AMERİKAN NBC kanalında bir haber vardı. İsminin verilmesini istemeyen yetkililer "Netenyahu yönetimi yüzünden hayal kırıklığı yaşıyoruz" diyordu. Tonlarca silah gönderdikleri Netenyahu'nun kasaplık yapacağını ve soykırımda Washington'u da ortak edeceğini düşünememişlerdi. Yani dünyada aptal ve savaş suçuna ortak bir ülke haline gelmişler, kendi kuyularını da kazmışlardı.
Belki de yargılanacak hale düşeceklerdi. Zaten dünya kamuoyunun vicdanlarında "KATİL" olarak mahkum olmuşlardı.
İsrail soykırımına tüm yeryüzünde büyüyen öfke ve nefretin de ortağı olmuştu koskoca ABD.
Şimdi üst düzey yetkililer röportajda "İşi gücü bıraktık, Netenyahu'yu nasıl durdururuz onu konuşuyoruz. İsrail'e karşı koz olarak silah ve mühimmat tedarikini yavaşlatmayı ya da durdurmayı değerlendiriyoruz" diyordu. Gazze'de ölen binlerce çocuk ve bebeğin kanında Amerikan bombalarının imzası vardı.
Dünyaya rezil, kepaze olmuşlardı. Daha da ötesi katilin silah arkadaşı durumuna getirilen SÜPER AHMAK durumuna düşmüşlerdi. Beyazsaray'ın resmi yayın organı ise "ABD'de seçmen iç politikaya odaklıdır.
Dış politikayı önemsemez. Ancak son aylarda dış politika da seçmen tercihlerinde önemli bir noktaya geldi" diye yazıyordu. Yani, dış politikada İsrail'in kuyruğuna binerek, esir alınmış, işgal edilmiş bir Washington'un, Tel Aviv yüzünden Biden'e seçime kaybettirebileceği ima ediliyordu.
150'den fazla ülkede 800 üssü olan ABD 220 bin askeri için yurtdışında trilyon dolarlar harcıyordu.
Böyle bir ortamda Gazze katliamı başladığından beri ABD üslerine tam 170 saldırı gerçekleşiyordu.
Son olarak Irak-Lübnan sınırında bulunan ABD üssü dronla vuruluyor, 3 ABD askeri ölüyor, 40'ı da yaralanıyordu. Ektiklerini biçmeye başlamışlardı.
İsrail'in oyuncağı olmak onlara pahalıya patlamaya başlamıştı.
Batağa çekiliyorlardı.
Sırf cücük kadar İsrail'in güvenliği bahanesiyle Irak'a girmişlerdi. Şimdi Irak Şii nüfusuyla hızla İranlaşıyor, Tahran'ın kontrolüne giriyordu.
Irak'tan gelen dronla 3 askeri öldürülünce de ABD "Bizi Irak'taki İran yanlısı Şii militanlar vurdu" diye ağlıyordu.
İran Yemen'e müdahale edince, Washington Amerikan kuklası BAE ve S.Arabistan'ı oraya sürmüştü. İran'la Suudları ve BAE'yi çarpıştırmıştı.
Bu savaş da İran'a yaramış, bölünen Yemen'de onlara alan açmıştı. Suriye'ye giren ABD, yine İran'ın bu ülkeye Hizbullah militanları ile yerleşmesine yol açmıştı.
Washington Ortadoğu'da nereye müdahale etse İran'a yarıyordu. Bu yetmezmiş gibi bir de İran'ın kontrolündeki örgütler Amerikan askerlerini öldürüyordu.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken de dün "1973'ten bu yana Ortadoğu'da, şu an karşı karşıya kaldığımız kadar tehlikeli bir dönem görmedik." diyerek, boğazlarına kadar battıkları batakta adeta çırpınmaya başladıklarını anlatmaya çalışıyordu.
En komiği ise Beyazsaray remi yayın organında yer alan haberin satırlarında gizliydi. ABD üssünde 3 askerin saldırı sonucu öldürülmesi üzerine Başkan Biden'ın mutlaka bir cevap vereceğini belirtiyorlardı.
Haberde "Güçlü bir karşılığın olmaması zayıflık mesajı olarak yorumlanabilir ve bu da daha fazla saldırıyı cesaretlendirebilir." deniyordu. Ancak işin bir de "AMA"sı vardı.
"Güçlü bir karşılık verirsek bu defa da İran ve müttefiklerinden gerilimi daha da tırmandıracak bir cevap gelebilir" diyorlardı.
"Irak ve Suriye'de bulunan İran Devrim muhafızları üslerini vurabilir ve liderlerini öldürebiliriz aslında.
Ancaak geçmişte bu tür karşılıklar da bir sonuç vermedi" diyerek kafa kaşıyorlardı.
"Caydırıcılıkla, bölgede gerilimin tırmanması arasında bir dengede sıkıştık kaldık" itirafında bulunuyorlardı. İran'ı vururlarsa bu daha da vahimdi. İran Hürmüz boğazını kapatır, dünya petrol ve doğalgazının yüzde 20'sinin geçtiği yer "Off" olabilirdi. Haberde aynen şöyle yazıyordu;
"Tahran'ı vurursak, onlar da misilleme olarak Hürmüz boğazını kapatırsa, bunun ABD ekonomisinde yıkıcı sonuçları olabilir ve Başkan Biden da seçimi kaybedebilir." Üstelik Ortadoğu'daki 40 bin Amerikan askerinin hayatı da riske girebilirmiş.
Dedik ya İsrail'in oyuncağı olmak, Amerika'ya işte böyle zavallı ve aptal duruma düşürdü. Şimdi devletin resmi yayın organından bunu ifşa edecek kadar da geri zekalı takılıyorlar.
Netenyahu'nun kucağına oturup "Biz bu çırağı olduğumuz kasabı nasıl durdururuz" diye ağlayacak hale geldiler.
Sağa tükürseler İsrail lobisi şamarı, sola tükürseler seçimleri kaybetmekten tutun, batağa saplanma ihtimaline kadar kara kara düşünüyorlar. O yüzden burada sık sık yazıyorum "ABD artık Süper güç" değil, "SÜPER AHMAK" diye. Alman Die Welt gazetesi önceki gün "Yeni Dünya Düzeninde ABD hızla nüfuzunu kaybediyor" diye yazdı. Ortadoğu'daki gerilimi durdurmak için en büyük çabayı sarf eden ülke Türkiye. Bunu başarabilecek yegane GÜÇ de biziz. O yüzden girdikleri her batak, ABD ve Batı'yı Türkiye'ye muhtaç hale getiriyor.
Die Welt ABD nüfuz kaybederken bir ülkenin de dünyada hızla daha da önem kazanmaya başladığını duyurdu. "O ülkenin adı Türkiye" diye boşuna yazmadı.