona çıkarken, okullaşma oranı da yüzde 44'ten yüzde 88'e yükselmiş. Bu alanda öğretmen sayısı bildiğim kadarıyla 140 binden 380 bine, okul sayısı 6 bin 300'den 13 bine, derslik sayısı da 75 binden 219 bine çıkmış. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı da 22'den 14.8'e inmiş… Bu rakamları rahatlıkla verebiliyorum. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2021'de hazırladığı Türkiye'de Eğitimin 20 Yılı isimli detaylı bir çalışmayı inceleyip notlar almıştım… Halil bey, cebinden çıkardığı not kağıdına baktıktan sonra devam etti:

- İstanbul'da derslik başına düşen öğrenci sayısı, 2006'da ilköğretimde 51 iken şimdi 30'a ve ortaöğretimde de 37'den 22'ye inmiş, mesela. Yalova'da da ilköğretimde 26'dan 20'ye, ortaöğretimde de 34'den 18'e inmiş. Türkiye genelinde aşağı yukarı böyle olan bu durum, öğretmenlerin öğrencilerle mümkün olduğu kadar ç ok ilgilenebilmelerini sağlayan bir gelişme… Mustafa, sordu:

- Anlattığınız kadarıyla, eğitimde işler iyiye benziyor. Ancak, muhalefet cenahı her şeyde olduğu gibi eğitim öğretimde de işlerin iyi olmadığını söylüyor. Bu arada Sayın Cumhurbaşkanımızın da zaman zaman milli eğitimde istenilen seviyeye gelmediğimizi vurguladığına şahit oluyoruz… Gülümseyen Halil bey, sözlerine devam etti:

- Muhalefet, var olan her şeyi inkar ya da itibarsızlaştırma derdinde, maalesef. Cumhurbaşkanımızın sözleri de daha fazlasını istediği için yapılanı yeterli bulmamakla alakalı bence… Birçok konuda olduğu gibi eğitim öğretimde de oldukça sıkıntılı dönemler yaşadık. Ülkenin geleceğine yönelik farklı hesapları olanların hakim oldukları dönemlerde kötü şeylere şahit olduk. 1970'lerin sonunda, anarşi olayları sebebiyle adeta kısa süreli kursları bitirenler öğretmen olabildi. Daha sonra, kesintisiz 8 yıl temel eğitim ve İmam-Hatip okulları bahanesiyle getirilen katsayı uygulamasıyla meslek eğitiminin önü kesildi… İhsan, araya girdi:

- Bir yandan da 'meslek eğitimi memleket meselesi' diyorlardı, galiba!..

- Aynen öyle. Bana kalırsa, zaten düşman oldukları İmam Hatipleri bahane ederek gelişen sanayimizin ara eleman ihtiyacı karşılanmasın diye meslek eğitimini baltaladılar. Milletimiz, 'meslek liselerinin önemi artırmak için üniversiteye girişlerine sınırlama getiriyoruz' diyebilen utanmaz yalancılara muhatap oldu o dönemde. Bunların destekçileri bir yandan da meslek eğitimini önemsiyormuş gibi yapıyorlardı. 10 yıl devam eden ve etkilerini halen hissedilen katsayı uygulaması, bu memlekete yapılmış en büyük ihanetlerdendi, bence…

MESLEK EĞİTİMİNDE DURUM…

- Peki hocam meslek eğitiminde durumumuz nedir?.. Soru, Mehmet'ten gelmişti.

