Parlamenter Sistem'in özelikle de koalisyon dönemlerinde ne gibi sıkıntılara sebebiyet verdiği konusunda bilgi sahibi olmak için çok araştırma yapmaya gerek yok. Sadece 7 Haziran2015 Genel Seçimlerisonrası yaşananlarıhatırlamak, Türkiye'ninCumhurbaşkanlığıSistemi'negeçmeye kararvermekle nekadar doğruyaptığınıgöstermeyeyeter de artar bile. Parlamenter Sistem'den Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçiş konusunun tartışmaya açıldığı günlerde, konuya uzak durmuştu CHP. Meclis aşamasında, siyasi tarihinbenzerini görmediği engellemeyollarına başvurmakla yetindiler.
Referandum süreci başladı artık ve tabir caizse, CHP'liler coşmuş durumda.
İnsanımızı hayır demeye ikna edebilmek için çalışmalara başlamaları normal.
Problem olan, karşı oluşlarınınsebeplerini izah edebilecek kuvvettemakul ve mantıklı argümanlarbulamadıkça yalanlara başvurmaları..
Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne karşı olduklarını cümle alem biliyor zaten.
Ancak hangi sebeplerle karşı oldukları konusu, izaha muhtaç. Bu hususta şu ana kadar zikrettikleri sebeplerin hemen tamamı da, anlamsız. Bu sebeplerin hiç birisi gerçek bir temele dayanmıyor çünkü.
Rejim değişikliği, diktatörlük, parçalanma, eksiklik gibi baştan beri söylediklerinden bazıları konusunda hafif bir geri adım hissediliyor gerçi. Ancak Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ndeaslında olmayan birçok şeyinolduğunu söylerken, olanları da yokilan etmeye devam ediyorlar.
CHP'liler ve özellikle de Genel Başkan Kılıçdaroğlu farkında mıdırlar, bilinmez.
Ama Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin gerekliliği konusunda, 7 Haziran'dayaptıkları ve yapmadıkları çok büyük bir paya sahip.
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri'nin ortaya koyduğu tablo, ancak bir koalisyon hükümeti kurulabileceği şeklindeydi.
MHP ana muhalefet olma arzusu, HDP terörle bağlantısı sebebiyle uzak durunca, seçimin yenilenmesi dışında aklagelen tek yol AK Parti ve CHParasında bir koalisyondu o zaman.
132, 258'den büyük mü?..
İşbaşında AK Parti Hükümeti olduğu için sıkıntı yoktu, şükür. Ancak yine de ülkenin çeşitli sebeplerle kırılgan olduğu bir dönem yaşanıyordu. CHP'liler koalisyonların faziletinden bahsetmeleri ile tanınırlar, malum. Ancak 132 milletvekili ile kendilerini 258 milletvekili olan AK Parti'nin üstünde hayal ederek, gerçekten zor bir durumda olunsabile koalisyon kurulmasını nasılengelleyeceklerini açıkça gösterdiler.
Çok değişik yorumlar yapılıyor olsa da, 7 Haziran sonrası bir koalisyon kurabilme imkanını aslında CHP'nin teptiğini söylemek gerek. 13 yıldır tek başına iktidarda bulunup, oylarıyüzde 41'e inse de halen 258milletvekili ile birinciliği elindebulunduran bir partiye: 'Gel birrestorasyon hükümeti kuralım',yani senin bu zamana kadaryaptığın her şeyi çöpe atalım, yokkabul edelim demenin, aslında'hükümet kurmak istemiyorum'demekten bir farkı olmadığını,çocuklar bile bilir herhalde. Netice olarak 1 Kasım Seçimlerini doğurduğu için ülkemiz açısından faydalı olan bu durum, koalisyonların ne kadarkırılgan ve ülke açısından ne kadarbüyük riskler taşıdığını da, bir kez daha göstermiş oldu. Yüzde 25 oy almış bir partinin yüzde 41 oy almış partiyi güya köşeye sıkıştırarak, kurulacak hükümetin müteharrik gücü olmayı istemesi, dünya siyaset tarihinin gariplikleri arasında yerini almıştır büyük ihtimalle.
Milletimizi karşı çıkmaya çağıran CHP'liler,CumhurbaşkanlığıSistemi'nin ne kadargerekli olduğunu7 Haziran sonrasıkendileriningösterdiklerinihatırlayıp, 'kendim ettim, kendim buldum' şarkısını söyleseler, yeridir...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.