Deniz Baykal'ın katıldığı TV programında Başkanlık Sistemi ile ilgili söylediklerini şöyle özetlemek mümkün: 'Türkiye kesinliklebaşkanlık sisteminegeçmemeli. Ancak, CHP'ye rağmen böyle bir gelişme olup da bir başkanlık seçimi yapılacak olursa CHP'nin bir adayı tabii ki olmalı...' Baykal böyle bir şeyi dile getirmemiş olsa da, söylediklerinden anladığımızı bizim ilave etmemizde mahzur yok: 'Ehtabii ki CHP'ningöstereceği bubaşkan adayı da ben olmalıyım...' Baykal'ın, Tarafsız Bölge'de Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmemesi gerektiğini söylerken dile getirdiği argümanların hemen tamamı, tartışılması gereken şeyler. İmparatorluk sonrası oluşturulmaya çalışılan milli devlet, tek parti dönemi,demokrasiye geçiş gibi hususlardasöylediği genel doğruların arasınapek doğru olmadığını kendisininde iyi bildiği birçok yanlış şeysıkıştırıyor çünkü.
Tek parti döneminde zaten fiilenbaşkanlık yapan Atatürk veİnönü'nün başkanlık sisteminiöngörmediklerini söylüyor mesela.
Zaten fiilen başkan olanların, bu konuda bir şey söylemesine gerek varmış gibi.
Yine Atatürk ve İnönü'nün şahsi idareye karşı olduklarını da vurguluyor Baykal. Başkanlıkla idare etmekle beraberbaşkanlığı öngörmemeleri yanında,şahsi olarak idare ettikleri bilinenama şahsi idareye karşı olduklarınıileri sürdüğü isimler üzerinden,aydınlatıcı(!) bir izah dinlemiş oluyoruzBaykal'dan.
Sözün devamında kaçınılmaz olarak Demokrat Parti ve sonraki dönemin önde gelen ileri isimlerine sıra geliyor.
Bayar ve Menderes'in de başkanlık konusuna girmediklerini söyledikten sonra, Demirel'in, hatta Özal'ında başkanlık sistemi konusundatalepleri olmadığını ileri sürüyor.
Programın gazeteci konuklarından Abdülkadir Selvi'nin itirazı üzerine konuyu yumuşatıyor biraz. Aslında başkanlık sistemini düşünüyor olsa bile, merhum Özal'ın bu konuda herhangi bir adım atamadığını vurguluyor.
Duyulması mı kötü, olması mı?
Parlamenter sistemi kurumsallık zannettiği kesin olan Baykal, şahsi yönetim ve kurumsallık üzerine uzun uzun bir şeyler anlatıyor. Ancak, söylediklerine bakılırsa başkanlıksistemine değil, krallık sisteminegeçişi anlamış Baykal. Çünkü eninde sonunda Başkanlık denilen sistemin de ciddi bir kurumsallığa yaslandığını bilmiyor olması imkansız.
Baykal'ın başkanlık konusunu oturtmaya çalıştığı zemin, bu konuyu daha çok Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın istediği şeklinde. Neden olmaması gerektiğini söylerken da yine ağırlıklı olarak bu hususu gündeme getirmeyi seviyor.
Ancak halkın doğrudan seçtiği birisi olarak işbaşında bulunan ve bir sonraki seçimle ilgili de en ufak bir tereddüdü bulunmayan Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan'ın, başkanlığıaslında ülkenin istikrarını kurumsalbir hale getirmek için istediği, belli ki aklının ucunda bile geçmiyor Baykal'ın. Ya da bunun böyle olduğunu bilse de, söylememeyi daha uygun buluyor.
Baykal ve söyledikleri ile ilgili en ilgi çekici nokta ise, kaset konusu sorulduğunda konuşma düzeninin bozulması. Böyle bir şeyinduyulmasının olmasından dahabeter olduğunu kendisi de biliyor muhakkak. Ama eğer Türkiye'de yaşıyorsak, bu tür şeylerin olmasınında önemli olduğunu unutmamak gerek...
Başkanlık sistemi gelir gelmesine.
Ama Baykal'ın CHP'nin başkan adayı olabilmesi, zor...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.