- Meslek eğitimi konusuna geçmeden şunu da aktarayım müsaadenizle. Ülkemizde de önem taşıyan PISA ve TIMSS isimli iki ayrı ölçme ve değerlendirme sistemi var. Bunlarda eskiden durumumuz iyi değildi. Ancak son senelerde eğitim-öğretimin yaygınlığı ve erişilebilirliği yanında kalitesi de arttığı için bunlarda da iyi sonuçlar almaya başladık. Amacı, öğrencilerin okulda öğrendiklerini günlük hayatta kullanma becerisini ölçmek olan PISA'nın Fen okuryazarlığı bölümünde 2006'daki puanımız 424 iken, 2018'de 468'e çıkmışız. Yine dört yıllık döngülerle öğrencilerin matematik ve fen bilimlerindeki bilgi ve becerilerini değerlendiren uluslararası tarama araştırması TIMSS'ın 2019 sonuçlarında, 8. sınıflarımız fen ve matematikte 400'lü rakamlardan, orta nokta olan 500'e yükselmişler. Her iki ölçme sisteminde, diğer birçok alanda da benzer başarılar sağlanmış. Bunlar ülkemiz açısından hakikaten güzel gelişmeler… Dinleyenlerin meslek eğitimine odaklandıklarını anlayan Halil bey, konuşmasını sürdürdü:

- Gelelim, meslek eğitimine. Az önce konuştuk 28 Şubat sürecinde birileri birçok şeyin yanında eğitim öğretim sistemimizin de canına okumuştu, malum. Son 20 yıl bir yandan bu dönemin zararlarını gidermek bir yandan da ülkemizi geleceğe daha güçlü bir şekilde hazırlamaya yönelik çalışmalarla geçti. Öncelikle katsayı ve bazı yasaklar kaldırılarak sistem normale döndürüldü ve diğer alandaki gelişmelere paralel bir şekilde eğitim öğretim sisteminin de geliştirilmesi için kollar sıvandı… Katsayı ile ortaöğretimdeki payı yüzde 20'lere doğru düşen meslek eğitimi şu anda yüzde 50'yi bulmak üzere. Meslek Eğitimi konusuna özel bir önem veren Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer'in bu husustaki çabalarının Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından desteklendiği de malum… Mustafa, başka bir hususu hatırlattı:

- Sadece okullarda değil sanayi sektöründe de bu konuda ciddi çalışmalar var galiba…

- İyi ki hatırlattınız!.. Bu konuda Meslek okulları ile sanayi kuruluşları arasında ciddi iş birlikleri var ve bu muhteşem gelişmeler sağlıyor. Öğrenciler öğreniyor, tecrübe kazanıyor ve iş bulma konusunda sıkıntı yaşamıyorlar. Bu arada ücret de alıyorlar… Avrupa ülkelerindeki gibi, bir gün okulda diğer günler işyerlerinde, bir tür çıraklık, kalfalık ve ustalık mantığı ile çalışarak öğrenen öğrencilerin istihdam oranı yüzde 88. Bu kapsamda, 1998'de 250 bin iken, katsayı ile 1999'da 74 bine düşen meslek eğitimi alanların sayısı 2021'de 160 bine ulaşmıştı. Bakanlığın yeni çalışması ile şu anda 670 bini buldu ve kısa sürede 1 milyonu aşması bekleniyor… Halil bey'in yorulduğunu düşünen İhsan:

- Hocam hakkınızı helal edin, sizi yorduk. Son olarak bugünlerde çok tartışılan şu uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik konusuna da bir değinseniz… Halil bey, gülümsedi:

- Bu, batılı ülkelerin çoğunda değişik şekillerde uygulanan, öğretmenlerin bir yandan öğretirken bir yandan da öğrenmelerini hedefleyen bir uygulama… Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik 2006'da TBMM tarafından kabul edilerek kanunlaştığı için, zaten var. Amacı da, öğretmenlerin katıldıkları seminer ve benzeri çalışmaları kariyere dönüştürüp, öğrencilere ve eğitim sistemine daha fazla katkıda bulunmaları... Bir yandan gelirleri de artıyor. İstemeyenler açısından mecburiyet de yok. Gürültü çıkarmaya çalışanların, maksatlarının başka olduğunu düşünüyorum. Daha fazlasını öğrenmekten kim neden rahatsız olsun ki!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.