Millet olarak sandığa giderken bile duygusalız. Amerikan bayrağını kıçına don yaparak pikniğe gidenler, bizim bu yönümüzü çok iyi bilir. Onun için tezgahlarla gelirler, bizi istedikleri yöne sürükleyip "EL ÖPTÜRMEK" için bu ülkede duygulara hitap eden kampanyalar düzenlerler.
Seçimlerde partilerimizi esir alacak Benenson gibi küresel pazarlamacılara teslim ederler.
Hangi el bizi onlara taşır anlayamayız. Ülkede bombalar patlatırlar, insanları taşeronlara öldürtürler, duyguları kabartarak işlerini hallederler. Bir bakarsınız ucu KÖRDÜĞÜM gözüken koalisyon manzarasına taşınmışız... "Allah Allah nasıl bu hale geldik?" dedirtirler bir de adama. 2 Ekim 1992 gecesi NATO ile ortak tatbikat yapıyorduk. Bizim savaş gemimiz Muavenet zırhlısına Amerikan Saratoga gemisinden 2 torpido yollandı. 5 Türk askeri şehit oldu, 22'si de yaralandı. "Kaza" dendi, olay kapatıldı gitti. Halbuki tatbikatta gerçek silahlar kullanılmıyordu.
Torpidoları yollayan Amerikan gemisi neden vurana kadar zırhlımızı bütün gece izlemişti? Bir torpidonun yollanabilmesi için 6 ayrı emir gerekirken 2 torpido birden nasıl gönderilmişti? Ve dahası olayı soruşturan ABD Mahkemesi "Ortada politik durum var" kararı vererek neden dosyayı kapatmıştı? Bu sorulara hiç cevap bulunmadı çünkü arayan yoktu. O torpidolar, Irak'ta bir Kürt Devleti kurmak isteyen ABD tarafından bize gönderilen uyarıydı. "Ordunuz fazla dikleniyor, susturun" mesajıydı bu. Son seçim öncesi NEW YORK TİMES "NATO harekete geçsin, Erdoğan durdurulsun" dediğinde, biz anlayamazdık. "Yahu NATO'nun bu işle ne alakası var" diyerek bakardık.
NATO tatbikatında vurulan zırhlımız hiç aklımıza gelmez. 1992'nin sonlarında yaşanan bu zırhlımızı vurma olayından sonra 1993 kabus gibi geçti. Ocak ayında Uğur Mumcu arabasına konan bombayla havaya uçuruldu. Şubat'ta Eşref Bitlis Paşa uçağının düşürülmesi sonucu öldürüldü.
Mayıs ayı içinde Bingöl-Elazığ karayolunda PKK pususuna düşürülen 33 askerimiz şehit edildi. 2 Temmuz'da Madımak provokasyonu ile Sivas'ta 35 kişi yakılarak katledildi.
Türkiye bu olayla sarsılırken bir darbe de Erzincan-Başbağlar'da geldi. Taşeron PKK cellatları 33 sivil köylüyü şehit etti. PKK'yı sürekli Ortadoğu politikaları doğrultusunda Türkiye'yi dizginlemek için yıllarca kullandı uluslararası güçler. Şimdi çıkarların tavan yaptığı bir dönemdeyiz. PARA İmparatorları, 2.Dünya savaşından sonra yaşanan soğuk savaş dönemlerinde kardan kaybettiler yüklü miktarda. "YENİ DÜNYA DÜZENİ" adı altında yürüyen soğuk savaşa 11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırısı bal üzerine kaymak sürdü.
Artık yeni bir kampanya bulmanın sevincini yaşadılar. Onun adı; "Terörle topyekün SAVAŞ" adı altında ortalığı karıştırmaktı.
Ülkelere terör ihraç ederek petrol bölgelerine konma ve geriye giden SİLAH TÜCCARLARINI ayağa kaldırma projesiydi bu. 50 büyük silah şirketi batma noktasına gelip, kendi aralarında birleşmiş, "SİL AH" dışındaki işlere de girerek KURTULUŞ için çırpınıyordu zira. 11 Eylül'le birlikte terörle savaş adı altında Afganistan'dan Ortadoğu'ya ve Afrika'ya terör ihraç ettiler. Lockheed, Boeing, Northrop, Raytheon, General Dynamics gibi şirketlerin satışları patladı.
Karları hesaplanamıyor, milyarlarca doları cebe indiriyorlardı. Sadece 2005'te yaşanan kar patlaması yüzde 25'i geçiyordu. Geldik 2015'e... Irak'tan, Suriye'ye, Yemen'e kadar her yerde terör ve savaş hakim. Müslümanlar ölüyor, silahlar imha ediliyor, yeni silahlar hemen geliyor. ABD de sınırımızda Türkmen köylerini bombalayarak PKK'yı yerleştiriyor, LEJYONER Kürtleri IŞİD'e öldürterek denizlere ulaşıyor. Hem Kuzey Irak petrollerini, Türkiye'deki boru hatlarından alıp denizlere ulaştıracağı bir koridor açıyor hem de Pasifik'e inmenin hesaplarını yapıyor. Çünkü adamlar uzak denizlerde büyüyen ve tehdit oluşturan Çin'e hangi kuklalarla engel oluruz diye kafa patlatıyor.
Suriye'deki savaş daha çok sürecek. Biz "Yaşasın koalisyon kördüğümüne girdik" diye Etiler-Bebek-Nişantaşı'nda içeriye hapsolmayı kutlayıp, şampanya patlatırken, adamlar okyanus ötesinden sınırları patlatıyor. Bize de sınırlarımızda yaşanan insanlık dramı görüntülere bakmak kalıyor. Dedik ya duygusalız işte! Polise tokat atan HDP milletvekili de "Hangi elinle vurdun diye soruyorlar o elimi öpmek istiyorlar" diyor dün. Nerede öpmek istiyorlar acaba? İkinci parti oldukları Nişantaşı'nda mı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.