Değişmek mi değiştirmek mi?..

Birkaç gün önce, Şehit Derik Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk'ün evine taziyeye giden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı fotoğrafları yayınlandı. Abdest aldıktan sonra çoraplarını giyerken görüntülenmişti Cumhurbaşkanımız.
Sıradan bir vatandaşın evinde, sıradan bir insan gibi abdestini alan bir Cumhurbaşkanı...
Belli ki ya vakit namazını kılacak ya da şehit kaymakam için Kur'an-ı Kerim okuyacak. O evin ve benzer bütün evlerin sakinlerinin, bu ülkede yaşayan kahir ekseriyetin yani hepimizin yaptığı gibi...
Halkın büyük bir çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, onların yaptığı gibi yapıyor, onlar gibi hissediyor, onlar ne yapıyorsa onu yapıyor ve onlar gibi yaşıyor... Ne bir eksik, ne bir fazla, aynı bizim gibi...
Tam da olması gerektiği gibi yani...
İnsanımızın büyük bir kesimini memnun eden ve aramızda yaşıyor olsalar da ruh kökümüze yabancı ve değerlerimizin hemen tamamıyla kavgalı kesimlerin anlamadığı, böyle giderse de bir türlü anlayamayacağı bir durum bu. Onlar halk gibi davranamadıkları ve zaten davranamayacakları için, halkı kendileri gibi yapmaya zorlayıp duruyorlar çünkü...
Doğrudan ya da çeşitli imalarla insanımızı küçük gören, hakaret eden ve bunun yanında mutlaka kendi istedikleri gibi davranmalarını isteyen ve bekleyen kesimler, birçok şey gibi, Cumhurbaşkanımız ve beraberindekilerin bu halinden de hoşlanmıyorlar.
Bu kesimlerin zaman zaman doğru olanı, yani hep yapageldiklerinin tersini yapmaya çalıştıkları da olmuyor değil.
Ama o zaman da bildik cahillikleri dolaşıyor ellerine ve ayaklarına. Hac günlerinin Kurban Bayramı'na denk geldiği müjdesi vermeye, Kur'an'daki hadislerden ya da Peygamber Efendimiz'in (sav) ayetlerinden dem vurmaya kalkışıyor, rezil oluyorlar.
Tabii başörtüsü ve benzeri dinimizin temel emirlerinin aslında Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde olmadığını, güya ispatlamaya kalkıştıklarında da, aynı şey geliyor başlarına.
Fasit daire...
Malum kesimin partisi olarak bilinen CHP'nin halkla daha yakın temasın gerekli olduğunu düşündüğü anlarda kalkıştığı ataklar vardır. O zamanlarda teşkilatlara gönderilen genel merkez talimatlarında, 'bir eve gireceğinizi zaman ayakkabılarınızı çıkarın', 'girdiğinizde selamun aleyküm diye selam verin', 'kadınların ellerini sıkmaya kalkışmayın'... gibisinden, tavsiyeler yer alır.
Sıradan insanları şaşırtacak türden ve çoğu bu ülkede yaşasalar da insanımızdan kopuk olan CHP'lileri halka yaklaştırmayı amaçlayan tavsiyeler bunlar. Ancak bir şeyi zaten yapıyor olmakla, birileri istedi diye ve bir yerlerden okuyarak yapmak arasındaki ciddi fark sebebiyle, CHP'liler acemilik çekiyor, işi ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar.
Hasılı, siyasete meraklı olup da ülke insanıyla aralarında kan uyuşmazlığı bulunanlar, kendileri değişmek yerine insanları değiştirmeye kalkışıyorlar hep.
Bunu yapmaya çalıştıkça mağlup oluyor ve aynı şeyi tekrar yapmaya kalkıştıkları için de, fasit bir dairede kıvranıp duruyorlar.
Bizim gibi inanan, bizim gibi hisseden ve asıl önemlisi bizim gibi davranan Bir Cumhurbaşkanımız var. Bu şükretmemiz gereken bir husus. Bize ve değerlerimize düşman olanlar, akıllanıp değişmeyi deneseler iyi olacak. Ama onlar içinde bulundukları çıkmazdan hoşnut bir şekilde, değişmek yerine başkalarını değiştirmeye çalışmayı tercih ediyorlar...