Bulanık suda balık avı...

15 Temmuz çeşitli neticeleri yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti karşıtları açısından ciddi bir itibar kaybı da getirdi. Bu kesimler, o günden beri 15 Temmuz gecesi milletçe gösterdiğimiz muhteşem şahlanışı itibarsızlaştırabilmek için algı oluşturma yarışındalar adeta.
Yaşananların darbe girişimi olmayıp bir tür tertip olduğu iddiaları günlerce dolaşımda kaldı, ama tutmadı.
Ortamın bulanık olduğunu düşünenler iddialar listesine yenilerini eklemeyi sürdürüyorlar. 15 Temmuz Gecesi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın FaceTime'la ilk bağlandığı CNN Türk'ten Hande Fırat'ın kaleme aldığı o geceyi anlatan kitaptan hareketle, yeni bir iddianın altı doldurulmaya çalışılıyor şimdilerde.
Aralarında Can Ataklı ve Ertuğrul Özkök'ün de olduğu bazı isimler, 15 Temmuz Gecesi'nin kronolojisi üzerinden yeni sorular üretmeye merak sarmışlar... Darbe ihtimalini haber verdiği bilinen Binbaşı H. A.'nın MİT'E geldiği andan başlayarak girişimin netleştiği saate kadar olup bitenlerin alt alta yazılması ve arasının değişik bir mantıkla doldurulması suretiyle, akla ziyan bir iddia inşa etmeye çalışıyorlar.
Hedefleri, daha evvel cevabı yüzlerce kez alınmış olsa da, 'elde 'bilgi' olduğu halde birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açan darbenin neden engellenemediği' sorusunu tekrar gündeme getirmek.
Bilgi dedikleri, 15 Temmuz günü saat 14,45'te MİT'e gelen Binbaşı H. A.'nın aktardıkları. Söz konusu ismin darbe girişimini 'ihbar ettiği' ve konu MİT Müsteşarı tarafından Genelkurmay'a bildirildiği halde darbenin neden önlenemediği de, iddialarının soru hali.
'F-16 Külliye'yi bombalayacak'
Ancak tam da burada 15 Temmuz'un ardından yaşanan bir olayı hatırlatmakta fayda var: 20 Temmuz'da yapılan MGK toplantısı öncesi MİT'e, 'bir F-16'nın MGK toplantısının yapılacağı cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bombalayacağı' şeklinde bir ihbar maili gelir.
Konu araştırılıp, herhangi bir tehlike olmadığına kanaat getirildikten sonra da ihbarı yapan kişi bulunur. Şahsın, camide namaz kılarken, 'böyle bir saldırı olabilir' diye düşündüğü ve her ihtimale karşı uyarmak için mail gönderdiği ortaya çıkar.
Gazetelere bile hemen her gün değişik bir sürü ihbar geliyorken, 15 Temmuz öncesi MİT'e ve ilgili diğer devlet kurumlarına gelen darbe ihbarlarının haddi hesabı yoktur herhalde. Dolayısıyla, MİT'e gelen binbaşının kendisi ile ilgili görevlendirme emri üzerinden bir darbe hazırlığı olabileceğini söylemesinin, kesinlikle bir darbe hazırlığı olduğu şeklinde anlaşılıp anlaşılmayacağı, yoruma bağlı bir durum.
Konu üzerinde ciddiyetle durulduğunu ve her ihtimale karşı Genelkurmay ile temasa geçildiğini anlatılanlardan öğreniyoruz. Genelkurmay Başkanı'nın, biraz da MİT Müsteşarı'nı rahatlatmak amacıyla, 'ikinci bir emre kadar Türk hava sahasında hiçbir askeri uçağın havalanmaması, havada bulunanların derhal yere inmesi, tank ve birlik hareketlenmelerinin yasaklanması' şeklinde emirler verdiğini de biliyoruz. Tabii Genelkurmay karargahını avuçlarına almış FETÖ mensupları sebebiyle söz konusu emirlerin çoğunun ilgili birliklere ulaştırılmadığını da...
Bütün bunları bilerek, 'darbe neden önlenemedi?' sorusu, iyi niyetli soru mudur, yoksa 'bulanık suda balık avlama' gayreti midir, buna da siz karar verin...