BU memleket çok acılar, çok ihanetler yaşadı. Ecdadın can ve kan vererek bizlere armağan ettiği bu topraklar çok çile çekti. Canlarını feda eden dedelerine sövenlerin devşirileceği bir ülkeye dönüşeceğimiz 100 yıl önce anlatılsaydı ecdad herhalde kahrından ölürdü.
Bu memleket "Ahh keşke İngilizler İstanbul'dan çekilmeseydi de asil Britanya İmparatorluğunun mandası olsaydık" diye makale yazan gazeteciyazar- entel-kuntelleri gördü.
İngiliz elçinin İstanbul'a gelişi sırasında büyük karşılama töreni düzenleyen ve bunu gururla kitaplara konu eden CHP milletvekillerine tanıklık etti. O İngiliz elçinin karşılanışında arabasına at olmak için birbirini ezen, elçiliğe kadar elleriyle çekerek götüren CHPli gençlere şahit oldu.
Bu memleket Meclis'te "Eyy Amerika... Dünya medeniyetini koruyan yüce ülke" diye Washington'a "Şakşak" yapan CHPli milletvekilinin bir süre sonra darbeyle Başbakan yapıldığı günleri yaşadı.
O Başbakan, bu ülkenin Meclisi'nde ABD'nin asil bir rol oynayarak Türkiye'yi nasıl şereflendirdiğini ballandırarak anlatıyor, İngiltere ile birlikte dünyayı en ahlaklı biçimde nasıl yönettiğini haykırıyordu gururla.
Bu memleket, İngilizci- Almancı diye birbirine giren paşaların bolluğunu gördü, asla hayrını göremedi. İngiliz-Fransız konsolosluklarına sığınıp "Beni kurtarın" diye yalvaran nice paşanın bu ülke insanına "Kahraman" diye yutturulmasına seyirci oldu. Türkiye'nin Amerikan mandası olmasını isteyen CHPli lider tarafından bile yönetildi. Meclis'te "Batı medeniyetine erişebilmek için resmi dinimizin Hıristiyanlık olması gerekir" diye konuşan CHP'li milletvekillerini dahi gördü. Amerika'nın bu ülkeye müdahale etmesini talep eden "Ne duruyorsun hala" diyen CHP milletvekilleri fışkırdı bu topraklardan. CIA'ya çalıştığını itiraf eden MİT başkanı bile çıkarttık içimizden. Türkiye ne zaman Batı'ya rest çekse "Aman onları kızdırmayalım" diye ortalığa saçılan monşerler enflasyonu yaşadık.
Bu memleket nelere tanık etti nelere... O İstanbul Eyüpsultan'daki Pierre Loti Tepesi'nin eski adı İdrisi Tepesi'ydi.
Yavuz Sultan Selim Han'a büyük destek vererek Doğu Anadolu'nun Osmanlı toprakları olmasını sağlayan büyük Kürt Alimi İdris-i Bitlisi Hazretlerinin anısına verilmişti o ad... Kalktık onu sildik, Çanakkale savaşında Türk öldürmeye gelen Pierre Loti'nin adını verdik "Büyük Türk dostu" diyerek hem de... Halbuki sadece darbeci-İttihatçı dostuydu.
İstanbul'a geldiğinde Batı hayranı ittihatçılar onu limanda büyük coşkuyla karşılamışlardı.
Peşinden gittiği darbeci öldürülünce koşarak dilekçe verdi, Fransız ordusuna katıldı. "Türklerin öldürülmesinde ben de varım" dedi. O bir Fransız Albaydı. Onu bir Türkiye sevdalısı ve kahraman olarak tanıttılar bize.
Halbuki hatıra defterlerinde "Cenevre'deki Türkiye konsolosluğu aracılığıyla Fransız hükümetiyle Türkiye arasında büyük gizli dolaplar çeviriyorum, Elisee'yle İstanbul arasında büyük entrikalar düzenliyorum" yazıyordu.
Hala o Türk öldürmeye gelen Fransız casusun adını taşıyan tabela Eyüp Sultan hazretlerinin dibinde Haliç'i selamlıyor.
Selçuklu Sultan'ı 1.
Kılıçaraslan'ın ömrü Haçlılarla savaşla geçti.
Yanında Kürt ve Araplar da oluğu halde nice kahramanlıklara imza attı. Bugün yaşadığımız topraklarda nefes alıyorsak onun ve yiğitlerinin verdiği canlar sayesindeydi. Ancak önceki gün Silvan'ın DEM'li belediyesi bu ilçede ilçe meydanına verilen 1.Kılıçarslan ismini değiştirdi. Rindexan adlı bir isyancının adını koydu.
İçişleri bakanlığı bu ecdad düşmanı girişime tavır alarak isim değişikliğini durdurdu da rahat nefes aldık. Ancak dedik ya birileri bu ülkede ekmek yiyip memleketine sövmeyi adeta görev edinmiş durumda.
Rahat dururlar mı? Nitekim bir baktık önceki gün İzmir'in CHP'li belediye başkanı bir elemanı İZSU Strateji ve Geliştirme Daire başkanlığına getiriverdi.
Yeni İZSU yöneticisi eleman terörist PKK destekçisi ve devlete "Katil" diyen tweetler atıyordu. Devletin katil olduğunu öne sürecek kadar gözü dönene devletten maaş bağlayan bir CHP'li belediye başkanına da tanıklık ediyordu bu memleket.
Yıllarca ABD'de elçilik yapan ve şimdilerde CHP milletvekili seçilen bir zat da kalktı, "Mavi Vatan masaldır" dedi.
Yunanistan gazeteleri "Hurra" diyerek manşet çekti. CHP milletvekili hızını alamadı, İsrail soykırımına karşı çıkanları "Yanaşma kalabalıklar" diye nitelendirdi. Daha da ileri gitti, "Biz Abbas'ı ağırlarken, bir başka ülkenin istihbarat başkanı, Türkiye olarak tamamen devre dışı kaldığımız Hamas rehine müzakerelerini birlikte yürüttüğü CIA başkanından üstün işbirliği ödülünü alıyor.
Ne acı değil mi? Türkiye, Filistin meselesinde hiç bu kadar aciz kalmamıştı" dedi. CIA'dan madalya almayı bir üstünlük olarak gören bir CHPli ile karşı karşıyaydık. 100 yıl önce Meclis kürsüsünden "Dünya medeniyetini koruyan yüce ülke Amerika" diye konuşan CHP milletvekilinden 100 yıl sonra bir başka CHP milletvekili "CIA'dan ödül alamadık" diye ağlıyordu adeta. CIA madalyasını başarı olarak lanse ediyordu.
Üstelik CHP Genel merkezi iktidar oldukları takdirde onu Dışişleri Bakanı olarak görüyordu.
Bu Batı hayranı "İttihatçı" zihniyete yol verenlerin büyük vebali vardı. Bizim bu topraklarda rahat nefes alabilmemiz için canlarını veren Ecdad onları asla affetmeyecekti. Bu fani dünyada kim ne ekerse, kim memleketine zulmederse, gerçek hayatta sadece onu biçecekti. Dünya bir rüyaydı.
Uyandığımızda kaybedenler "Batı medeniyeti efendimizdir" diyenler ve onlara yol verenler olacaktı!