‘İnsanın vatanı başka bir şey’
Ancak Almanya'ya sığınan Can Dündar'ın durumunu anlamak zor.
Almanya gibi kılı kırk yaran bir ülkenin yetkilileri tarafından sitayişle karşılanma, hemen özel bir pasaporta sahip kılınma, Cumhurbaşkanı nezdinde ağırlanma...
İlk bakışta fena değil. Ancak ülkenizde 'vatana ihanet' de içeren bazı hususlardan yargılanıyor ve gittiğiniz yere sırtınızı dayayıp afra tafra yapıyorsanız bu, artık bir daha Türkiye'ye gelmeyi düşünmediğiniz şeklinde algılanmaya müsait bir tavırdır.
Can Dündar'ın böyle düşünüp düşünmediğini bilemeyiz. Ama ülkesinin yöneticileri konusunda son derece şedit tavırlara sahip birisinin, bulunduğu ülkenin yöneticileri ile sıkı-fıkı pozları, akla değişik ihtimaller ve bu arada o ülke için çalışıyormuş düşüncesini getirmeye son derece müsait. Aslen Alman olup, şimdiye kadar kendisini bir şekilde gizledi de, artık yurduna kavuştu ise, durum farklı tabii...
Dünyanın küreselleştiği ve kocaman bir köy haline geldiği bir gerçek.
Ancak yine de insanın doğduğu, büyüdüğü, eşinin-dostunun olduğu memleketini gözden çıkarabilmesi, garip.
90'ların sonunda, Amterdam'dan trenle Hamburg'a giderken Kürt asıllı, solcu ve PKK sempatizanı olduğunu söyleyen birisiyle tanışmıştım.
12 Eylül sonrası, dönemin generallerini kapak yapan Time Dergisinin fotokopilerini dağıttığı için gözaltına alınmış, işkencelerden geçirilmiş ve sonrasında Hollanda'ya kaçmıştı.
Tahsilini artık vatandaşı olduğu Hollanda'da bitiren, bir meslek sahibi olan muhatabım, ilki babasının vefatı sonrası olmak üzere, iki defa Türkiye'ye gelmiş, ikisinde de Hollanda vatandaşı olduğu halde dönüş yolunda uçaktan indirilerek gözaltına alınmış ve yine işkence görmüştü. 'Bana işkence eden polis de Kürt'tü' sözü, söyledikleri arasından unutamadıklarım arasındadır.
Beraber ağladık...
12 Eylül sonrası ülkesini terke mecbur kalan, artık bulunduğu ülkenin vatandaşı olan, Türkiye'ye geldiği iki seferde de gözaltına alınıp çeşitli zulümlere maruz kalan muhatabımla, birkaç saat süren yolculuk boyunca Türkiye'yi konuştuk. Yeri geldi tartıştık, yeri geldi anlaştık.
Yolculuk bitmek üzere iken, konu bir vatan olarak Türkiye bahsine geldi. Bir ara baktım, ağlıyordu...
Şaşırdığımı anlayınca, "Evet çok çektim, ama ne olursa olsun insanın vatanı başka bir şey" dedi ve beraberce ağladık...
Ağızlarını her açtıklarında vatanseverlik nutukları atan ve bu konuda önceliği kimseye kaptırmayanların Can Dündar ve vatanseverlik konusunda ne düşündüklerini bilmiyoruz.
Ancak, kendi ülkesi, devleti ve yöneticileri konusunda düşmanca tavırları olan birisinin, bir başka ülkede bu kadar el üstünde tutulması, kafalarına biraz olsun takılıyordur umarız...
Bu arada yazmayı da ihmal etmiyor Can Dündar. Şu cümleler de son yazdıklarından: "Türkiye'deki durum çekilmez biçimde tırmanıyor.
Türkiye'nin kaderinin değişeceği bir kışa giriyoruz... Bahar, ya despotizm ve darağaçları getirecek; ya özgürlük ve barış... Tamamen bizim vereceğimiz mücadeleye bağlı..." Eskiden 'Mektupla Öğretim' vardı... Can Dündar da 'Mektupla Mücadele' yapacak anlaşılan...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dünya umurunda değil!.. (25.09.2024)
- Her şeye hazır olmak!.. (22.09.2024)
- AB, para mı dağıtacak?.. (21.09.2024)
- Gaziantep: İş bilenin… (18.09.2024)
- Enerjik bir ülkeyiz… (15.09.2024)
- Sayaç çalışıyor (14.09.2024)
- Elini veren kolunu kaptırır!.. (11.09.2024)
- Her şey kontrol altında… (08.09.2024)
- Dev aynası (07.09.2024)
- Ümit dağın ardında… (04.09.2024)