Gazetecilik denilen iş, devlet sırlarını açıklamakonusunda akıl almaz bircüret yanında, terör örgütlerinin açıkça taraftarlığını yapmak ve onunla mücadele eden güvenlik güçlerini suçlartarzda yayınlar yapmahakkı tanır mı sorusu, gündemin en önemli konularından birisi. Bu sorunun cevabı kısaca 'hayır'. Ancak kanunlarınbaşkalarıiçinyazıldığıvekesinlikle kendilerine tatbikedilmemesi gerektiğine inanmış bazıları 'evet' deme konusunda oldukça ısrarlı. Bu kesimin devlet ve devlet sırrı konularına bakışları da oldukça 'kendilerine özel'. Onlara göre, kanunların 'sır' dediği şeyler herkesin ve dış güçlerin de öğrenebileceği haberler(!) mesela. Parlamentodaki bir siyasi partimensuplarının, siyaset yapmakyerine bir terör örgütünün uzantısıgibi hareket etmeleri ve onun her türlü faaliyetini meşru görme yanında, dokunulmazlıklarının sağladığı imkanları bu örgüte yardım ve yataklık etmek için kullanmaları, siyasetin izin verdiği sınırlar içerisinde midir, gündemin ikinci önemli sorusu. Siyasetin terörle arasına sınır koyamaması halinin dünyanın her yerinde açık bir şekilde suç kabul edildiği, malum. Kanunlarınterör örgütü kabul ettiği biryapıyı 'terör örgütü kabuletmiyorum' demenin geçerli birmazeret olmadığı da bilindiğine göre, bu örgüte yardım ve yataklık etmek, hele de milletvekilleri söz konusu ise, ağır bir suçtur. Her iki konuyla ilgili olarak işin hukuk boyutu da bir başka önemli mesele. Yargı'nın hareketegeçmesi halini Yürütme'ninemri ya da talebine bağlamaalışkanlığı, genellikle hoşagitmeyen hallerle ilgilidir. Tıpkı Cumhuriyet gazetesi meselesinde olduğu gibi. Oysa, bu gazetenin sahipliğini deruhte eden vakıfta ciddi sıkıntılar yaşanması ve kanunların 'ihanet' olarak değerlendirdiği bazı yayınlar üzerine harekete geçti Yargı. HDP'lilerin başına gelenler konusu da, bir hukuk devletinin olmazsa olmazlarından. Dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekillerinin ifadeye gitmemeleri durumunda yapılacak başka şey yok çünkü.
Batı'nın şaşı halleri...
Batılı ülkelerin tamamının ülkemizde olup bitenlere şaşı gözlerle baktıkları ve olanlardan çok,bunları nasıl çarpıtabileceklerikonusuna yoğunlaştıkları, artık kimsenin gözlerinden gizli değil. Dostluk, müttefiklik, karşılıklı menfaatlere dayalı iyi ilişkiler gibi sözler yine sarf ediliyor tabii ki. Ancak söyleyenler de duyanlar da, bütün bunların esas niyetleri gizlemekte artık kifayetsiz kaldığının farkında. Hemen her gelişmeye olduğu gibi Cumhuriyet Gazetesi ve HDP'liler ile ilgili gelişmelere de balıklama atladı batılılar. Söz konusu gazetenin sahipliği konusundaki tartışmalar ve özellikle de son dönemlerde terör, devlet sırları gibi hassas konulardaki akıl almaz yayınları, umurlarında olmadı. Dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekillerinin, gidip ifade vermedikleri için gerekenin yapılmış olmasına da, aldırmadılar. Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik uygulamanın batıda birçok örnekleri olmasını gündemlerine bile almayanların, HDP'limilletvekillerinin hukuktanımazlıklarına bakarak, enazından bu konuda ölçülü hareketetmelerini beklemek bir anlamda saflıktır zaten. Sadede gelirsek: Devlet hak edenlere müeyyideler uyguluyor; Batılılar da içimizdeki uzantılarına bu müeyyidelerin tatbik edilmesine bozuluyor aslında... Mesele bundan ibaret...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.