Bir kasırganın geldiği tespiti Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e ait. Bu ifadeyi El Pais gazetesine verdiği röportajda AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'i "tamamen İsrail yanlısı duruş sergilemekle" suçlarken kullandı. Borrell, AB'nin Rusya-Ukrayna savaşına ve İsrail'in Gazze'deki katliamlarına yönelik politikalarının yüksek maliyetler ürettiğini belirterek "Batı'da bir kasırganın yaklaştığı" öngörüsünde bulunuyor.
Dante'nin İlahi Komedya'sına atıfla "şiddet çemberinin" geldiğini belirten Borrell, "çok geçmeden Avrupa uyanmak zorunda" diyor. AB çevrelerinde Von der Leyen'in İsrail'e koşulsuz desteğine duyulan tepki biliniyor ve bunun bir örneği "Bayan Soykırım" tabiriyle ifade edildi.
Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'in soykırım ile yargılanması sürüyor. Ancak bundan daha önemli bir husus var. ABD ve AB'nin Gazze'deki katliamlara göz yummasına Batı toplumlarında gösterilen tepki giderek yaygınlaşıyor. Sözgelimi Amerikan genç nüfusunda "İsrail'in Filistinlilere soykırım uyguladığı" algısı yerleşmiş durumda. Bu itibarla Borrell,
Batı ve Avrupa için "kasırga" uyarısında bulunmakta çok haklı. Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa'nın güvenlik mimarisini altüst etti. Kıta elitlerinin kafası karışık. Önümüzdeki onlu yıllar boyunca uğraşmak zorunda oldukları Rus tehdidi olgusunun farkındalar.
***
ABD ve NATO'ya dayanmakta gören Atlantikçilerle eninde sonunda Avrupa'nın başının çaresine bakmak zorunda kalacağını düşünenler ayrışıyor. Yine
Fransa'nın "stratejik otonomi" kavramlaştırması ile Avrupa gökyüzü kalkanı inisiyatifi vesilesiyle Doğu Avrupa ülkelerinin kaygılarına hitap eden Almanya'nın bakışları tam örtüşmüyor. Her hâlükârda NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve Alman Genelkurmay Başkanı Breur'in söylediği gibi Avrupa elitleri önümüzdeki on yıl için daha fazla silahlanmaktan başka bir çare görmüyor. Kovid-19 salgını ile dengesi bozulan uluslararası sistem
Rusya- Ukrayna savaşı ile büyük güç çekişmesine savruldu. Ukrayna'da milyonlar göçmen hale gelirken savaşın yıllar sürebileceği bir denklem oluştu. Rusya yenilmeyecek ama kazanmasına da müsaade edilemez. Beklendiği gibi bu savaş yeni çatışmaların oluşacağı güç boşlukları doğurdu.
7 Ekim 2023 sonrasında yaşanan İsrail-Filistin çatışması da dünyanın tüm bölgelerinde dondurulmuş olan ya da düşük yoğunluklu haldeki çatışmaların birden katliamlara dönüşebileceğini gösterdi.
***
Halen ateşkes görüşmeleri sürmekle birlikte Netanyahu Hükümeti Refah'ta askeri operasyon yapmaktan vazgeçecek gibi görünmüyor. İsrail'in Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı istikrarsızlığa sürükleyen bu yaklaşımından Batılı hükümetler de memnun değil.
Biden Yönetimi Kasım seçimlerine giderken
Netanyahu'yu durduramamanın maliyetlerinin arttığının farkında. Ancak İsrail lobisinin Amerikan siyasetindeki ağırlığı siyasetçileri susturuyor. Batı toplumlarında sıklıkla İsrail'in katliamlarını telin eden gösterilere şahit oluyoruz.
Ortadoğu toplumlarında aynı hareketlilik yok. Buradan hareketle Gazze'deki katliamların önemsenmediği sonucunu çıkarabilir miyiz?
Elbette hayır. Bölgede Arap isyanları öncesi tehlikeli bir sessizlik var.
İsrail'in Refah'ta 1,5 milyon Filistinliyi imhaya yönelmesi durumunda birçok Arap ülkesini çok sıkıntıya sokacak hareketlilikler ve çatışmalar yaşanabilir. Bölgedeki rejimlerin Avrupa ülkelerinden daha kırılgan olduğu unutulmamalı. Borrell, Batı için kasırga uyarısında bulunuyor ancak daha büyük bir kasırganın Ortadoğu'da patlamayacağı garanti edilemez.