Bugün ramazan ayının beşinci günü. Gazze'de hâlâ ateşkes yok ve İsrail gıda yardımı bekleyen Filistinlileri öldürmeye devam ediyor.
Dün İsrail askerleri El-Kuveyt kavşağında bir torba un alabilmek için toplanan Filistinlilerden 6'sını öldürdü, 83'ünü yaraladı.
Bu ilk değil, ne yazık ki son da olmayacak.
Daha iki gün önce aynı kavşakta yardım arayan 7 Filistinli öldürülmüş, 20'si yaralanmıştı. 29 Şubat sabahı ise İsrail askerleri yardım bekleyen 118 Filistinliyi katletmişti. Dikkat edin, öldürülen Filistinliler Hamas ya da Kassam Tugayları mensupları değil, açlıktan çocukların öldüğü Gazze'de yardım arayan Filistinliler... Gazze'de hastanelerin, okulların ve BM kurumlarının bombalanmasını engelleyemeyen dünya şimdi de yardım bekleyenlerin katledilmesini seyrediyor. Hem de uzaktan da değil, canlı yayında izliyor...
***
Filistin halkının sistematik şekilde aç bırakılması ve öldürülmesi karşısında ABD ve Avrupa hâlâ Gazze'de ne ateşkesi ne de insani yardımı sağlayabilmiş değil. ABD'nin geçici liman kurma kararı da havadan yardım atma çabası da gerekli insani yardımı temin etmiyor. İngiltere havadan yardım sivillere zarar veriyor gerekçesiyle Gazze'ye paraşütle yardım indirme kararından vazgeçmiş.
Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail'den "bölgeye yardım yağdırmasını" bekliyor.
Başkan Biden'a rest çeken Netanyahu'nun Refah'ta operasyon yapması durumunda mevcut durum daha da ağırlaşacak.
Maalesef İsrail'in yardım bekleyen Filistinlileri öldürmesine dünya "artık yeter" demiyor, diyemiyor. Batılı ülkeler insan haklarına dair bütün söylemlerini, değerlerini imha eden bir katliamı durdurmuyor. İslam dünyası ablukayı kıracak bir insani yardım inisiyatifi için Batı üzerinde bir etki oluşturamıyor. Yaşadığımız sefalet günümüz dünyasının kavramlarını tersyüz edecek kadar derin.
İnsan hakları evrensel değerler olarak sunulmuştu dünya halklarına. Şimdi Filistinlilerin açlıkla, yardım beklerken İsrail kurşunlarıyla öldürülmesini kim hangi söylemlerle açıklayabilir? Filistin halkına reva görülen bu soykırımın hem bölgemizde hem de dünya genelinde ciddi sonuçları olacak. İsrail'i kayıran bu ikiyüzlülük yarın daha da güçlenecek nefret söylemlerini, ırkçılığı, radikalizmi ve şiddeti hangi söylemle durdurabilecek.
***
Bugün 15 Mart... İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü... Dün, RTÜK'ün düzenlediği 4. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu'nda İslamofobiyi ve Gazze'yi konuştuk. Malum, Müslüman birey ve toplumların uğradığı ayrımcılık ve saldırıları tarif etmek için kullanılan İslamofobi kavramı yeterli bir kavram değil. Doğrusu, "İslam ve Müslüman karşıtlığı." Batı'da yeni sağ akımın yükselişine paralel olarak İslam karşıtlığı artıyor. Bu tehdit sadece Batı ile sınırlı da değil. Hindistan başta olmak üzere Batı dışı dünyada hatta Müslüman ülkelerde de İslam karşıtlığı güçleniyor.
***
Gazze ve İslam karşıtlığı arasında ne ilgi var denilebilir. Elbette bugün Gazze'deki soykırım sebebiyle dünya halkları nezdinde Filistinlilere yönelik sempati üst düzeyde. Ancak madalyonun diğer yüzünde Filistinliler özelinde bütün Müslümanlara yönelik nefret ve düşmanlık dalgasında da bir artış yaşanıyor. Filistin direnişinin terör ile mahkûm edilmesi ve İsrail'in katliamlarına bu derece sessiz kalınması özünde İslamofobik bir yaklaşım. Batı medyasının Gazze konusundaki sansür ve dezenformasyon yüklü haberciliği de bir tür İslam karşıtlığı içeriyor. Fransız Liberation (Liberasyon) dergisinin Gazze'de açlıkla boğuşan sivillerle dalga geçtiği karikatür bunun en çarpıcı ve somut örneği oldu. Aklımızı dumura uğratan günlerden geçiyoruz. Bu ramazan hüzün ve elem dolu.