CHP Genel Başkanı Özel, grup başkanvekilliği dönemindeki "polemikçi" tarzından farklı bir siyaset üslubu sergiliyor.
31 Mart yerel seçimleri öncesinde başlattığı bu tarzı seçim sonuçlarını değerlendirirken de devam ettiren Özel'in bunu neden yaptığı ve daha önemlisi nereye kadar sürdüreceği merak ediliyor.
Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın makamına saygı gösteren, randevu isteyen, diyalogdan ve müzakereden bahseden ve kutuplaşmayı bitirmenin faziletlerine değinen bir söylem kullanıyor.
"Beştepe'de de görüşürüm" diyerek CHP'nin eski yaklaşımını terk ediyor.
23 Nisan akşamı TBMM'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı dahil bazı genel başkanlarla çay içmesiyle bu süreç yeni bir aşamaya geçiyor.
Özel'in Erdoğan ile görüşme kararlılığı, CHP'nin cumhurbaşkanlığı sistemini sorgulayan politikasını değiştiriyor.
Eski genel başkan Kılıçdaroğlu, "Saray ile müzakere edilmez, mücadele edilir" çıkışını yapsa da Özel, bu söylemini ve siyaset tarzını en azından bir süre daha devam ettirecek.
Anlaşılan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı sermayesini ya da kutuplaşmayı yumuşatmanın CHP'ye yaramayacağı görüşünde.
***
Özel'in amacı ne?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini muhatap almasının genel başkanlığını güçlendireceğini düşünüyor olabilir.
Özellikle İmamoğlu karşısında.
Ya da CHP'deki "değişim" iddiasını üslup ile de destekleme çabasında olabilir.
Bunun yerel seçimlerde başarıya götüren bir unsur olduğunu düşünüyor olabilir.
Kendisine verilen kampanya taktiklerini seçim sonrasında devam ettirmenin olumlu geri dönüşlerini de alıyor olabilir.
Elbette Özel'in yanı sıra önde gelen CHP'lilerin seçim başarılarını değerlendirme konusundaki dikkatleri, seçmene ulaşmak için gösterdikleri gayret ve dini sembollere müracaat etmeleri "ortak bir tutum" olarak gözden kaçmıyor.
Bu tutum tartışılmış ve çalışılmış bir dosyanın ürünü gibi görünüyor.
CHP'nin değişimini "sol ya da Atatürkçü ideoloji" ile değil seçmene şirin görünecek bir psikolojiyle doldurma gayreti öne çıkıyor.
Ayrıca bu çalışılmış gündemin bir parçası da CHP'nin sosyal belediyeciliğe ağırlık vererek ekonominin gidişatını muhalefet etmek için kullanacak olması.
***
Özel'in yeni siyaset tarzı ikili bir yaklaşıma dayanıyor.
İlki, iktidar ile diyalog kurarak ülkenin meselelerini müzakere etmek istiyor.
İmamoğlu ve Yavaş karşısında elini güçlendiriyor.
İkincisi ise hem Özel'in grup başkanvekilliğini hem de Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığını hatırlatan bir üslup.
"Emekliler ve gençler için miting yaparım" cümlesi her an yollara veya meydanlara çıkma işareti veriyor.
Sözgelimi "yeni anayasadan önce mevcut Anayasa'ya uyulması gerektiği" cümlesi Kılıçdaroğlu repliği.
Bir diğer dikkat çeken husus Özel'in "erken seçim" söylemini hızlıca değiştirmesi.
31 Mart'ın ertesindeki konuşmalarında "erken seçim" çağrısı yapmayı reddeden Özel son konuşmalarında "milletin istemesi durumunda haydi seçime derim" noktasına geldi.
***
Peki liderlerin görüşmesi ve mevcut üslup yumuşaması yeni bir siyasi iklim getirir mi?
Bunun cevabını verebilmek için önümüzdeki birkaç ayın kritik gelişmelerini görmeden söyleyemeyiz.
Yeni Anayasa tartışmasını, Irak'ta PKK'ya operasyonu, tasarruf politikalarının ve ekonominin gidişatının sonuçlarını, CHP'nin bunları nasıl siyasallaştıracağını ve DEM Parti'nin kimlik siyasetinin seyrini görmek gerekiyor.
Özel'in CHP'de oluşturmaya çalıştığı yeni siyaset tarzı arayışının kaderi de bu bağlamda netleşecek.