Gölgeler
Herkesçe malum…
Sosyal medya hayatımızın bir parçası artık…
Ama tehlike de büyük…
"Sosyal medya" algı yöneticilerinin çalışma alanı…
Toplumun neyi takip edeceğine, neye inanıp neye inanmayacağına…
Neyin yalan, neyin doğru olduğuna…
Neyin güzel, neyin çirkin olduğuna…
Sanal âlemin kimliksiz, kişiliksiz, klavye donkişotları karar veriyor, maalesef…
Bir kısım medya bir kısım toplumu, merdiven altı söylemlerle istedikleri yöne çekebiliyor…
Örnek mi?
Buyurun, Galler Prensesi Kate'in kaybolması…
İnsan ister istemez şunu soruyor…
"Kate Middleton" olayı Türk milletini neden ilgilendirsin?
Sokakta simit satana, o sitimi satın alan vatandaşa, müşterisini bir yerden başka bir yere götüren taksiciye…
Evinde çorbasını kaynatan ev hanımına…
Gece, kulübesinde fabrika nöbeti tutan güvenlikçiye sorsan…
Galler'in neresini olduğunu…
Kate'in kim olduğunu…
Tanır mı, bu sorulara cevap verebilir mi?
Sanmıyorum…
Haksızlık da etmeyelim…
Şu başlıklara bakar mısınız?
"Gizem"
"İddialar"
"Öldü mü?"
"Öldürüldü mü?"
"Tartışması büyüyor…"
Esrarengiz başlık ve içeriklerle hangimizin dikkatini çekmez ki…
Tamam, haberdir.
Buna itirazım yok.
Galler Prensesi Kate Middleton bir süredir medyadan uzak...
Kayıp olduğu, öldürüldüğü senaryoları bile yazılıp çiziliyor.
Fakat her açtığım haber sitesinde, haber kanalında, radyo frekansında...
Neden gözümüze sokuluyor?
Neden zihnimize işleniyor?
Neden Gazze'den, ülkemizin yürüttüğü terörle mücadeleden, seçim gündeminden, stokçuların-fırsatçıların fahiş fiyat artışından önemli olsun ki?
Kamuoyu meşgul edilerek amaçlanan ne?
Gazze'deki katliamı perdelemek mi?
Bebek ölümlerini sıradanlaştırmak mı?
Evet.
Maalesef evet.
Başka bir cevabı yok bu soruların…
***
Son bir not…
CHP'li seçmenin içinde bulunduğu acizlik...
Sokak röportajı…
Bir hanımefendi…
Uzatılan mikrofona aynen şu cümleleri sarf ediyor.
"Bodrumda yine CHP kazacak ama istemeden vereceğiz. Zaten bunu bildikleri için böyle adaylar gösteriyorlar" diyor…
Akıl alır gibi değil…
Ne demek istemeye istemeye oy vermek…
Kime ne?
Kimi, ne ilgilendirir?
İnsanın kendi iradesine pranga vurmak değil mi bu?
Ve maalesef, bu hanımefendi yalnız değil…
Hatırlatalım…
Seçim…
Hangi parti olursa olsun…
İster A, ister B partisi…
Seçim, istediğini seçmek, istemediğine "Artık yeter, git" demek değil mi?
Pehh…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.