Saygı duyduğum ilim sahibi bir büyüğümün yıllar önce söylediği sözler hala kulaklarımda çınlıyor. "İngiltere batmadıkça dünya rahat etmez" demişti. Ve devam etmişti;
"İngiltere batmazsa Müslümanlar rahat etmez. Bütün fitnenin başı İngilizlerdir." Ardından İkinci Dünya Savaşı'nda asıl kaybedenin İngiltere olduğunu söyledi. Çok ilginç bir yaklaşımdı bu.
Nedenini de şöyle açıkladı; "Çünkü sömürgelerin çoğu ellerinden gitti." Güneş batmayan bir imparatorlukları vardı 2. Dünya Savaşı öncesi.
Bununla böbürlenirler, dünyaya tepeden bakarlardı. "Şimdi güneş kendi memleketlerinde bile doğmuyor, hava simsiyah. 27 günde güneş bir defa görülüyor Londra'da. Hep karanlık, hep yağmurlu, hep puslu" diyordu o büyüğüm. Güneş batmayan imparatorluktan, güneşi göremeyen ülke haline gelen İngiltere'de Margareth Thacther iktidara geldiğinde bir projeyi uygulamaya koydu. İkinci İmparatorluk Projesiydi bu. Londra'nın merkezinde London of City adındaki semt, ayrı bir devlet gibi yapılandırıldı. Ayrı kanunlarla yönetildi. Ve o semtte hiç ev yoktu, oturan semt sakinleri hiç yoktu. Gökdelenderde binlerce banka ve finans şirketi faaliyet gösteriyordu. 30 yıl boyunca bu finans merkezi semtte, bütçe açıklarına dayalı para emme sistemiyle, karşılığı olmayan parayı petrolcülerden, zenginlerden finansör olarak topladı.
Osmanlı'yı parçalayan, yeryüzünü kan gölüne çeviren İngiltere, 2.Dünya Savaşı'nda yerle bir oluyordu. Londra diye bir şehir yoktu ortada. Her yer harabeydi. Ama İngiliz aklı hep fitne üzerinden sömürme üzerine kuruluydu. Güneş doğmayan ülke haline gelen o harabe Londra'dan, yine SAHTEKARLIK yöntemiyle dünyadan para hortumlama sistemini çıkardılar.
Dünya ekonomisini yöneten yüzde 60'lık çokuluslu şirketi, London od City'deki Finans Merkezi aracılığı ile ülkelerinden vergi kaçırmaya ittiler. Kirli paralarını bu merkezden yöneterek akladılar. Avrupa'nın sadece geçen yıl 25 milyar avroluk uyuşturucu tükettiği açıklandı. Terörden ve her türlü diğer kara paradan gelenleri de siz düşünün ve hesaplayın. Bugün tüm kirli para temizleme operasyonları London of City'den yönetilirken, uygulama ise tüm İngiliz kolonileri üzerinden yapılmaktadır. Ve London of City'de hakimiyet, Amerika'da yaşayan baronların bankalarındadır. Ortada küresel bir finans suç ağı ortaklığı kuruluyor, kimse buna ses dahi çıkaramıyordu. Hal böyle olunca da İngiltere'de aristokrat oligarklar patlaması yaşanıyor, ülke nüfusunun yüzde 0.3'ü ülke topraklarındaki mülkiyetin üçte ikisini elinde tutar hale geliyordu. Britanya Virgin adalarında nüfus 25 bindi ama kara para aklayan şirket sayısı tam 800 bindi. İngiltere Kraliyet kolonileri Jersey, Guernsey ve İsle of Man'da suç halkasının içindeydi. Caicos, Turks adaları,Cebelitarık, Cayman Adaları hep kara para aklama yapan 14 İngiliz kolonisinden biriydi. İngiliz kültürünü ciğerlerine çekmiş Bahama adaları, İrlanda, Singapur, Hong Kong, Dubai say say bitmiyordu. Vergi cennetlerinden Trilyonlarca dolar İngiltere'ye akıyor, Londra paraya boğuluyordu. Kendi adına şirket açma diye bir şey yoktu. Kara para cenneti adacıklarda paravan bir şirket kurdun mu, ne arayan oluyor ne de soran çıkıyordu. İngiliz bankalarının hakim olduğu sadece Hong Kong'ta 12 trilyon dolar kara para aklandığı gerçeğini bilirseniz, diğerlerini toplamaya hesap makineleri hanelerinin yetmeyeceğine ulaşırsınız.. İngiltere sadece üç koloniden 2009'un ikinci yarısında 332.5 milyar dolar kazandı. Çünkü bu üç koloniye aklanmak üzere yatan para 3.2 trilyon dolardı. Şimdi Panama belgeleri CIA operasyonuyla dünyaya servis edildi.
Muazzam bir PARA savaşı başladı, kara para aklayanlar açıklanıyor. Bizim muhalefet, aydınlar, yazarlar, PKK sevici akademisyenler uyuyor. Parayı takip eden yok. Terörden kaos ve savaşlara, her türlü ayaklanma ve darbe girişimlerine kadar her şey trilyon dolarlar için. Washington "Para artık benim, sadece ben aklayacağım. Bana getirin" diye düğmeye bastı. Savaş var savaş! ABD Büyükelçisi John Bass da çıkmış ülkemizde "Biz hakareti ifade özgürlüğü kapsamında tutarız" bize diye ders vermeye kalkıyor. Hadi oradan! Dünyadaki kara paranın peşine düşenlerin ders vermeye kalkması çok komik kaçıyor. Sen git kendi ülkene bak John! Senin ülkende insanlar ABD bayrağını yere yapıştırıp üzerine basıyor Bass... Hatta don yapıp kıçına giyiyor. Burası Türkiye... Bize don biçemezsin!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.