Başkan Erdoğan dün Beştepe'de yeni yargı reform paketini açıkladı. Yargı Reformu Stratejisi Belgesinin amacı, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ile adalet hizmetlerinin iyileştirilmesi.
Bu minvalde ifade özgürlüğüne güvence, erişim engellemelerinin sınırlanması ve tutuksuz yargılama konularında mevzuat paketleri hazırlanıyor. Hukuk fakültesieğitimi 5 yılaçıkarılırken hakimve savcı yardımcılığıgetiriliyor. İstinafmahkemelerinin güçlendirilmesindenuzlaşmauygulamasının genişletilmesineve noter sayısınınartırılmasına kadar birçok düzenlemehayata geçiyor. Açıklanan belge AK Partidöneminde yargı reformu alanındaki üçüncüstrateji belgesi. İlk ikisi 2009 ve 2015 tarihliydi. Bu yönüyle sözkonusu belge AK Parti iktidarının reform iradesinin yeni bir dalgası.
***
Erdoğan'ın yargı reformunu açıklarken yaptığı AB vurgusu gözlerden kaçmadı: "Türkiye'nin AB üyeliği sürecindeki en büyük kazanımlarından birisi de reform paketlerini geliştirmiş olmasıdır... Bu belgenin hazırlığında da AB kriterleri gözetilmiş olmakla birlikte ülkemizin demokrasi, adalet ve insan hakları talepleri göz önüne alınmıştır."
Bu belgenin AK Parti'nin reformculuğunu kaybettiği argümanlarına da bir cevap olduğu açık. Başkanlık sistemine geçişlekurumları yeniden ele alma iradesiningöstergesi olduğunu söylememeliyiz.
Bu yönüyle, reform ile mücadele iradesinin sentezini yansıtıyor.
***
Hatırlayalım, AK Parti 2002 yılında reformcu bir parti olarak iktidara geldi.
1990'ların birikmiş ekonomik ve siyasal sorunlarını yapısal reformlar, demokratikleşme ve sivilleşme hamlesi ile çözüme taşıdı.
İktidarının ilk döneminde AB Sürecinin gereklerini ülkenin dönüşüm ihtiyacının katalizörü olarak gördü. 2007'den itibaren AB tam üyelik müzakereleri Fransa ve Almanya'daki iktidar değişimi ile önce yavaşladı, sonra durdu. Türkiye buna rağmen, Kopenhagen kriterlerini, Ankara kriterleri olarak gördü ve reformlara devam etti. Ancak sivilleşme ve demokratikleşmeyeyerleşik vesayet yapıları ciddi birdirenç gösterdi. 2007 cumhurbaşkanlığıseçimi ve 2008 kapatma davası bu yapılarınAK Parti'ye meydan okumalarıydı.
Sözkonusu meydan okumaları aşan AK Parti, reformun mücadele azmi olmadan gerçekleşmeyeceğini gördü. 2009'dan itibaren bu mücadelenin uluslararası alanda da olması gerektiği netleşti. 2013'de Arap isyanlarının Suriye'de kışa dönmesi ile güvenlik öne çıktı. Gezi olayları ve 17-25 Aralık yargı darbe girişimi ile sadece reform iradesinin yeterli olmadığı anlaşıldı. Hatta reform alanlarının iç ve dış muhalif çevreler tarafından kullanıldığı fark edildi. İç ve dış saldırılarla türbülansa sokulan Türkiye, demokrasisini Erdoğan liderliğinde mücadele ederek korudu.
***
15 Temmuz 2016'dan sonra darbecilerle ve FETÖ ve PKK terörü ile mücadele etmek sadece müdafaa gündemi oluşturmadı.
16 Nisan 2017 referandumu ve 24 haziran seçimleri ile yeni sisteme geçildi. Yani reform ile mücadele sentezlendi. İşte Erdoğan'ın dün açıkladığı yargı reformu stratejisi AK Parti siyasetinin pratikten yola çıkarak bulduğu formülü temsil ediyor. Türkiye hem güvenliğini sağlayarak dış saldırılarla mücadele edecek.
Hem de mücadele sırasında yıpranan kurumların toparlanması için reform sürecidevam edecek. Hayatın somut gerçeklerini görmeyen liberal reform söylemi uygulanamaz.
Hukuk devleti ve kurumlara güveni tesis etmek mücadele siyasetinin bir parçasıdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.