Karanlığın ödü
"Türk-İsrail stratejik ortaklığı" adında bir kitabı var.
Hayali Türkiye'deki bürokrasiyi ve orduyu Tel-Aviv'in yönetmesi. Begin- Sedat Stratejik Araştırmalar Merkezi'ni yönetiyor. Adı Efraim İnbar.
2010'da New York Üniversitesi'ne bağlı TAUB İsrail Araştırmaları Merkezi'nde bir konferans veriyor ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı yerden yere vuruyordu. "İsrail konusunda saplantılı" diyordu.
Geçtiğimiz haftalarda bir makale yayınlıyor ve "DAEŞ desteklenmeli" çağrısı yapıyordu Tel-Aviv'e.
"Aman ha sakın DAEŞ'i bitirmesinler bu büyük startejik hata olur" diyordu.
Müslümanlar'ın istihbarat birimlerinin kucağına oturtulan Müslümanlar tarafından katillere dönüştürülerek katledilmesinden zevk alan bir akademisyen stratejistti o.
İsrail'de yayın yapan Jarusselam Post'ta yazıyor ve şöyle bağırıyordu: "İstikrar arayıp duruyorlar. DAEŞ'i bitirerek askeri hedeflere ulaşmayı planlıyorlar.
Ama İSTİKRAR her zaman bir DEĞER olmaz. İSTİKRAR yalnızca BİZİM ÇIKARLARIMIZA HİZMET için sözkonusu olabilir." İlginçtir DAEŞ'in İsrail teknolojisini kullanarak füze savunma sistemi kurduğu ortaya çıkmıştı. İşte o DAEŞ Suriye'de ÖSO ile birlikte Külliye köyüne giren bir Türk Tank'ını vurdu. Anlaşma gereği Türk iritibat subayları hemen İncirlik üssündan kalkan ve havada olan koalisyon uçaklarından yardım istedi. Bir saat oyaladılar. Ve Türk uçakları DAEŞ mevzilerini imha ettikten sonra bölgeye gelen Amerikan uçakları boş araziye bomba yağdırdılar. Ortada sinsi bir ŞEYTAN OYUNU var. DAEŞ'i boş arazi vurarak kollayan bir PENTAGON... Ve dün yanlışlıkla vurdukları PYD'den özür dileyen Amerika...
Utanmasalar DAEŞ'ten de özür dileyecekler.
Dünyadaki sistem İsrailli profesörün savunduğu "Bırakınız birbirlerini öldürsünler" mantığından geçiyor. Bunu, Siyonist sermayeye Merkez Bankası'nı kaptırarak teslim olan İngiltere, Osmanlı'yı aynı yöntemle parçalayarak başlattı. Koca bir imparatorluğu, iç savaşlarla, isyanlarla, birbirini öldüren aynı inançların içine yerleştirilen fitne tohumları ile darmadağın ettiler. İsrailli profesörün dediği gibi İSTİKRARSIZLIK bazen en DEĞERLİ altın madenine dönüşüyordu. İngilizlerden sonra Amerikalılar da çok sevdikleri bu fitne ile işi içerde halletme yöntemini uygulamaya başladılar. Amerika "Esad gidecek" diyerek fitne tohumunu Suriye'de ekti. Ancak şimdi Amerika'nın kontrolündeki Birleşmiş Milletler'in, Esad'ın en yakın akrabalarına, hatta karısına bile sosyal yardım fonu adı altında milyonlarca dolar aktardığı ortaya çıktı. Arananlar listesinde ilan ettikleri Esad'ın karısı ve akrabaları herhalde bu paraları, böyle bir iç savaş döneminde çocuk parkları kurmak için harcamıyordu.
FETÖ gibi bir katil teröristi Pensilvanya'da besleyip CIA elemanı yapanlar, DAEŞ'i de aynı istihbarat örgütünün eski başkanı aracılığı ile kuruyordu. ABD başkan adayı Trump bile seçim kampanyasında çalışan derin elemanları vasıtasıyla aldığı bilgiyi haykırıyor, "Maalesef DAEŞ'i Obama kurdu" diye bas bas bağırıyordu. Ve birkaç gün önce de New York Times "Cerablus'ta savaşan ÖSO'yu CIA destekliyor. PKK'nın Suriye kolu YPG'yi ise Pentagon destekliyor" diyordu. "İki Amerika karşı karşıya gelecek" diye ekliyordu. Aslında karşı karşıya gelen iki Amerika yoktu. ŞEYTAN'ın düşünce sistemiydi var olan. O sistemin yıllar önceki kurucusu, derin Amerika'nın ve baronların bir numaralı KARANLIK adamı Henry Kissinger'di. Adına KİSSİNGER STRATEJİSİ denen yöntemde "Bütün savaşan tarafların ABD tarafından DESTEKLENMESİ ve her birinin Washington'a bağımlı hale gelmesi elzemdir" yazıyordu. Obama dünyaya "DAEŞ'i bitireceğiz" mesajları verip göz boyarken, Harvard Üniversitesi'ndeki bir numaralı danışmanı Profesör "DAEŞ ile barış masasına otursak ne kaybederiz" sorusunu tartışmaya açıyordu. FETÖ teröristinin Darbe girişimi, Kissinger Stratejisinin bir parçası olarak hayata geçirildi.
Bu girişim başarılı olsaydı, PKK ve DAEŞ Türkiye'ye girecek, Suriye'ye dönecektik.
Erdoğan tüm OYUNLARI darmadağın etti.
İsrailli profesör ve onun gibi düşünenlerin şu anda "Ya Türkler terörü bitirirse" diye patlayan ödlerini ellerinde tutuyor!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.