Geçtiğimiz pazar günü İYİ Parti'nin olağanüstü kurultayından yeni genel başkan olarak Müsavat Dervişoğlu çıktı. Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı, İzmir MHP İl Başkanlığı, MHP Genel Başkan Adaylığı (2012), İYİ Parti Genel Başkan Yardımcılığı ve Grup Başkanvekilliği yapan Dervişoğlu, eski genel Başkan Akşener'in de desteğini alarak zorlu bir sürecin yönetimini devraldı. İYİ Parti'nin 31 Mart seçimlerinden yüzde 3.76 alarak yenilgi ile çıkması Akşener'in olağanüstü kurultaya gitmesinin ve yeniden aday olmamasının temel nedeni elbette. Fay hatları üzerinde
kurulan İYİ Parti'nin Akşener döneminde yürüttüğü 2019 ve 2023 ittifak siyaseti bu partiye hiç iyi gelmedi. Masadan kalkmak da masaya yeniden oturmak da kırk katır mı kırk satır mı misali İYİ Parti'nin aleyhine çalıştı. Ve masaya oturan diğer sağ partiler gibi İYİ Parti de CHP ile yaptığı ittifaktan dolayı seçmenini kaybetti. Dahası, CHP'nin merkez sağ seçmene ulaşmasında aracı oldu ve özellikle İmamoğlu ve Yavaş gibi belediye başkanlarının İYİ Parti yönetimine rağmen seçmenini kendisine çekmesine fırsat oluşturdu.
***
Akşener'in Mayıs 2023 seçim yenilgisinden ders alarak
"hür ve müstakil" siyasete yönelmesi son hamleydi. Ancak CHP ile önceki ittifak yakınlaşması sebebiyle yakın zamandaki yerel seçimlerde bu yeni siyasetin seçmen tabanını metropollerde partiye geri çekmesi çok zordu ve beklenen büyük oy kayıpları gerçekleşti. Şimdi kritik mesele yeni Genel Başkan Dervişoğlu'nun nasıl bir yol izleyeceğinde. 2028'e giden önümüzdeki dört yılda seçim yok. Parti siyasetinin çok önemli olacağı dönemde İYİ Parti, 38 milletvekili ile Meclis'te grubu olan beşinci büyük parti durumunda. Partisini bir arada tutabilirse Dervişoğlu, siyasetin gidişatına etki edebilecek bir milletvekili sayısına sahip. "
Hür ve müstakil" siyaset takip etmesi beklenen Dervişoğlu'nun delegeden oy almak için sarf ettiği
"Sizlere yalvarıyorum. Allah rızası için diyorum. Türkiye'nin meydanlarında Tayyip Erdoğan'la hesaplaşmak istiyorum. Bana o gücü verin" cümlelerini çok önemsemiyorum. Zira Dervişoğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden siyaset yapmanın etkisinin çok azaldığını bilmemesi mümkün değil. Nitekim CHP Genel Başkanı Özel'in, Kılıçdaroğlu'nun kutuplaştırıcı tavrını terk ederek müzakere ve diyaloğa ağırlık vermesini görmemesi beklenmez.
***
Dervişoğlu yönetimindeki İYİ Parti'nin merkez sağda konumlanma ve üçüncü yol arayışının önündeki asıl tehlikenin Özel tarzı siyaset olduğu görüşündeyim. Zira Özel tam da Cumhur İttifakı ve CHP'yi aynı anda eleştiren "
üçüncü yol siyasetinin" alanını doldurmaya niyetlenmiş görünüyor. Yani İYİ Parti başta olmak üzere diğer sağ partilerin hedeflediği alanı kapsamaya ve buradaki seçmen gruplarına açılmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın makamına saygı gösteren Özel karşısında Dervişoğlu kurultaydaki söylemini devam ettirirse boşa düşer. Özel'in emekliler, gençler ve ekonomik sorunlar üzerinden bir tür üçüncü yol tarzı muhalefet yapması İYİ Parti gibi aktörleri etkisiz kılabilir. Seküler sağ seçmenini de CHP'ye kaptıran İYİ Parti hür ve müstakil siyaseti, yani üçüncü yolu nerede ve nasıl konumlandıracak. Cumhur İttifakı'na daha fazla kayarak mı? CHP'nin etkili muhalefet yapamadığını öne çıkaran daha sert bir söyleme yönelerek mi? DEM Parti'nin Kürt milliyetçiliği üzerinden üçüncü yol siyaset yapma şansı, tüm marjinallik riskine rağmen, İYİ Parti'den daha fazla görünüyor.
Erdoğan-Özel görüşmesinin ve yeni anayasa tartışmalarının konuşulacağı günlerde kendisini hızla toparlayacak İYİ Parti'nin yine de siyaset şansı olduğunu söylemeliyim. Özel'in yeni yaklaşımının nereye varacağını görmek gerekir. Özel yönetimindeki CHP ve Dervişoğlu yönetimindeki İYİ Parti ile DEM Parti ve YRP gibi partilerin yeni/farklı siyaset iddialarının ilk sınavları yeni Anayasa tartışması ve Irak'ta PKK'ya operasyon olacak.