Garip bir çarktır devletmekanizması, ağır çalışır amaçalıştığında durmak bilmez.
Bu da bazıları için ağır sonuçlar doğurur kaçınılmaz olarak. Yirmi beş kuruşluk alacağı için on binlerce lira harcar gerekirse ve alır devlet.
Hakimin karşısına çıkmanız gerekiyorsa, aradan yıllar geçse de çıkarır. Askere almasıgerekiyorsa,yıllarca kaçıpelli yaşınagelseniz de oelbiseyi sizegiydirir.
Garip belki, ama böyle.
HDP'lilerin konumları gereği istedikleri ve kendilerinden istenen her şeyi yapabileceklerini ve Yasama ile ilgili dokunulmazlıkları kaldırılmış olsa bile, kesinlikle normal insanlara uygulananmüeyyidelerle muhatapolmamaları gerektiğinidüşünmeleri, normal gibi.
Arkalarında bulunan ve ellerinden geleni yapmalarını isteyen güçlerin talebi budur onlardan.
Kötüsü gelirse, sahip çıkacaklarını ve bir şekilde baskı oluşturarak adli sistemin kendilerine dokunmalarını önleyeceklerine dair sözler de veriyorlardır muhakkak. Bunu yapmaya çalıştıkları da görülüyor zaten.
Adam ya da kadın, milletvekili.
Kanunlarının yapıldığı ve meselelerin konuşulup halledildiği Parlamentoda siyesi faaliyetlerde bulunması gerekirken, bunun yerine ülkenin yıllardan beridir başını ağrıtan bir terör örgütü ile kucak kucağa duruyor ve kanunların suç saydığı hertürlü melaneti yapmaktan geridurmuyor.
Sık sık dile getirilen uyarılara aldırmamak bir yana, fırsatını her bulduğunda da kamu düzenine, hukuka, yani devlete meydan okuyor. 79 milyonun gözlerinin içinebaka baka suç işleyen ve kendilerinedokunulamayacağı iddiasındabulunanlardan bazıları da hukukçu.
Biliyorlar ki, eninde sonunda çalınacak kapıları. Herhangi bir şekilde açılanbir dosyanın işlem yapılmadankapanma ihtimali olmadığını, hele ortada suç sayılan bir fiil varsa hesabının mutlaka sorulacağını, iyi biliyorlar.
Kasetle gelen ne ile gider?..
Peki ama ağızlarını her açtıklarında 'Hukuk Devleti' vurgusu yapanlara ne oluyor, anlamak mümkün değil.
Teröre bulaşan ve kanunların suç saydığı bu eylemler dolayısıyla dokunulmazlıkları kaldırılan kişilerin ifade vermeye gitmeyince götürülmeleri gerektiğini biliyorlar aslında. Bildikleri için, kendileri gidiyorama gitmemekte ısrar edenlergötürülünce, 'seçimle gelen seçimlergider' gibisinden inciler saçıyorlaretrafa...
Bu mantığın giderek 'kasetle gelenkasetle gider' noktasına ulaşacağınıbile bile hem de...
Hayatın her sahası ile ilgili kuralları olan ve en basit meselelerde bilekamu düzeninin gereklerine aşırıriayetleriyle bilinen Avrupalılar'ınkonuya yaklaşımı, ayrı bir mesele.
Tam istedikleri gibi davranan birilerini kolay harcatmama telaşı onlarınki.
"Sizde olsa..." diye başlayan sorular sormak anlamsız.
Hukuka aykırılıkların kendilerinde olmaması ama başka yerlerde olması için çalışırlar çünkü. 15 Temmuz sonrası, işleyişinizorlaştıran ve karmaşıklaştırancüruflardan temizlenmiş devletçarkı, içeride de dışarıda da gerektiğigibi işliyor artık. İmtiyazsız, sınıfsızkaynaşmış bir kitle olma yoluncaemin adımlarla ilerliyor.
Doğuştan imtiyazlı olduklarını ve dolayısıyla arzu ettikleri her şeyi yapabileceklerini zannedenlerin yanında, "Arkamıza batılıları aldıkbize karada ölüm yok" kanaatinde olanlar da hayatın katı gerçekleriile karşı karşıya olduklarını farketmek durumundalar artık.
HDP'lilerin kanun önüne çıkması; olması gerekiyordu, oldu...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.